ANALİTİK GÜÇ, ŞİFA DEMEK!
Bilişim teknolojilerinin sağlık sektöründe ne gibi faydaları beraberinde getirdiğinin kanıtı oldu COVID-19… Küresel sağlık sektörü salgının önünü alabilmek, ilaç sektörü de doğru tedaviyi geliştirebilmek için az zamanda çok iş yapma çabasında. Tüm dünyayı etkileyen ortak bir soruna karşı gerek tekil gerekse toplu çözüm bulma çabalarının hepsinin temelinde ise büyük veri analizi var. Ama bu analiz, standart analiz konseptinden çok farklı. Proaktif olabilmek, makine öğrenmesini destekleyen bir yapı ortaya koyabilmek ise öncelik. Anlamlı verinin farklı kanallardan toplanıp çözüm odaklı bilgi haline dönüşmesi adına bilgi toplamada koordinasyon ve doğru haritalandırma ise esas.
Haritalandırma konsepti, aslında tüm bu mimaride uyum anlamını taşıyor. Konuya korona ekseninde baktığımızda, virüs hangi bölgelerde, neden daha yoğun, yayılımın sebepleri neler gibi sorulara alınacak yanıtlar, detaylı bir büyük veri analizi demek. Büyük verinin farklı yapılardan buluşturulması ile bu gibi sorulara verilecek yanıtların temelinde veri görselleştirme var. Yapay zeka ve süper bilgisayarlar da bu noktada virüse karşı aşı geliştirmek için bu verileri analiz ediyor. Büyük verilerin analizinin sürekli gelişmesini sağlayan veri bilimi konsepti, sadece korona değil, birçok farklı sorunun analizi ve doğru çözümü için anahtar niteliğinde. Büyük veri analizinde problemi tüm detayları ile anlamak, bunu takiben, çözüm için gerekli adımları atmak ve son olarak da, korona salgınından yola çıkınca ‘korunma yöntemlerini belirlemek’ gerekiyor.
Problemi anlamak demek; gerçek ‘büyük veriye’ ulaşmak, mümkün olan en çok bilgiyi toplayarak, veri görselleştirme teknikleri ile bunlara anlam katabilmek demek. Gerekli adımları atmak söz konusu olduğunda ise toplanıp analiz edilen bilgiyi temel alarak adım atmak önemli. Tabi hangi adımın atılacağını tespit etmek de işin zor tarafı ve ölçeklenebilirliği, etkinliği ve hızını temel alarak çözümleri seçmek, üstüne bir de sürekli akan veri gerçeğine uygun bir mimari oluşturmak önemli. Büyük veri ve analitik ile salgını bir kez kontrol altına almak da yetmez. Madem sürekli artan ve farklı kanallarda akan veri gerçeği var, tüm bu konsepti sonraki sıkıntılara karşı bir ‘kalkan’ olarak kullanmak da şart. Yapay zeka, makine öğrenmesi, artırılmış gerçeklik gibi teknolojiler ise korunma adına bulunmaz fırsatlar.
Doğru veri kanalları doğru rotada buluşturuluyor
Koronanın çıkış noktası Çin, çözüm adına da büyük veri teknolojilerini rehber aldı ve almayı sürdürüyor. Misal, Çin’in büyük şehirlerindeki tren istasyonlarında konumlandırılan termal tarayıcılar büyük veri ve yapay zekayı kullanarak ‘saptama’ yapıyor. Hatta bu tarayıcılar korona ile mücadele eden birçok ülkede birçok farklı şehirde de konumlandırılıyor. Yüz tanıma, uzaktan vücut ısısı kontrolü ve kişisel sağlık geçmişi bilgilerinin gerçek zamanlı buluşturulması büyük veride ‘katma değer’ ortaya koyuyor. Tabi unutmamak gerekir ki, kişisel büyük verinin kullanım sınırlarını da doğru çizmek gerek. Bu durum, aynı zamanda büyük verinin toplanması ve buluşturulması yolunda sınırları ve yetkileri yeniden tanımlayacak. Tayvan da Çin ile arasındaki kısa mesafe yüzünden büyük bir salgınla karşı karşıya kalacağı beklentilerini büyük veri analizi sayesinde boş çıkartmayı başardı. Büyük verinin verimli kullanımı ile başarı sağlayan Tayvan, aslında SARS salgını sonrası attığı adımlarla koronaya karşı güçlü bir duruş sergiliyor. SARS salgını sonrası Ulusal Sağlık Komuta Merkezi’ni (NHCC) oluşturan Tayvan, felaket yönetim merkezi olarak konumlandırdığı bu yapı ile operasyonel komuta merkezini hayata geçirmiş oldu. NHCC bünyesimde Ocak başında oluşturulan Merkezi Salgın Komuta Merkezi de büyük veri analitiği ile öne çıkıyor. Tayvan’daki bu komuta merkezi hızlı biçimde 124 hamle başlığı oluşturdu. Hava ve denizden sınır kontrolü, analitik ile durum analizleri, karantina süreçleri, halkın bilgilendirilmesi, diğer ülkelerle iletişim gibi başlıkları içeren bu hamlelerin her biri büyük veri analitiğinden beslendi ve besleniyor. Tayvan, ulusal sağlık sigortası veritabanını göçmen ve gümrük veritabanları ile entegre ederek, büyük veri analitiği adına önemli bir havuz yarattı. Böylece kişinin seyahat geçmişi ve klinik semptomlarına bağlı olarak gerçek zamanlı uyarıların elde edilmesi sağlanıyor. Tayvan küçük bir ülke. Bu da kontrol ve mobil uyarı geliştirme konusunda hızlı olabilmek demek… Ama ülke ölçeğini bir kenara bırakmak, doğru veri platformlarını doğru analitik zemininde buluşturmak ve tüm bu mekanizmayı doğru yönetebilmek işin esası.
Coğrafi bilgi sistemleri ve mobilite reçetesi
Veri biliminin ve gelişmiş analitiklerin sayesinde artık virüsün ve hastalığın çeşitli yönlerinden ve aşamalarından toplanan tonlarca veriye erişebilmek mümkün. Bu verileri görselleştirmeye yardımcı olmak için bu verileri çizelgeler, grafikler ve tablolarda çeşitli şekillerde görebilmek de avantaj.
Koronavirüsü tespitten bilgisayarlı tomografi taramalarına, daha akıllı biçimde temas izlemeden analitik tabanlı küme tahminlerine ve güçlü ilaçlar geliştirmeye kadar birçok başlıkta büyük veri ve yapay zeka (AI) da gücünü gösteriyor. Örneğin; salgını sınırlamada hız esassa, enfekte hastalarla yakın teması olan herkesin semptomlar için izlenmesi, gerekirse izole edilmesi, tüm bunlar için de temas takibi zorunlu. Bu noktada coğrafi bilgi sistemleri (CBS) başlığındaki gelişim, koronanın yayılımını çeşitli mekansal ve zamansal ölçeklerle modelleme imkanını sunuyor. Akıllı telefonlar, tabletler, akıllı saatler gibi aksesuarlar, yani kişisel elektronik cihazlar (PED) da büyük veri toplama sürecinin vazgeçilmezleri. Örneğin, temas takibi yaparken, sağlık kuruluşları normalde kişisel bildirimlerin, seyahat kayıtlarının, CCTV’lerin ve polis kayıtlarının kombinasyonları ile soruşturmaya odaklanır. Oysa bu bilgi kaynaklarını hızlı bulup bluşturup senkronize etmek hiç de kolay değil. İşte PED’ler tam da burada sahneye çıkıyor. Küresel yaygınlığı tartışılmaz olan akıllı telefon, kullanıcısının kişisel ayrıntılarının adının ötesinde, hem mevcut hem de tarihi konum, hareketlilik modellerine, internet ziyaret bilgilerine, en sık görüştüğü kişilere, sosyal medya hesaplarına ve etkileşimlerine, gönderilerine evsahipliği yapar. GDPR ve KVKK regülasyonları dolayısıyla bu gibi kişisel verilere ulaşmak hiç kolay değil. Ama ulusal bir acil durum kararı halinde, yetkilendirilen telekom şirketleri ve kamu birimleri bu verileri izleyerek tahminleme de yapabilecektir.
Büyük verilerin ve yapay zekanın rolü, her türlü sağlık sürecinde kontrol adına çok önemli bir görev üstleniyor. Coğrafi konum ve mobilite bilgisinden daha fazlası olan milyarlarca akıllı telefon, küresel olarak hem tarihsel veri toplama hem de analiz için daha iyi bilgiler ve daha doğru tahminler sağlayan gerçek zamanlı anlık görüntüler sunar. Soruların cevaplarını almak, çeşitli koşullar altında çeşitli senaryoları tahmin etmek ve en iyi çözümleri bulmak için toplanan bilgilerin tüm bu mega kümelerini veya üst kümelerini kullanmak için daha gelişmiş algoritmalar ve hesaplama modelleri geliştirileceği ise herkesin hemfikir olduğu bir konu.
Şüpheci olun, büyük veriye sarılın!
- Korona virüsünden etkilenen ve etkilendiğinden şüphelenilen kişilerin akıllı telefon konumlarının çapraz eşleştirilmesiyle belirli bir alanda veya kümede değerlendirilmesi.
- Enfeksiyon bulaşmış bireylerin ve yakın çevrelerinin bulaşma zincirlerini oluşturmak için daha doğru ve ayrıntılı zamana dayalı tarihi konum bilgilerinin analizi.
- Özellikle enfeksiyon noktalarındaki insanları tanımlamak için CCTV ve diğer video kayıtlarını kullanmak.
- Karantinadan kaçınma riski olan bireyleri izlemek için tıbbi reçete veritabanını kullanmak.
- Kayıt dışı vakaların potansiyel keşfi için sosyal medya gönderileri yoluyla iz sürmek.
‘Teknoloji mühendisliği’ yeniden yapılanmalı!
Küreselleşme ve onu takip eden dijitalleşmenin etkisiyle, devlet kurumları ve özel şirketler, teknolojik altyapılarını en verimli şekilde kullanmak adına yaptıkları yatırımlarını daha öngörülebilir krizlere karşı konumluyorlar. Burada kurumların öncelik verdiği başlıkların, kendi gündemlerindeki konulara paralel ilerlediğini belirten Engageya Türkiye Genel Müdürü İlter Avcı, koronavirüsün bu sürece etkilerini ve büyük veri analizlerinin önemini şöyle anlattı:
“Koronavirüs salgını, alışagelmiş tezler üstüne inşa edilmiş birçok yaklaşımı alt üst etmiş durumda. Bu nedenle bunun gibi beşeri krizlerin öngörülebilmesi için öncelikle bu krizde yaşananlardan çok iyi ders çıkartılması ve geçmiş deneyimlerle birleştirilerek, daha kötü senaryoların ortaya çıkma ihtimalini göz önünde bulundurarak, katmanlı bir şekilde teknolojik yatırımların planlanması gerek. Büyük veri ve yapay zeka teknolojileri, mevcut krizler için tasarlanmış durumda. Şu ana kadar koronavirüs krizinde en iyi yönetim örneği olarak gösterilen Güney Kore’nin başarısının sadece bu yetkinliklerini kullanmalarından mı, yoksa eğitim, coğrafi konum, ekonomik refah gibi birçok faktörün etkisiyle mi oluştuğunu daha sonra değerlendirebileceğiz. Büyük veri ve yapay zeka, yıllar öncesine kıyasla birçok konuyu derinlemesine analiz etmemize ve çözüm üretmemize yardımcı oluyor. Ancak, mevcut teknolojilerin bu tip olağanüstü toplumsal değişkenlikler barındıran krizlerde çözüm üretecek tamamen güvenilir algoritmalar içerdiklerini söylemek zor. Buna karşın, salgının yayılımının gözlemlenmesi, vaka tiplerinin belirlenmesi, hangi kronik hastalıkların bu virüse daha az dayanıklı olduğunun belirlenmesi, bunların hangi demografilerde ve bölgelerde yaygın olduğu gibi birçok farklı konuda oluşturulan veri setlerinin korelasyonundan elde edilecek sonuçlar, bu krizin aşılmasında ve hayatımıza bu bilgiler ışında devam edebilmemizde rol oynayacak.
Bilgi teknolojileri ile tanışmış olan sektörlerde çalışanlar için evden çalışma ortamının daha rahat olduğunu söyleyebiliriz. Olumlu bir gözle bakarsanız, bu dönem birçokları için çok uzun zamandır hayal ettikleri evden çalışma imkanının denenmesi için ele geçirilen çok iyi bir fırsat. Özel şirketlerin çalışanları için oluşturdukları uzaktan çalışma imkanları, teknolojinin gelişimiyle yaygınlaşmaya başladı. Burada hem işveren hem de çalışan için karşılıklı bir kabul ve güven süreci yaşanması ise eldeki araçların zaman veya mekan bağımsız düzgün ve daha verimli kullanılmasına bağlı.”
Analizler, geleceğe ayna tutacak
Küresel dengenin alt üst olduğu durumlarda dahi iş süreçlerinin ve eğitimin kesintisiz devam edebilmesi için bilişim altyapılarında öncelikle bağlantı performansları buna uygun olmalı, Karel Bilgi ve İletişim Teknolojileri Direktörü Alper Sarıkan’a göre, mümkünse bağlantıları yedekli olarak kurgulanmalı. Teknoloji altyapısında ise anlık taleplerde oluşacak artımlara yanıt verebilecek şekilde bulut tabanlı sanallaştırma platformları merkezlenerek, bu sistemlere güvenli bağlantı önceliklenmeli. “Bu tür anormal durumlarda iş sürekliliğini devam ettirirken, güvenlikten de ödün vermemek gerek” hatırlatmasını yapan Alper Sarıkan, korona sonrası sürece dair beklentilerini şöyle anlattı: “Pandemi durumları için geçmişte kayıt altına alınan veriler ile farklı matematiksel modeller çalışılmakta, Dünya Sağlık Örgütü ve benzeri örgütler tarafından bu modeller yayınlanmakta. Bu modeller dahilinde günlük elde edilen veriler ve daha önce oluşan vakaların verileri ile ekosisteme dahil faklı parametrelerin de eklendiği büyük veri havuzunda analizi ile yayılımın yoğunluk haritası çıkartılabilmekte ve sonraki süreçte oluşabilecek durumlar için ileriye yönelik analizler yürütülebilmekte.
Verilerle gerçekleştirilebilen bu analizler sayesinde ilerleyen süreçte ihtiyaç olacak alet, teçhizat, insan gücü yanı sıra alınacak önlemler için farklı senaryolar oluşturulabilmekte. Verinin yapay zeka algoritmaları ile işlenmesi ile elde edilen senaryolar günlük dinamik olarak güncellenerek oluşabilecek akışın en iyileştirilmiş tahminlemesi elde edilebilmekte. Kurumsal BT altyapılarında VPN bağlantıları bu dönemde önem kazandı. VPN bağlantıları sayesinde kullanıcıların uzaktan kuruma güvenli bağlantısı sağlanabilmekte ve bu bağlantı sağlandıktan sonra kullanıcılara uzaktan BT hizmetlerinin sunulabilmesi için BT ekiplerinin uzaktan yazılım yükleme, güncelleme gibi araçları kullanması gerek. Bu altyapıların yanı sıra veri güvenliğinin uzaktan bağlantı durumunda da sağlanabilmesi için kullanıcıların lokal veri aktarım arayüzlerinin BT ekipleri tarafından engellenmesi yine altyapıda dikkat edilmesi gereken hususlar arasında.”
Verinin işlenmesi ve analizi fark yaratan yetkinlikler
Korona sürecinde insan temasını en aza indirmek için her şey olabildiğince temassız ve uzaktan yapılmak durumunda. Bu noktada dijital video uygulamaları, görüntülü görüşme, ticari işlemlerin dijital
ortamda yapılması insan sağlığını korumada birinci sırada yer alıyor. Online alışveriş oranının rekor seviyede arttığını, yapay zeka ve artırılmış gerçeklik kullanılarak insanların mağazalara gitmeden alışveriş yapabildiği örnekleri de görüyoruz. “Bu noktada yine dijital altyapının gücü, geniş bant kapasitesi, video tabanlı artırılmış gerçeklik ve yapay zeka uygulamalarının öne çıktığını görüyoruz” yorumunu yapan Milestone Systems Güneydoğu Avrupa Satış Müdürü Özgür Uygur, eklemeden geçmedi: “Tüm bu uygulamaların başarılı bir şekilde yürütülebilmesi için bir başka önemli kriter ise siber güvenlik. Vandalizm nasıl fiziki bir risk ise, siber ataklar da dijital uygulamaların tamamında oluşan bir risktir ve siber suçların önlenmesi temel kriter ve öncelik olmalı.” Aralık 2019’da başlayan Corona virüs salgınında, büyük verileri kullanan yapay zeka merkezli bir platform, bulaşıcı hastalıkların patlak vermesini ve yayılmasını öngören bir raporla, Çin’in Wuhan kentindeki bir pazarda meydana gelen olağandışı vaka kümelenmesi hakkında özel sektörü ve hükümetleri uyardı. Bu örneği, “Teknolojik yetkinliklerimiz, veriyi toplama ve işleme noktasında olan biteni anlamak ve sonraki adımları tahmin etmek adına önemli bir katkı sağlıyor” yorumu ile destekleyen Özgür Uygur, şu bilgileri verdi: “Halen ülkemizde de devam eden başka bir uygulama ise toplu taşıma merkezlerinde, kalabalıkların giriş çıkış yaptığı çalışma alanlarında kullanılan termal kameralar. Ortamdaki kişilerin termal görüntülerini ve vücut ısılarını gösteren bu kameralar, medikal bir cihaz olmadığı için tabi ki COVID virüsünü tespit etmiyor. Ancak vücut ısısı yüksek insanların anlık olarak belirlenmesine olanak tanıyarak, sağlık profesyonellerinin süreçleri daha hızlı yürütebilmesine yardımcı oluyor. Küresel Sağlık Gözetimi programı çalışanları, hastalığın nasıl yayıldığını anlamak ve sonraki fazlarda olabilecekleri öngörmek için coğrafi bilgi sistemlerinden gelen verileri analiz ederek, yaşanabilecek tüm senaryoları çıkarabilir ve gerekli önlemleri alabilirler.”