AntiSosyal Medya
Bu aralar Linkedin’de anketler çok moda. Herkes bir konuda ama olduk olmadık her konuda anket paylaşıyor. Geçenlerde ben de modaya uyup “Anket paylaşmaktan sıkılmadınız mı?” diye anket çıktım, ciddiye alındı ve 350 cevap geldi. Garip olan sonuçların %80’i anketlerden sıkıldım şeklindeydi.
Bunu fırsat bilip bir ay sonra bir de ciddi bir anket çıktım. “Linkedin üzerinden yolladığınız mesajlara cevap verilmeme nedeni sizce ne?” Şıklar a- İş yoğunluğu b- Megalomania
B şıkkı %80’lere yaklaştı. Çıkan sonuca göre mesajlara cevap vermemenin nedeni kendini başkalarından üstün görmek ya da en azından kendini yükseklerde görmek.
Bu konu benim için yeni değil, ben yıllardır yani neredeyse e-posta imkanı çıktığından beri bu konuya takılırım. SMS de dahil insan kendine gelen mesajlara neden cevap vermez ya da veremez hep merak etmişimdir.
Ortamları tek tek inceleyelim; SMS mesajı atabilmek için karşı tarafın telefon numarasını bilmek gerekiyor. Yani karşı tarafın size bir onay vermesine gerek yok. İstediğinize SMS atabilirsiniz. Kara listeye alsa bile siz atarsınız, karşı taraf görmez ama mesaj kişiye ulaşır. SMS atmanızı engelleyecek tek şey sizi yasal yollarla şikayet etmesi.
E-postada da konu aynı. İstediğiniz kişiye eposta gönderebilirsiniz. E-posta adresini bilmeniz yeterli ve gerekli. Karşı taraf sizi spam olarak işaretlerse posta kutusuna mesajınız ulaşır ama büyük ihtimalle okunmaz. Spam filtreleri ile mesaj kutusuna ulaşmadan da engelleme mümkün elbette.
Görüldüğü üzere SMS ya da e-posta olduğunda karşı tarafı bağlayıcı hiçbir şey yok, ister cevap yazar, isterse siler geçer ya da bakmaz. Görmeyebilir, kaçırabilir. Zaten spam maillerin çokluğundan hepimiz bu sıkıntıyı yaşıyoruz.
Peki bu yazdıklarım sosyal medya ağlarında geçerli mi? Bence hayır. Sosyal medyada birine mesaj gönderebilmeniz için karşı taraftan onay almanız gerekir. Öncelikle sizi ağına eklemesi gerekir. Eklediği andan itibaren teknik olarak ona mesaj gönderme hakkını kazanırsınız. Eklemese de mesaj gönderme imkanları var ama karşı taraf bu mesajları görmek için extra çaba sarf etmesi gerekir ki bu yazının konusu mesajlarını özellikle takip edenler değil aksine cevap vermeyenlerle ilgili.
Benim için bu konu özelinde en anlamlısı olan Linkedin ortamına gelelim. Tanıdığınızı düşündüğünüz ya da tanışmak istediğiniz kişiye bir istek gönderirsiniz, kabul ederse iletişimin başladığını farz ederiz. Linkedin’in amacı da bu olmalı değil mi? İş dünyasındaki kişilerin bu ortam sayesinde birbirleri ile iletişim kurmaları, yaptıklarını aktarmaları ve yapılanları görmeleri bu ortamın varoluş nedeni olmalı.
Bu durumda Linkedin’de ağınızda olan birine bir mesaj attığınızda cevap beklemeniz kadar normal ne olabilir? Ticari amaçlı mesajları dışarıda tutabiliriz çünkü iyi niyetle bağlantısını kabul ettiğiniz biri ertesi gün size bir şey satmaya çalışıyor. Bunlar hem sinir bozucu hem de vakit çalıcı olabiliyor. Ben hepsine cevap versem de bu tür mesajlara cevap verilememesini anlayabiliyorum. Bir de çok popüler olan maddi yardım isteme mesajları var ki artık bunlardan gına geldi, cevap yazmak bile bazen zor olabiliyor. Ben hepsine bir cevap veriyorum o başka.
Bu özel durumları saymazsak normal mesajlara neden cevap verilmez? Ortak görüş megolamanlık. Bir kısım ise bunun yoğunluktan kaynaklandığını düşünüyor.
Buradan tahminde bulunup yorum yapmak istemiyorum ama şu sözü demeden de duramam, madem Linkedin’den beni ekledin, kabul etme inceliğini gösterdin, sana iş dünyamız ile ilgili bir soru sorduysam, programıma davet ettiysem ya da benzer konularda bir konu açtıysam bana cevap yaz ya da çok yoğunum, daha sonra görüşelim benzeri standart bir mesaj yolla. Bir süre içinde cevap gelmediğinde ben senin megaloman olduğunu düşünmüyorum merak etme ama bana değer vermediğini düşündüğüm kesin.
Burada parantez açalım, sosyal medya ortamlarına sadece kendi yazdıklarını paylaşmak, insanlara göstermek için gelenlere zaten bir şey demiyorum. Onların sizin davetlerinizi kabul etme nedenleri sadece yazdıklarını size okutmak. O kişiler başkalarının yazdığını okumaz, yorumlamaz veya beğenmez. Zaten hep yoğunlardır, mesajlarına bakacak vakitleri de yoktur. Bu nedenle de onları eskimiş bir haberi yeni bir haber gibi paylaştıklarından tanırsınız.
BiTekDer olarak “İş hayatında etkili iletişim” isminde değerli bir hocamızın sunduğu sertifikalı bir eğitim duyurduk. 100 kişiyi bulamadık. Bu da başka bir gerçek.
İletişim internette şöyle tanımlanmış :
1.kişiler arasında, duygu, düşünce, bilgi, haber alışverişi, duygu, düşünce, bilgi ve haberlerin, akla gelebilecek her türlü biçim ve yolla kişiden kişiye karşılıklı olarak aktarılması.
2.kişilerin birbirlerini anlaması.
Ben bunun için sosyal medyayı kullanıyorum, sen ne için?
Yazdım…