‘Akıllı bağlı dünya’ daha da büyüyecek
Kurumsal IoT projelerinde kapsamlı bir planla ilerlemek, yatırımların verimi adına kritik önemde.
BTvizyon Dijital toplantıları, 21 Mayıs’ta alanından yetkin isimleri “IoT Teknolojileri” toplantısında bir araya getirdi. Cihaz çeşitliliği ve bilgi işlemede yetkinlik, analizlerin iş süreçlerine etkilerinin ele alındığı toplantıda katılımcılar IoT teknolojisinin tüm sektörlere, dolayısıyla bireylere sağlayacağı faydalara odaklandı. Katılımcılar, koronavirüs sürecinde iş sürekliliğini tüm sektörlerde sağlayabilmek adına IoT yetkinliğinin öneminin kendini gösterdiğine de dikkat çekti.
IoT Teknoloji başlıklı dijital buluşmanın açılış konuşmasını ‘IoT Ekosistemi ve Güvenliği’ başlıklı sunumu ile EY Türkiye Ankara Siber Güvenlik Lideri Yunus Çadırcı yaptı. Veri saklama maliyeti giderek düşerken, internete bağlı cihaz sayısının da katlanarak artacağına dikkat çeken Yunus Çadırcı’ya göre, bu bağlantı dünyası ekonomiyi de değiştirecek. Böylece Çadırcı’nın tabiriyle ‘akıllı bağlı dünya’ daha da büyüyecek. Bu faydaların yanında güvenlik gerekliliklerine de dikkat çeken Yunus Çadırcı, şunları söyledi:
“Her sensör verisinin fabrika kurulurken emniyet ve güvenliğinin kimin sorumluluğunda olduğu önemli. Farklı ekiplerde bu sorumluluk dağıtılıyor, ama bunu merkezi biçimde yönetilmesi kritik. Aksi halde, güvenlik ve emniyet göz ardı edilebilir. Bu nedenle oluşturulan mimariye bütünsel bakış açısı ile yaklaşılmalı. IoT projelerinde çok kod yazılıyor. Binlerce satır kod yazıldığı gerçeği göz önüne alındığında, kod güvenliği de bu noktada büyük önem taşıyor. OT ve IoT siber güvenlik projesi için yaklaşımımız olmalı ve bu konuda var olan önlemler de var. Ayrıca, yakın zamanda beklediklerimiz ve gelecekte beklediklerimiz de var. Şu anda log’lama ve saldırıları engelleme adına imza tabanlı çalışan projeler bulunuyor. Bundan sonra ise IoT tabanlı cihazların makine öğrenmesi ve yapay zeka ile tehditleri daha dikkatli ele alacağı yöntemler gündeme gelecek.”
Uçları ‘doğru’ buluşturmak gerek
İki aydır işlerin evlerden yürütülmeye çalışıldığına dikkat çekerek “Yapay Zeka ile Güçlendirilmiş Endüstriyel IoT” sunumuna başlayan sunum sponsoru Hitachi Vantara’dan İş Geliştirme Müdürü İsmail Cingil, IoT’nin artık hayatımızın her noktasına girdiğine vurgu yaparak konuşmasına başladı. “90 öncesi kapalı sistemler vardı, ama 90’larla birlikte yeni veri tabanı sistemleri ile yeni bir dönme girdik” hatırlatmasını yapan İsmail Cingil, ekledi: “Veri hacmi artık ses hacmini geçti ve Hadoop gibi yeni büyük veri sistemleri kullanılır oldu.” 5G ile bulut ve edge sistemler üzerinde verinin analizinin mümkün olacağına dikkat çeken İsmail Cingil’in belirttiği gibi, yeni dönemde bu yapı yapay zeka ile entegre olacak. Bunu ‘IoT’de yeni bir döneme böylece gireceğiz” sözleri ile tanımlayan İsmail Cingil, şu bilgileri paylaştı:
“Hitachi Vantara olarak IoT bizim için önemli. Farklı sektörlerde üretim yapıyoruz ve 60 yıldır BT altyapısı uzmanlığımız var. Bu yönüyle dijital dönüşüm için gereken çözüm ve hizmetlere sahibiz. Sürdürülebilir dijital dönüşüm için veri yönetimini destekleyen Lumada çözümlerimiz ile firmalara katkı sağlıyoruz. Artık IoT ve edge teknolojileri geliyor. Edge noktada veri depolanıyor, IoT algoritmaları da edge yapısında çalıştırılıyor. Biz de edge konusunda çözümler sunuyoruz. Çünkü kritik olaylar için müdahale süreleri çok önemli. Ayrıca, maliyetleri de optimize etmek için gereken verileri saklamak ve edge noktalarla entegre olabilmek, kritik varlıkları izleyebilmek önemli. Edge sistemler işte genel olarak bu konularda yardımcı oluyor. Edge teknolojileri özellikleri de uygulama kolaylığı sağlaması açısından mikro ve konteyner yapısı sergilemeli, güvenli biçimde IT ve OT verileri toplayabilmeli. Güvenli olarak bulut ve lokalde toplanmalı veri, ama makine öğrenmesi de yapılabilmeli. Edge noktasındaki cihaz ve yazılımların yönetiminde ‘dijital ikiz’ dediğimiz yapılar öne çıkıyor. Sürekliliği sağlamak için high reliability önemli bir kavram. Veri akışına baktığımızda, verilerin toplanması aşamasında farklı iletişim protokolleri devreye giriyor. Tüm verilerin toplanması ise edge noktasında öne çıkıyor ve edge yönetimi de yapılabiliyor. Kamera verilerinin de katılması ile ileri seviye analizler yapılabilmekte ve raporlamaların yapılması da sağlanabiliyor. Asıl kritik olan ise iş süreçlerini edge ile elde edilen verilerle besleyebilmek ve Lumada da işte bu verilerden değer üretilmesi için çalışıyor. Minimum kod ile ‘sürüle-bırak’ yaklaşımı ile ilerleyen bu yapı, verinin hayat döngüsünü yönetmek için tüm bulut çözümleri ile çalışıyor ve hazır çözümlerle de hızlı sonuçlar alabiliyoruz. Bu dönüşümü sürdürülebilir olarak gerçekleştirmek önemli. Hitachi Vantara olarak bu konuda çözüm ve hizmetlerimizi sunuyor, veri odaklı bir yaklaşımla bu konuda sürekliliği sağlıyoruz.”
İhtiyaçlarınızı bilin ki doğru çözümü seçebilesiniz
Koronavirüs sonrası süreçte IoT’nin bizlere yardımcı mı, yoksa engel mi olacağının sorgulandığı “IoT ile Zeki Teknolojiler” panelinin yönetimini TTGV Yönetim Kurulu Üyesi Suat Baysan üstlendi. Panele Boston’dan bağlanan yatırımcı Değerhan Usluel, ayrıca Software AG Türkiye ve Katar Genel Müdürü Ebru Kılıç Eker, İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanı Bilgi İşlem ve Otomasyon Direktörü İsmihan Baysal Anderson ve Borçelik CDO’su Mustafa Ayhan katıldı. IoT ile karşımıza birçok kavramın çıktığına dikkat çekerek konuşmasına başlayan Mustafa Ayhan, şunları söyledi:
“Öncelikle ihtiyacımıza bakalım. Önce ‘sensing’ dediğimiz, bir şeyleri sensörlerle duyumlama, sonra bunu iletmek, bunu da güvenli biçimde yapmak, ardından bununla ilgili anlamlandırma katmanı ve bununla ilgili ne yapacağınız, bunu nerede kullanacağınız önem taşıyor. Bu yapıya bakınca da her konu bu alana giriyor. Son cihazlar ile donanıma gittiğimizde, halihazırda endüstride olan ve olmayan sensörlerimiz var. Biz birçok yerden bilgi alabilmek konusunda Ar-Ge çalışması yapıyoruz Borçelik olarak. Sensör geliştirmek ile ilgili bir Avrupa Birliği (AB) projemiz de var. Endüstride olmayan sensörler bu yönüyle önemli bir açık. İletişim başlığındaki boşluğu 5G ile umarım toparlarız. İşin anlamlandırma ve aksiyon tarafına bakınca, ekosistemde çok oyuncu var. Veriyi alırsanız, üstünü çok iyi geliştiriyorsunuz. IoT başlığında öncelikle ‘IoT edge’, yani yerinde veriyi alıp, orada anlamlandırıp, orada kullanıma hazır hale getirmek üzerine yapılan çalışmalar var. Ama bu konuda da boşluklar var. Edge inanılmaz büyüyor ve her bilgiyi buluta ve merkeze göndermeyip, yerinde anlamlandırıyoruz. 2025 yılında verinin önemli bir bölümünün edge katmanında anlamlandırılacağı birçok araştırmada görülüyor. Sensörler, yazılım ve servisler bir arada çalışmalı, ama aradaki katmanlar bizleri zorluyor. Cihazların birbiri ile haberleşmesi önemli. Koronavirüs hayatlarımızı değiştirdi ve sosyal mesafe noktasında kontrol için teknolojiler üretiliyor. Ama aradaki boşlukları doldurabilmek önemli. Bu yönüyle yazılım ve servis katmanında işleyiş olumlu. Ama sensör katmanında zorlanıyoruz. Dijital ikiz hedefini hayata geçirmek zor. Makine parkımızda farklı yaş gruplarında makineler var ve bunların modellemelerini yapıyor, onlarla neler yapabileceğimize bakıyoruz. Dijital ikize gidiyoruz ve gitmeliyiz. Koronavirüs süreci de zaten bunu gösterdi.”
Kodlar arasında boğulmayın
Yazılım katmanı için atılması gereken adımlara dikkat çeken Ebru Kılıç Eker’e göre, her bir IoT projesinde ayrı katmanların kodlarında karmaşadan kendinizi izole edemezseniz, kodlar arasında karmaşa ile kendini yitirirsiniz. Bu açıdan platformların katma değeri de özellikle IoT projelerinde çok özel. “Platform tarafında da ortalık çok karışık” tespitini yapan Ebru Kılıç Eker, şu bilgileri verdi:
“İlk 10 platform sağlayıcının yıllar içinde konumunu geliştirdiğini görüyoruz. Bizim de Turkcell ile bir iş ortaklığı ile platformumuz var. Bunu Turkcell ve ayrıca Katar’daki operatör ile de sunuyoruz. Doğru sensörlerin bulunması gerekiyordu. Bu süreçte Türkiye’de çok iyi çözümler olduğunu gördük. Çok oyuncu var ve işbirliği yaparak yurtdışı projelere de onlarla aday olmaya başladık. IoT projelerinde başarı için geniş bir ekosistemin olması hareket kabiliyetini de artırıyor. Batı Avrupa ülkeleri kadar gelişmiş, kurumsallaşış çözümler sınırlı ve start up ruhu ile desteklenen kurumsallaşma odaklı yapılarla çalışıyoruz. Bu nedenle Asya’da fiyat kıran firmalarla rekabet gerekiyor ve iki tarafın zorluklarını yaşıyoruz. Çok alternatif var, ama rüştünü ispat edenlerin sayısı azalıyor. Analitik tarafında da cihaz üzerinden yönetim kadar, veriyi anlamlandırmak da zor. Verinin rafine edilmesi ve gerçek zamanlı analitik bu noktada çok önemli. ‘Straming’ analitik gibi yapılarda küçük sensörleden sizin veriminizi artıracak gerçek zamanlı sonuçlar için o veri üzerinde zaman harcamanız gerek. Bu da hem pahalı hem de bu konuda uzman sınırlı. Bu nedenle yazılımlar ve teknolojilerin varlığına rağmen, bunu kullanabilmek için yetkin ML ve veriden değer yaratmayı bilecek uzmanlara ihtiyaç var. Bu nedenle eğitim sistemine daha çok yatırım yapılmalı.”
Paydaşlar arasında kesintisiz işbirliği
IoT başlığını kendileri için kritik olarak tanımlayan İsmihan Baysal Anderson’a göre, IoT’ye harcanacak para büyüyecek ve sektör bazında üretim sektörü bu harcamaları yapacak. Bunu izleyen ulaşım ve enerji sektörlerine dikkat çeken İsmihan Baysal Anderson, “Binaların, büyük varlıkların gücü ve enerji yönetimi gibi konuları da buna dahil etmişler. Bir de bireysel kullanım var ve mobil telefonlar, kıllı saatler bu kapsamda” dedi. Bireysel kullanım daha fazla olmasına rağmen, diğer sektörlerdeki proje boyutlarına baktığımızda para hacmi olarak öne geçtiğine dikkat çeken Anderson, bu yorumunu şöyle detaylandırdı:
“Son dönemde sağlık, sigorta, tarım ve perakendede de hızlı gelişmeler var. Biz havalimanında IoT ile ilgili önemli çalışmalar yapıyoruz. Yolcunun güvenli ve rahat biçimde hedefine ulaşması için birçok paydaş olarak çalışıyoruz havalimanında. Biz yönetiminden sorumluyuz, ama paydaşlarımız çok ve alışveriş noktaları, restoran ve kafeler, gümrük ve emniyet gibi yapılarla bir bütün olarak çalışıyoruz. 7/24 ilerleyen operasyonda her paydaşın ayrı görevi var ve herkesin birbirine yolcu ile ilgili bilgi paylaşması gerekiyor. Bu çalışmayı çok güzel yaptık ve bu konuda küresel ödüllerimiz de var. IoT de bunun önemi bir parçası ve birçok proje yürütüyoruz. Bunlardan biri olan enerji önemli ve büyük bir fiziksel varlıkta iklimlendirmeyi, aydınlatmayı, suyu ve gazı yönetiyoruz. Tüm binaları IoT altyapısı ile biz yönetmeye çalışıyoruz. Çalıştığımız bir alan yolcu memnuniyeti, sağlığı ve güvenliği. Kameralarla görüntü işleyerek, kalabalıkların havalimanı içinde hareketini anlamaya çalışıyoruz. Koronavirüs paralelinde sosyal mesafede belli bir alanda bulunabilecek insan sayısını uyarı verecek alarm üretecek yapılar üzerinde çalışıyoruz. Tüm bunlarla göz yerine otomatize edilmiş sistemlerle operasyona destek vermeyi hedefliyoruz. Varlık yönetimi bizim için önemli ve makine teçhizatın yeri, gerekli servislerinin verilmesi, bu operasyonların dakik ilerlemesi için bu cihazları takip edebilmek ve anlık paylaşımlarla zamanı daha iyi yönetebiliyoruz. Buradaki teknolojiler arasında LoRa network’leri de kullanıyoruz. 5G’den umudumuz var ve bu sayede daha iyi, daha hızlı ve stabil bir altyapıya kavuşacağız. Temizlik bizim için çok önemli. Biz bulut ortamlarından çok yararlanamıyoruz. Bu nedenle tüm veriyi içerde tutuyoruz. Bunun da bize büyük sorumluluğu oluyor. Ama avantajı da var. İçerde tutarak burayı bir kale gibi, tüm siber güvenli uygulamaları ile koruyoruz. Bir konu da KVKK ile kişi verisi güvenliği. Burada regülasyon tam oturmadı, ama olaylar da regülasyonları şekillendirecek. Misal artık kapıda kişinin ateşini ölçüyoruz.”
Her şey ‘hizmet olarak’ gelecek
Saat farkına rağmen Boston’dan panele bağlanan yatırımcı Değerhan Usluel’e göre, koronavirüs ile vaktinden önce yeniliklere adım atıldı. Usluel, bazı örnekler verdi ve şu yorumları paylaştı:
“Sensörler ve iletimde hala sorunlar var. Veri bilimi tarafı için bir strateji seviyesinde anlamlandırılması gerekiyor ve benim ilgimi çeken de anlamlandırma alanında ML olarak değil, içerik anlamında anlam katabilmesi. Bir alan ise Fransız bir firmaya yatırım yapamadım, geç kaldım. Bu firma bir radyatör yapıyor ama aslında bu bir sunucu. Herkesin ısınma ihtiyacı var. Yapay zekanın yanında sanal ve artırılmış gerçeklik de dünyayı değiştirme gücüne sahip. Sanal gerçeklik cihazlarını takıyorsunuz ama bunların aklınızda veri işleme kapasitesini kullanarak, hayatımıza dair bilgilerin eklendiği bir yapı düşünün. Uç veri işlem benim ilgimi çekiyor. Burada yazılım konusunda gerçek zamanlı iletim ve altyapılar ise çok önemli. Artık teknoloji hesaplı hale geliyor. Bir sonraki adım ise nesne artı insanların interneti olacak. Bu benim de ilgimi çekiyor ve ‘Biotech as a Service’ kavramı da burada önem kazanıyor.”