“Aktarıcı” teknolojileri
TV yayınları uydudan verilmeye başlamadan önce, karasal yayınların ulaşamadığı, coğrafi nedenlerle yayın alanı dışında kalan bölgelere “aktarıcı”lar (kimi zaman yansıtıcı da denirdi) yoluyla yayın ulaştırılırdı. Bunlar genelde bir tepe üzerine konulur, bir TV alıcısı gibi aldıkları yayını, sorunlu bölgeye tekrar yayınlarlardı. Artık bunlara gerek duyulmuyor. Aktarıcı, uydu oldu: evlerde de uydu alıcısı kullanılıyor.
Ancak benzer sorun, cep telefonları için günümüzde de geçerli. Ülkemizdeki kapsama alanı çok iyi, ama hâlâ kör noktalar da bulunmuyor değil. Üstelik bunların çoğuna, o kör noktadaki trafiğin azlığı nedeniyle baz istasyonu kurmaya değmiyor. Ali Koca, işte buna çare, baz istasyonundan daha ucuz bir çözüm bulma peşine düşüp, “GSM aktarıcısı” yapmış. Mevcut bir baz istasyonunun işaretlerini olduğu gibi başka bir kapsama bölgesine aktaran görece basit bir sistem. Elbette bir GSM işleticisinin ağında bu cihazı kullanması için bir dizi onay (certification) alınması gerekiyor ama, prensipte “neden olmasın?” diye düşündüren bir başarı; tabii, eğer baz istasyonlarını şehir dışına çıkartmayı sağlıklı yaşam için çözüm zanneden, asıl tehlikenin şakağa dayanmış telefon olduğundan habersiz insanların mantığını aşabilirse.
Cihazı incelerken, aktarma frekansı için kullanılan frekansın 10 GHz olduğunu öğrendim. Seneler önce, özel radyo istasyonları birer ikişer kurulmaya başlandığında stüdyodan verici istasyona ucuz-basit radyolink gerekmişti de, Türk aklı, uydu alıcısının LNB’sini ters yüz edip, link olarak kullanmıştı. Çok eleştirilen, “uydurma” gözüyle bakılan, fakat aslında teknolojik açıdan ciddi bir inovasyon olan bu çözüm, stüdyo-verici istasyon linki olarak uzun yıllar başı çekti. Ali Koca, GSM aktarıcı sisteminde bunu kullanmamış. Yerine şimdilerde hazır ticari ürün olarak satılan bir benzer birim kullanıyor.
Ters-yüz edilmiş LNB ile yapılmış linklerin belki de çoğunu yapan, kuran kişi Penyamin Teker. Yazımı yazdıktan sonra ölüm haberi geldi. Toprağı bol olsun.