Açık kaynak farkındalığı gelişiyor
Kurumsal inovasyon yetkinliği ve dijital dönüşüme uyum için açık kaynak ve hibrit mimarinin önemi de artıyor.
25’inci yılını kutlayan SUSE, ‘Open. Redefined’ mottosuyla Prag’da düzenlediği SUSECON 17 etkinliğinde açık kaynak dünyasını buluşturdu. Açılışta popüler şarkıları bu sefer de SUSE ve açık kaynak kod odaklı liriklerle katılımcılarla buluşturan etkinlikte ‘container as a service’ yapısı da yeni bir inovasyon noktası olarak tanıtıldı. ‘Platform as a service’ uygulamaları portföyde yerini alırken, AI, HPC, makine öğrenimi, tüm bunlar ışığında dijital dönüşüm için açık kaynak kodunun öneminin arttığı üzerinde duruldu. Dijital dönüşümde açık kaynak kod sayesinde her ölçekte şirketin bu dönüşümde yer alabileceğine işaret edilirken, bu yıl ilk kez Developer Lounge konsepti hayata geçirildi ve geliştiriciler-markalar-kullanıcılar bir araya getirildi.
Çok bağlantı, karmaşa demekse…
Etkinliğin açılış konuşmasını yapan SUSE CEO’su Nils Brauckmann, sunumu sonrası sorularımızı yanıtladı. Kurumsal müşterilere tercih imkanı vermenin kendileri için çok önemli olduğunu vurgulayan Nils Brauckmann’ın sunumunda olduğu gibi röportajında da dikkat çektiği bir gerçek var: Kurumsal BT ekipleri çeviklik ve hızın peşinde. Bu arada, iş ve hizmet modelleri de dijital dönüşümle değişmekle kalmıyor, bu yılki etkinliğin mottosunda olduğu gibi ‘yeniden tanımlanıyor’. “Bütçe odaklı sıkıntılara rağmen, herkes bu değişimi yapmak zorunda” diyen Nils Brauckmann’a göre, konu sadece açık kaynak da değil. Kapsamlı çözümleri sunabilmek, rekabetçi açık kaynak yapıları hayata geçirebilmek de önemli. Yazılım tanımlı her şey için açık kaynak kodun öneminin arttığına dikkat çeken Brauckmann, yazılım tanımlı tüm BT yapılarında sürekli bağlantının bir gereklilik halini aldığını vurguladı, ama sohbetimizde eklemeden geçmedi: “Bu kapsamlı bağlantı ekosistemi, karmaşayı da artırıyor.” Açıklığın ve tercih imkanlarını bu noktada SUSE’de daha fazla olduğunu belirten Brauckmann, “Ayrıca güvenli ve inovasyona fırsat sunan bir yapı için esneklik ve tercih imkanları da SUSE’de öne çıkıyor” bilgisini verdi. Açık kaynağın, istenilen adımları atma imkanı ve esnekliğini sunduğunun altını çizen Brauckmann’a göre, bu yeni teknoloji dönüşümüne uyum için açık kaynak da kritik önemde. Brauckmann, sohbetimizde yılı şu sözlerle değerlendirdi:
“Verimli bir yıl geçiriyor ve iyi bir büyüme sergiliyoruz. Faaliyet gösterdiğimiz tüm bölgelerde iki haneli büyüme rakamlarına ulaştık. Ayrıca farklı sektörler de bu yapıda yerini aldı. İşlem meblağları, daha doğrusu kontrat büyüklüklerinde önemli gelişim var. Büyük şirketler kanadında da açık kaynak ilgisi paralelinde SUSE’nin tercih edildiğini görüyoruz.”
BT algısı bütünüyle dönüşmeli
PaaS ve konteyner BT odaklı gelişime dikkat çeken Brauckmann, “Müşteri odaklı inovasyon, işbirlikleri ve teknoloji partnerleri, açıklık ve tercih imkanı sunmak bizim temel yaklaşımımız ve bu 25 yıldır önceliğimiz olduğu gibi, bu şekilde de devam edecek” dedi.
Dijital dönüşüm, artık geleneksel işgücünden ‘daha fazlasını’ istiyor. Bu noktada Brauckmann’a göre, ‘container as a service’ konsepti de bulut bilişim dünyasında SUSE’nin önemli bir yeniliği oluyor. Yazılım tanımlı mimarinin giderek herkes için bir gereklilik haline geldiğini belirten Brauckmann, böylece ekipler arasında işbirliğinin arttığına dikkat çekti. Yeniliklerin ve ekleme yapmanın bu sayede kolaylaştığını da ekleyen Brauckmann’a göre, böylece BT birimlerinin görev tanımında değişim kendini gösteriyor. Brauckmann, sohbetimizde şu vurguyu yaptı:
“Geçen 12 ayda önemli çalışmalar yaptık, uygulama sunumu başta olmak üzere birçok başlıkta portföyümüz daha da gelişti. Bu dönemde inovasyonun önemli bölümü açık kaynaktan geliyor. Bu gerçeğin bilincindeyiz, ama bu yapıyı daha da zenginleştirmek temel hedefimiz. Sonuçta açık olmak, farklı olanı benimsemeyi sağlar. Her şirketin her türlü soruna kendine has çözümü var ve açık kaynak projelerini farklı kılan da zaten bu. Bizim gibi şirketler ise bu farklı yapıları anlamlı biçimde buluşturup, ihtiyaçları karşılamak zorunda. Bu dönemde genel bulut bir gerçek, ama tek çözüm değil. Özel bulut yapıları ile doğru entegrasyon bir gereklilik. Biz de farklı bulut konseptlerini ‘hibrit’ stratejimiz ile gerek SUSE gerekse iş ortaklarımızın çözümleri ile harmanlıyoruz. Bu gelişimde konteyner yapısı da daha sadeleşti, kurumlara ek çeviklik sağlıyor, BT ve geliştiricileri buluşturuyor. Üretim sürecinde konteyner kullanan kurumların sayısı artacak. Çünkü sağladığı hız ve çeviklikle dijital ekonomiye son derece uygun. Sonuçta değişen iş taleplerini karşılamak için BT’de bir bütün olarak dönüşüm şart. BT altyapısı, uygulama tercihleri ve uygulama mimarisi ve geliştirme birbirini besleyen süreçler. Ayrıca geliştiriciler ve operasyon birimleri de artık birlikte ve yazılım tanımlı mimari bunu mümkün kılıyor.”
Türk iş dünyası açık kaynağı benimsiyor
SUSECON 17’de görüşme imkanı bulduğumuz SUSE EMEA Doğu Bölge Direktörü Paul Abi-Chahine, bölge ve Türkiye pazarı özelinde sorularımızı yanıtladı. Geçmişte şirketlerin açık kaynağa temel yönelim gerekçesini ‘geliştirme maliyetlerini azaltma isteği’ olarak tanımlayan Paul Abi-Chahine, gelinen noktada ise bircok Türk CIO’ya göre ‘işin dijital dönüşümünü yapmak’ için kurumsal açık kaynak yazılımın belirleyici olduğu yönündeki görüşüne dikkat çekti. Buna ek olarak, bulut bilişimin, büyük veri ve çevik BT altyapısının gelişiminin paralelinde Paul Abi-Chahine’e göre, ‘açık kaynak’ da geleceğin yol haritası olarak tanmlanıyor. Zaten bu nedenle birçok şirket dijitalleşmenin itici güçü olan açık kaynak çözümlerine yöneliyor. Paul Abi-Chahine’e göre, temelde Türk iş dünyası inovasyon ve rekabette öne çıkmak için temel ve kuralları bozan teknolojiler sayesinde yeni iş modellerine, maliyet azaltma yöntemlerine, kritik iş süreçlerini kurgulmaya yöneliyor. Bu noktada acık kaynak kurumsal çözümler ise sağlam bir platform sunuyor. Türkiye’de büyük ölçekli şirketlerden bankacılığa ve imalat sanayiine birçok sektörde kritik iş süreçlerini yönetmek için açık kaynak çözümleri büyük önem taşıyor. Akıllı şehirler, büyük veri, AI ve makine ögrenimi gibi başlıklar da Türkiye’de öne çıkıyor ve Paul Abi-Chahine, bölgesinde Türkiye pazarının konumunu ve potaniyelini şöyle anlattı:
“Müşterilerimizin dijital dönüşümden başarılar elde etmesi temel hedefimiz. Yüksek erişilebilirlikten kesintisizliğe, altyapıdan çevik bir BT için ‘container-as-a-service’ yapısına ve yazılım tanımlı depolamaya inovasyonun itici gücü olan ve dijital dönüşümü sağlayan teknolojilerin temelinde açık kaynak var. Yazılım tanımlı depolamanın (SDS) gelişimi burada ilk akla gelen örnek. Kurumsal veri her yıl yüzde 40 büyüyor ve bunda dijital dönüşümdeki verinin büyümesi ve artan önemi belirleyici. Bu nedenle şirketler de esnek depolama ile iş ihtiyaçlarını karşılayacak ve artan veriye karşılık depolama maliyetlerini de yükseltmeyeek esnek depolama çözümlerine ihtiyac duyuyor. Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de iş dünyası sürekli artan yapılandırılmamış verilerini yönetmeye çalışırken, inovasyon ve azalan maliyet beklentisiyle de karşı karşıya kalıyor. Müşteriler tarafında yeni çözüm ve teknoloileri, örneğin genel ve özel bulutu, konteyner yapısını, PaaS ve SDS çözümlerini tercih etmek için tüm bunlar da birer itici güç oluyor. Sonuçta bu yapı toplam sahip olma maliyetini aşağı çekerken, daha yüksek yatırım geri dönüşünü beraberinde getiriyor. Buna ek olarak, açık kaynak kurumsal yazılım sadece maliyet avantajı yüzünden değil, sunduğu esneklik, iş çevikliği ve iş risklerine uyumu yüzünden Türk iş dünyasında giderek daha fazla tercih ediliyor.”