Algı çağı ve milli teknoloji
Fehmi Kaya
Edward Bernays'i duymuş olabilirsiniz ama ülkemizde çok bilinmiyor. İkinci Dünya Savaşı propaganda sanatlarını günümüze halkla İiişkiler (PR) olarak uyarlayan kişi. Yaşadığımız tüketim, marka ve algı dünyasını amcası Sigmund Freud'la birlikte icat eden geçen yüzyılın tartışmasız en etkili isimlerinden. Bilgi çağında ise PR yerini “Hype” yani “Yutturmaca” akımlarına bıraktı. Malum sosyal medya ve telefon devlerinin üstün zekalı çocukların harika girişimleri şeklinde özellikle gelişmekte olan ülkelere pompalanması eski bir propaganda tekniği. Bunlarla sağlanan “Onlara karşı hiç şansımız yok” algısı, gelişme potansiyeli olan ülkelerde uygulanan eski bir yıldırma ve dikkat dağıtma yöntemi. Algının tersine aramızdaki teknolojik mesafe o kadar çok değil ama uzun vadeli strateji uygulamalarında hala gerideyiz.
Milli teknoloji için yeni stratejiler oluşturulması gereken alanlar “Hype” işler değil, asıl risk ve bağımlığı oluşturan fakat gözden kaçırılan altyapı kısımlarıdır. Rusya ve Almanya başta olmak üzere Avrupa ülkeleri yıllardır bilinçli şekilde özellikle savunma, finans, telekom ve kamusal hizmetler gibi kritik alanlarda yüzde 100 yerli çoğunlukla Java, C++ ve Linux tabanlı altyapılar kullanırlar. Yaklaşık on yıl Almanya, İsviçre, Avusturya üçgeninde finans, borsa, telekom ve ulaştırma sektörlerinde teknik yönetici olarak çalıştım fakat açık kaynak platformlar dışında altyapı kullanan kuruma rastlamadım. Rusya savunma bakanlığı milli Astra işletim sistemlerine geçeceğini açıkladı, Almanya’nın SuSe’si var başarılı. Türkiye'de ise şirketinize teknoloji seçimi yapıyorsanız milli altyapı seçeneği yok gibi, yabancı açık kaynak teknolojiler bile gerçekten cesaret istiyor çünkü nitelikli kaynak bulmak oldukça zor.
Geliştirdiğimiz yazılımlar aslında bilişim sistemlerinin en küçük parçasıdır. İşlemciden başlayarak yardımcı donanımlar, işletim sistemi ve yazılım kütüphaneleri ormanı içinde çalışır. Bu zincirde bir parçanın bile kontrol dışı olması zafiyet ve bağımlılık demektir. Kendi üretmediğimiz bu altyapıları kullanarak sadece yazılım geliştirmek, üretmek değil bağımlı bir tüketici olmaktır. Bir ürünü yüzde 95 bile yerli üretseniz hala dışa bağımlısınızdır, çünkü o kalan yüzde 5 zaten ilgili ülke tarafından size pazarlanan katma değeri yüksek ve olmazsa olmaz bir parçadır. Piyasadaki en popüler işlemcinin içinde yıllardır çalışan gizli bir işletim sistemi (MINIX) daha olduğu haberi yerli medyada çok yayılmadı. Hazır ve kullanıcı dostu olduğu için seçip en kritik verilerimizi emanet ettiğimiz veri depoları, network elemanları ya da işletim sisteminin bir şekilde artık çalışamadıklarını düşünelim nasıl devam ederiz?
Ülkemizde özellikle son dönemlerde teknoloji firmalarına ve Ar-Ge projelerine devlet tarafından verilen karşılıksız destekler ve imkanlar sanırım çok az ülkede mevcuttur. Bu kaynakların daha doğru yönlendirilip şimdilik en iyisi olmasa bile uçtan uca yerli bir sistem oluşturmak ana hedef olmalıdır. Bu hedef ekonomik değil kendine yeterli ülke olma kriterleriyle değerlendirilmelidir.
* Tacirler Yatırım – CTO