Amsterdam’dan turiste fren
Amsterdam yönetimi, şehrin merkezinde bundan böyle turistlere yönelik yeni dükkan ve mağazaları yasakladı. Bisiklet kiralamak için yeni yerler açılmayacak. Turlar, müzeler için yeni bilet satış kulübelerine son. Hollanda’nın ünlü peynirlerini tatmak için ayaküstü büfelere hayır. Ve hele hele Nutella’lı şeker şerbetli waffle tezgahlarına sıfır. Yeni dondurmacı, şeker dükkanı yok. Yeni döviz gişesi, hediyelik eşya dükkanı olmayacak. Hele hele yeni “masaj” salonu !
Şehrin merkezindeki turist istilasını biraz olsun dizginlemek amacıyla… Biz, ah turist gelse de döviz bıraksa derdindeyiz, ama Amsterdam turiste doymuş, kusma noktasına gelmiş. Küçük ve şirin şehrini koruma derdine düşmüş. Bu sınırlama, şehrin en-en merkez bölgesi için geçerli: Limandan başlayarak en-en merkezi kuşatan Singel Kanalı’nın iç kısmında kalan en-en turistik eski şehir.
Şehrin bu bölgesine hala yerel halk yaşıyor. Okullar, bakkallar, küçük parklar var. Turistler geliyor diye halk, yerinden yurdundan alışkanlıklarından neden vazgeçsin ki? Burada klasik tarihi bölgede 800 bin kişi yaşıyor. Ama sırf burayı görmeye, burada dolaşmaya, yemek yemeğe, müzelere girmeye (sadece 2015’te) 17 milyon kişi geldi. Şehrin cazibesi! Ve bu 17 milyon kişi (2016 verilerine göre) 18.8 milyar euro harcadı. Bu kadar hücuma hizmet için istihdam yüzde 85 arttı: Sadece turizmde doğrudan veya dolaylı çalışan sayısı 153 bine çıktı. Gelir iyi, ama bu gelirin gelirken götürdükleri de var.
Amsterdam yönetimi, halkın turist kalabalığı ve gürültüsünden kaçarak evlerini, dairelerini Airbnb veya özel kiraya vermeye başladığını fark edince buna da bir sınır koydu. Böyle kira süresini bir yıl içinde en fazla 60 günle sınırladı. Denetlemeye başladı… Zenginin derdi de bir başka oluyor. Zaten zenginin derdi, züğürdün çenesini yorarmış.