Afetlere karşı akıllı şehirler öne çıkıyor
Şehirler büyüdükçe buradaki operasyon ve hizmetlerin deneyimini iyileştirmek, altyapıları buna göre planlamak gerekiyor. Küresel olarak her hafta 3 milyon kişi şehirlere taşınıyor. Birleşmiş Milletler’in tahminlerine göre 2050 yılında dünya nüfusunun yüzde 68’i şehirlerde yaşayacak. Bu durum dünyanın yaşadığı veya yaşayacağı afetlerde de yerel yönetimlere çok daha büyük işler düşmesine neden olacak. Çünkü artan nüfus gelişen teknoloji ve ortaya çıkan ihtiyaçlar nedeniyle afet dönemlerinde şehrin altyapıların sorunsuz bir şekilde çalışmasının önemini artıracak.
Şehirlerin kritik altyapılarındaki operasyonel kesintiler doğal olduğu kadar insan kaynaklı tehlikelerden de kaynaklanabiliyor. Bu noktada akıllı şehirlerdeki operasyonların sürekliliği sağlanması ve aksaklıkların önüne hızlı ve sağlıklı bir şekilde geçilmesi gerekiyor.
Özellikle afet yönetimi söz konusu olduğunda bir binanın, mahallenin ve hatta şehrin dijital ikizinin büyük ölçüde yardımcı olduğu görülüyor. Dijital ikizlerle afet durumları simüle edilebiliyor. Şehirdeki IoT (Nesnelerin Interneti) araçlarından gelen anlık veriler dijital ikiz teknolojisinin kullanımıyla işlenip afetin hızlı, doğru ve verimli bir şekilde yönetilmesini mümkün kılıyor. Tamamen toplumu merkeze alan ve onun afetlerden en az düzeyde etkilenmesini sağlayan bu teknoloji geçmişi daha sağlıklı okumaya, anlık veriye sağlıklı bir şekilde ulaşmaya ve geleceği simüle edip öngürüyü artırmayı sağlıyor.
SAMPAŞ Holding Yönetim Kurulu Başkanı Şekip Karakaya konuyla ilgili şu değerlendirmeleri yapıyor: “Akıllı şehir vizyonuna sahip olmayan kentlerde mevcut müdahale prosedürleri eski bilgi paylaşım tekniklerine dayanmakta ve arızalanan altyapı sistemlerinde değişiklik yapmak için çok az fırsat sunmaktadır. Ancak akıllı şehir vizyonuyla ortaya çıkan veri alışverişi ve veri odaklı yaklaşım daha yüksek güvenilirlik, direnç/sağlamlık, hızlılık ve beceriklilik gibi bileşenleri de getirir. Bu durum insanların, çevrenin bu tarz afetlerden olabildiğince az şekilde etkilenmesini ve hayatın kesintisiz bir şekilde devam etmesini sağlamaktadır. SAMPAŞ olarak, hızlı şehirleştiğimiz bu dönemde akıllı şehir vizyonuna ulaşmak için çaba sarfetmemiz gerektiğine inanıyoruz. Böylece olası afet durumlarında toplum olarak daha sağlıklı müdahale, afetle mücadele ve yeniden yapılanma konusuna odaklanmamız gerektiğini biliyoruz. olacak. Bugünün dünyasında akıllı şehirlerin temellerinin atılması ve insanların her durumda toplu taşıma, iletişim, enerji, su dağıtımı, hastaneler ve okullar gibi temel hizmetlere kesintiye uğramadan ve güvenli bir şekilde erişebilmeleri gerekiyor. Bu sağlamak için hem kamuya hem de bu alanda çalışan şirketlere büyük iş düşüyor.”
Bir kentin kritik altyapıları arasında benzin istasyonları, enerji santralleri, hastaneler, ulaşım ağları, bankacılık ve finans hizmetleri, devlet daireleri, askeri tesisler, su depoları ve köprüler yer alıyor. Akıllı şehirlerde, ketin muhtelif yerlerine konulan IoT’ler sayesinde de şehirden anlık veriler elde ediliyor ve bu veriler işlenerek afetlerle ilgili önlemler alınıyor veya olası bir afet durumunda ortaya çıkan sıkıntılı durumları ortadan kaldırmak için planlama yapılıyor. Şekip Karakaya şöyle devam ediyor:
“Bir şehrin akıllı olabilmesi için bütünsel bir yaklaşıma ihtiyaç var. Kentler bu vizyonu yakalayabilmek için baştan tasarlanmalı ve sadece bugünün dünyasına değil geleceğin dünyasına göre planlanmalıdır. Bir kentsel tasarım vizyonu için modernize edilmiş ve akıllandırılmış binaların hazırlanması, sürdürülebilir enerji kaynakların oluşturulması ve sürdürülebilir altyapıların tesisi gerekmektedir. Sonrasında teknoloji yardımıyla bu bileşenlerden sürekli ve gerçek zamanlı veri temin edilmelidir. Bugün özellikle yerel yönetimlerin topluma hizmet etmek istedikleri noktada akıllı şehirler için bir yol haritası olmalı ve bu yol haritasını topluma ve insanların ihtiyaçlarına göre sürekli geliştirmeleri ve bu noktada duraklamaya uğramamaları gerekiyor.”