Açık veri, zengin işi
Oxford Internet Institute tarafından hazırlanan, 70 ülkenin açık veri uygulamasını gösteren infografikte Türkiye yok. Çünkü Türkiye’de açık veri konusu lafta var, uygulamada yok. 4736 sayılı kanundaki şu bürokratik cümle engel:
“Kamu kurum ve kuruluşlarınca üretilen mal ve hizmet bedellerinde işletmecilik gereği yapılması gereken ticari indirimler hariç, her hangi bir kişi veya kuruma ücretsiz veya indirimli tarife uygulanamaz.”
Yukardaki renkli grafik solda en varlıklı ülkelerin, veriyi ne kadar çok açtığını gösteriyor. Sağa doğru yokuş aşağı indikçe yoksulluk artıyor, veri kapanıyor. (http://geography.oii.ox.ac.uk/#open-data-index)
Varsıllık-açık veri ilişkisi, refahla ilgili. Vatandaş ne kadar müreffeh bir hayat yaşıyorsa, sen ona o oranda hizmet sunuyorsun. Refahla, iyi eğitim arasında ilişki var. Vatandaş ne kadar eğitimliyse, senden o oranda hizmet talep ediyor. Sen de bunu sağlamak için elinde avucunda ne varsa ortaya döküyorsun: Kamu verisi dahil.
Açık verinin önemini ABD Yönetimi 2009’da “keşfetti.” 2011’de 8 ülke, Açık Devlet İşbirliği (Open Government Partnership) kurdu. Şimdi üye sayısı 62. Türkiye, katılma niyetini 2012’de açıkladı. Niyeti “gerçekte” ne?
10. Kalkınma Planı 2014-18 şöyle diyor: “Katma değerli yeni hizmetlerin üretimi amacıyla ticari değeri olan veriler başta olmak üzere kamu sektörü bilgisinin paylaşımı ve yeniden kullanımı sağlanacaktır.” (Madde 410, sayfa 61).
Sağlanacaktır: Kim tarafından?
Ne zaman? Nasıl?