Alan Turing (1912-1954)
İkinci Dünya Savaşı başladıktan sonra İngiliz hükümeti, Alman iletişiminde kullanılan şifreleri kırmak amacıyla matematikçileri bir araya getirdi. Oxford yakınlarında Bletchley Park adlı kuş uçmaz kervan geçmez, gözlerden uzak bir “MİT” malikanesinde yatılı bir hayat başladı bir düzine bilim adamı için. Aralarında, dâhi bir bilim adamı olarak tanınan matematikçi Alan Turing de vardı. Sıradışıydı. Bir tuhaftı.
Alan, Almanların “erişilmez, ulaşılmaz, anlaşılmaz, gizemli” anlamına gelen Enigma Şifre Makinesi’nin kodlarını -neredeyse- tek başına çözdü. İngilizler, Alman istihbaratını “dinlemeye” alarak müthiş bir bilgi üstünlüğü kazandılar.
Böylece Turing, savaşın süresinin kısalmasında baş rolü oynadı. Çünkü Almanların bütün şifreli savaş planları, konuşmaları, emirleri İngilizler tarafından çabucak öğreniliyordu.
Buraya kadar çok güzel… Başarı öyküsü… Ama, Alan Bey “gay”di. O dönemde gay’lik yasadışıydı. Savaştan sonra orta-boy Nazi savaş suçluları bile teker teker (en babaları hariç) serbest kalırken Alan’i tutukladılar. Hüküm giydi: Ya hapis, ya kimyasal hadım. İkinciyi seçti. Hormon dengesi tamamen bozuldu. Depresyona girdi. Siyanürlü bir elmayı ısırarak intihar etti. Steve Jobs’un yarısı ısırık elma figürünü bu olaydan esinlenerek kullandığı söylenir.
Yıl 2009: İngiltere Başbakanı Gordon Brown, “Halt ettik. Özür diliyoruz” dedi. Ve şimdi de hükümet, 2012 Şubat’ında, üzerinde Alan’ın resimleri olan pul basacak. Çünkü doğumunun 100. yılı!