Ağ teknolojileri bulut bilgiişlem ve genişbant ile yeni bir dönemde
Sektör temsilcilerine göre ağ teknolojileri gelinen noktada genişbant ve bulut bilgiişlem ile birlikte yeni bir döneme girmiş durumda. Bulut bilgiişlem ve IPTV ağ teknolojisi tarafında önemli değişim başlıklarını oluşturuyor. Şirketlerin ve kurumların bu değişen veri iletişim taleplerini karşılayabilmek için veri merkezlerinin ağ altyapısını hem yerel ağlarında hem de geniş alan ağlarında yenilemeleri gerekliliğine işaret eden sektör temsilcilerine göre artık masaüstü ve uygulama sanallaştırması hızla yaygınlaşıyor. Telefon ve VoIP teknolojilerinde olan yakınsama da LAN ve SAN teknolojilerinde de gerçekleşiyor. LAN ve SAN için iki ayrı kablolama yapısı, yönetim yazılımları, donanım yatırımı yapmak yerine tek bir ağ kurmak tercih edilmeye başlanmış durumda ve bu iki alandaki yeniliklerle birlikte aynı verimi çok daha düşük ilk yatırım ve işletim maliyetleriyle sağlamak mümkün olabiliyor. Yüksek hızla birlikte artık performans açısından veri merkezlerinin aynı lokasyonda bulunmasına gerek kalmazken bu fırsat sanallaştırma teknolojileriyle birleştiğinde kurumlar öncelikli olarak önemsiz sayılabilecek test ve geliştirme uygulamalarından başlayarak yavaş yavaş tüm uygulamalarını uzak noktalardaki büyük veri merkezlerine kaydırmaya başlıyor. SaaS (Software as a Service- Yazılımın servis olarak sunulması), PaaS (Platform as a Service- Platformun servis olarak sunulması), IaaS (Infrastructure as a Service- Altyapının servis olarak sunulması), IT as a Service (Servis olarak bilişim teknolojileri), Private Cloud (özel bulut) gibi kavramlar gün geçtikçe artan oranlarda hayatımızın içine giriyor. İçinde servis geçen satış modelleri oluştukça beraberinde yine yönetilebilir hizmetler (Managed Services), Quality of Service, Quality of Experience gibi kavramlar da yaygınlaşıyor.
En yalın haliyle internet üzerinden erişimde bulunulan yazılım uygulamaları, veri depolama hizmeti ve işlem kapasitesi olarak tanımlanan bulut teknolojisi de, şirketlerin bilişim alanında kullanılan yeteneklere ne zaman isterse ya da ihtiyaç duyarsa o zaman anında erişmesini esas alıyor. Bulut teknolojisinin üç yapıtaşı olan SaaS (Software as a Service), PaaS (Platform as a Service) ve IaaS’tır (Infrastructure as a Service) de, şirketlerin ya da kullanıcıların, bulut sağlayıcısındaki tüm uygulamaları çalıştırabilmelerini ve o sunucular üzerinde veri depolayabilmelerini ve her biri farklı düzeylerde esneklik ve kontrol olanağı veriyor. SaaS, kullanıcıların mevcut çevrimiçi uygulamaları çalıştırmalarını sağlarken, PaaS da sağlayıcıdan alınan belli araç ve dillerle kullanıcıların kendi bulut uygulamalarını yaratmaları anlamına geliyor.
İnternetin hızlanması ile birlikte bulut teknolojisinin önünün açıldığını belirten Cloudturk Yöneticisi Mustafa Yazıcı’ya göre hızlıca gelişen SaaS, PaaS ve IaaS hizmetleriyle beraber şirketlerin esneklikleri arttı ve maliyetler azaldı. Bazı şirketlerin merkezi çalışan uygulamalarına ek olarak masaüstü uygulamalarını da bulut ortamına taşımaya başladıklarını belirten Yazıcı’ya göre genişbantla beraber ‘latency’nin de önemi ortaya çıkmaya başladı. ‘Latency’nin bant genişliğinden farklı olarak tepki süresini ifade ettiğini dile getiren Yazıcı, şöyle konuştu: ”Bant genişliğini otobanda şerit sayısı, ‘latency’yi ise trafiğin akış hızı olarak düşünebilirsiniz. Bant genişliğinde yaşanan gelişim fiziki engellerden dolayı ‘latency’ye yansımadı. Dolayısıyla erişmekte olduğunuz sunucu uzak mesafede ise tepki süreleri yavaş olacaktır. Bu SaaS gibi uygulamalar için çok önemlidir.”
Ağ teknolojilerini de içine alan gelişmelerle kurumların yatırımlarının servis sağlayıcılara doğru kaydığını belirten KoçSistem İletişim Ağı ve Çağrı Merkezi Çözüm ve Hizmetleri Direktörü Ahmet Cançelik’e göre bu doğal bir süreç. Bulut bilişimde temel olarak kaynakların ortak kullanımı söz konusu olduğu için sunucuların genellikle farklı bir lokasyonundaki veri merkezinde bulunduğunu ve doğal olarak bu sunuculara erişim için gerekli kablolama, anahtar ve yük dengeleyici, güvenlik ürünlerinin de bulut servisi veren büyük veri merkezlerinde kullanımının gündeme geldiğini ifade eden Cançelik, şöyle konuştu: “Dolayısıyla bulut bilişim yaygınlaştıkça kurumların kendi bünyelerinde giderek daha az ağ donanım yatırımı yapmaları, yatırımların servis sağlayıcılara doğru kaymasını beklemek doğal. Burada servisin kesintisiz olarak devam edebilmesi için telekom şirketlerinin da kapasite ve yedeklilik oranlarını artırmaları ve hem bulut bilişim hizmet sağlayıcıları hem de bu hizmeti alan kurumlar arasındaki servis seviyelerini monitör etmeleri gerekiyor. Bu durum da kurum bünyesindeki geniş alan ağı ve internet yapısıyla ilgili yatırım gerektirebiliyor.”