Ar-Ge ve entegrasyon yetkinliği ile gelen büyüme
Odak noktasını müşteri ihtiyaçları ve yeni teknolojileri buluşturup yeni ürünler oluşturmak olarak belirleyen NetBT, istikrarlı bir büyüme trendi ile birçok başlıkta yeniliklere imza atıyor.
ERP odaklı çözümleri ile farklı sektörlerde yer alan kuruluşların dijital dönüşümüne katkı sağlayan NetBT, mobil – lojistik odaklı bu çözümlerinin yanı sıra entegrasyon yetkinliği ile de ön plana çıkıyor. İlk etapta mobil lojistik odaklı çözümler gerçekleştirdiklerini belirten NetBT Genel Müdürü ve Yönetici Ortağı Akar Selçik, “SAP danışmanlığı, mobil çözümler, lojistik tarafında depo otomasyon çözümleri, saha bilgilerini toplayan uygulamalar ve entegrasyonlar, yani ERP’nin sahadan veri toplamasını sağlayan entegrasyonların gerçekleştirilmesi, ayrıca ERP’de bunların işlenmesi esas konularımız oldu” bilgisini paylaştı.
2012 yılında kurulan NetBT’de çıkış noktasının SAP danışmanlığı olduğunu, ama ilerleyen süreçte danışmanlık bilgisini güçlendirerek, müşteri ihtiyaçlarını yeni teknolojilerle buluşturduklarını vurgulayan Akar Selçik şöyle devam etti:
“Elektronik imza başlığında bilgi birikimimiz vardı ve 2014 yılından itibaren e-dönüşümle beraber Gelir İdaresi Başkanlığı’nın (GİB) yayınlamış olduğu tebliğler paralelinde e-dönüşüm odaklı yoğun bir dönem geçirdik. e-Dönüşüm ürünlerimizi oluşturduk ve SAP ile uçtan uca çözümler gerçekleştirdik. Ayrıca SAP ERP’de bir ürünümüzü oluşturup paket halinde şirketlere kurduk. Böylece ilerleyen süreçte diğer ERP’lere de entegre olduk. Yani; uçtan uca çözüm sağladığımız ERP kanalımız SAP ve SAP üzerinden ürünler gerçekleştiriyoruz. Diğer ERP’lere de entegrasyonla hizmet sağlamamız bizi farklı kılıyor.” Akar Selçik ile kurumsal yapıları ve hedeflerini konuştuk:
Finans sektörü sizin hangi hedefinizde duruyor?
Ödemelerle ilgili bir entegrasyon sürecimiz var. Finans sektörüne dokunduğumuz nokta şu: Uygulamalarımızda tamamen elektronik faturaya dönüşüm ürünlerinde bütün kağıt ürünlerinin elektronik hale geçmesiyle ilgili çalışma, ödeme talimatlarının ıslak imzayla gönderilmesi konusunda da elektronik imzayla ilgili bir altyapı yapıyoruz. Bankalarla bu anlamda tam entegrasyon sağladığımız için bankalarla konuşabiliyoruz. Finans tarafında da bu ödeme talimatlarının elektronik olarak üretilmesi, bankalara iletilmesi ve gerçekleştikten sonra hesap özetinde muhasebeleştirilmesi gibi işlemleri yapıyoruz. Finansta daha çok bankayla bu uygulamaların yazılması için çalışıyoruz. Bankalar ve şirketlerle paralel ilerleyen bir ürün geliştirme sürecimiz var. Yurtdışına ve ülkemize baktığımız zaman, ülkemizde finans sektöründe teknoloji altyapısının daha önde olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Gerek altyapı gerek mobil uygulamalar olarak, platform bağımsız çalışan ürünler, ödeme işlemlerinin hızlı gerçekleşmesi gibi uygulamalarda bankalar öncülük ediyor. Kurumsal olarak şirketlerin yeni dönemde dekont almak için aldıkları kağıt da ürünlerimizden birisi. e-Senet de var. Söz konusu 14 ürünümüz dışında planlarımız bunlar ve söz konusu 14 ürün daha Ar-Ge odaklı. Burada da finansal alanda üzerinde çalıştığımız ürünleri gerçekleştirmek istiyoruz. Finansal olarak bütün yaptığımız ürünler zaten finansa dokunan ürünler. Elektronik mutabakat ile direkt banka entegrasyonu ve satıcı entegrasyonu yapıyoruz. Şimdi rotayı biraz da bankalarda hareket eden, teminat mektubu ve senetler gibi kağıtların elektronik hale getirilmesi ile ilgili işlemlere çeviriyoruz. Bunların 2019’un sonunda hayata geçmesini hedefliyoruz.
e-Dönüşümde nasıl bir stratejiniz var?
Bu başlığı iki bölüme ayırdık. Birincisi e-Fatura, e-Arşiv, e-Defter, e-Bilet gibi GİB’in zorunluluk getirdiği ürünleri oluşturduk. İkinci başlıkta ise şirketlere işlemlerini kolaylaştırıcı ve yeni teknolojilerde operasyonlarını daha da rahat entegre edecekleri platformlar ve ürünler oluşturduk. Burada en önemli ürünlerimizden Elektronik Hesap Özeti ile bankalarla entegrasyonu sağlayarak ERP’lerin otomatik olarak muhasebeleşmesini sağlayan sistem gerçekleştirdik. Büyük ölçekli bankaların hepsi de buna dahil oldu.
Finansal çözümler odak noktanız oldu yani.
Evet, özellikle 2014’ten sonra ürün odak noktamız daha çok muhasebe, finansal çözümler şeklinde oldu. Burada da elektronik hesap özeti yapımını sağladıktan sonra, e-Mutabakatla beraber cari hesapların müşteri satıcılarla paylaşılması ve geri dönüşlerin elektronik olarak sağlanmasına yönelik uygulamalar gerçekleştirdik. Daha sonra personel masraf sistemi oluşturduk. Sahada ulaşım, konaklama ve diğer masraflarla ilgili işlemleri bir onay mekanizmasından geçirip yine ERP ile buluşturduk. Bu ürünlerimiz de muhasebe ve saha çalışanları için zaman, maliyet avantajı ve kağıt tasarrufu açısından avantajlar sağladı. Daha önce sahada lojistik ve mobil uygulamalar gerçekleştirdiğimiz kantar otomasyon uygulamamız vardı. Mobil uygulamalar üzerinden sipariş teslimat operasyonlarını gerçekleştiren uygulamalar yazdık ve bunu da yine ERP’lerle yaptık.
Stratejiniz nasıl bir gelişim sergiliyor ve Ar-Ge merkezi bunun neresinde?
Müşteri ihtiyaçları çıkış noktamız ve danışmanlık desteğimizle bu ihtiyaçları en doğru şekilde anlamaya, bunları yeni teknolojilerle buluşturmaya odaklanıyoruz. Ayrıca, şirketler de ihtiyaç halinde direkt bize ulaşabilir hale geldi. Bu bizim için büyük bir kazanım oldu. 2015’ten itibaren de tamamıyla ürün tarafında kendini geliştiren şirket olma rotasına girdik, belli ürünlerle daha da yoğun şekilde çalıştık. Aslında hep Ar-Ge faaliyetlerimizi yürütüyorduk. Ama 2019’un başında Ar-Ge merkezimizin Sanayi Bakanlığı’nda tescili gerçekleşti. Böylece yeni teknolojilere ilişkin odağımız hem kaynak hem planlama hem ürün oluşturma noktasında daha farklılaştı. Çünkü biz genelde müşteri ihtiyaçlarından yola çıkıyorduk, ama müşteriler özelinde gördüğümüz farklı ihtiyaçlar da vardı. Ar-Ge merkezimiz bu alanda da yeni ürünler oluşturma imkanını bize sağladı. Bizim şirketlerin bir adım daha önünde olmamız, onları ileri götürebilmemiz teknolojik bir gereklilik. Şirketlerin kendi departmanlarına ait yeni teknoloji arayışları hep var. Biz de sahada bulunup deneyimleyen, tecrübe eden, o ihtiyaçları daha geniş çerçevede görebilen bir altyapı oluşturuyoruz. Böylece bugünün ve geleceğin kurumsal ihtiyaçlarını biliyoruz ve ürün konseptimiz bu eksende sürekli kendini geliştiriyor. Bu nedenle altyapının sağlam olması bizim için kritik. Ama sonrasında bütün sektörlere ve şirketlere uyabilecek ve çalıştırabilecek bir ürün haline geliyor.
Yapay zeka çözümünde odaklandığınız sektörler var mı?
ERP tarafında lojistik ve dağıtım şirketlerinin verimli kullanabileceği bir uygulama olacak. Yapay zeka oluşturduğu rota ile hız ve verim sağlayacak. Sonraki etap ise TLC ve cihazlarla olacak. Buradaki yapıda da büyük veri olarak bütün dönüşüm belgelerini elektronik hale getirdik. Fakat kağıt belgelerimiz de hala var. Biz bunların da elektronik hale gelmesini sağlayan altyapı sağlıyor, kendi OCR’mızı oluşturmaya çalışıyoruz. Her bir fatura tipi için ayrı şablonlar oluşturacağız ve sistem de kendisini yeni şablonlarla geliştirecek, söz konusu belgeleri otomatik olarak otomatik faturaymış gibi sistemine düşürecek. Halen bunun uygulamasını yapıyoruz. Bu yılki hedefimiz ise tüm bunların 10 kişiyle elle girilmesinden ziyade, bunu uygulama ile beraber otomatik olarak sisteme atan bir onay mekanizmasına dahil eden bir sistem oluşturmak. Kağıt fatura veren şirketleri de artık elektronik faturaymış gibi algılatıp sisteme entegre etmeye çalışıyoruz. Üçüncü yapımız makine öğrenmesi ile beraber Ar-Ge merkezimizde yürüttüğümüz projemiz de bu.
Peki ya sonrası?
Sonraki dönemde bu mimariyi IoT ile ilişkilendireceğiz. Mobil tarafta da ürünümüzü genişletmemiz ve iyileştirmemiz gereken noktalar var. Bunu da üçe ayırıyoruz. Birincisi yeni ihtiyaçlar ve yeni teknolojiler, ikincisi yaptığımız ürünleri yeni teknolojilere entegre etmemiz, yeni teknolojilerle iyileştirilmesi. Üçüncü nokta ise yeni teknolojileri geliştirip konumlandırırken, bunların desteğini de vermek. Ürünümüzü kullanan şirketlerin hep yanındayız. Herhangi bir ihtiyaç anında mutlaka yanında olup çözüm oluşturuyoruz. Yaptığımız diğer ürünler entegrasyon ihtiyacı oluşturabiliyor ya da şirkete özgü bazı konularda değişiklik yapabiliyoruz. Bu anlamda ürünü sürekli genişletiyoruz. Ürünü yüzde 80 olarak altyapısı ile doğru şekilde yapıyor, kalan yüzde 20’yi müşteriyle birlikte oluşturuyoruz. Hizmet verdiğimiz şirketlerde herhangi bir ihtiyaç olduğunda akla biz geliyoruz. Bu algıyı sağlamak önemliydi ve bunu başardık. Ar-Ge merkezimiz sayesinde akademik kadro ile temasımız oluyor. Temelde üniversite-sanayi işbirliğini geliştirdik tam anlamıyla. Onların fikirleriyle yeni fikirler oluşuyor ve beraber bunları yönetmeyle ilgili bazı ürünler de oluşturacağız.
2019 için planlardan biri de bu. Peki başka ne planlarınız var?
Ar-Ge projelerimizin yoğunluğu var ilk etapta. İkinci nokta e-Dönüşümde e-İrsaliye gündemimizde. Şu anda bunu kullanan şirketlerimiz var ama ürünün genişletilmesi, mobil platformlara taşınması ile ilgili çalışmamız sürüyor. Şirketler de Temmuz ayından önce buna hazırlanılması gerektiğini biliyorlar. Şimdiden bu yapıya geçerek, yeni güncellemeler olduğunda daha sağlıklı bir işleyişi sağlayabilmek istiyorlar. Bu yönüyle Temmuz ayına kadar e-İrsaliye odaklı yine yoğun bir dönemimiz olacak. Kaynak planlamamızı da buna göre yapıyoruz.
NetBT’de insan kaynağı yapısı hakkında bilgi verir misiniz?
Burada bir aile oluşturmaya çalışıyoruz. Çünkü müşteri iletişimi bizim için çok önemli. Ürünü oluşturuyor, yeni teknolojiler yazıyoruz. Bilgisi, tecrübesi, araştırmacı yapısı olan, yaptığı şeyi sorgulayabilen kişileri bünyemize katmaya önem veriyoruz. Bu yönüyle ekip arkadaşlarımız önemli bir katma değer kaynağımız. Bir taraftan da hala sahadayız ve danışmanlık faaliyetlerimizi yürütüyoruz. Ürün şirketi olduk, ama sahada bulunmak, müşterilerle birlikte çalışmak vazgeçmediğimiz bir nokta ve bunun için ekibin kalitesi çok önemli. Sonuçta yüzde 100 müşteri memnuniyetine, kaliteli hizmete bu şekilde ulaşabiliriz. Bir taraftan da ilerleyen süreçlerde desteği alınamayan birçok uygulama ve bunların yarattığı sıkıntılar da bir gerçek.
Nasıl bir sıkıntı?
Örneğin; şirketler e-dönüşüm çözümü aldıkları şirkette ilgisizlikten dolayı destek için bizimle iletişime geçebiliyor. Çünkü nasıl dönüştüreceğimizi biliyor, dönüşümden dönüşümü de tecrübe etmiş oluyoruz. Müşteri skalamızın yüzde 80’i büyük ölçekli şirketler. KOBİ’ler için de bulut altyapısı ile ilgili çalışmamız, temelde bulut ortamında ürünlerin yaygınlaştırılmasıyla ilgili hedefimiz var. Sadece ERP üzerinden yönetilebilir ve kullanılabilir olmasından ziyade portalden ve buluttan da erişilebilir ve kullanılabilir bir altyapı olmasını istiyoruz. İsterlerse ERP’lerine entegre edebilecek uygun servis uçları da sunuyoruz.
Ar-Ge merkezinin odağında veri analitiği ve Blockchain var
Müşteri ürünlerimiz, tabii ki kaynak olarak, personel sayımız da arttı. Üründen ihtiyaca da farklılaştı. Büyük verilerin işlenmesi, analiz edilmesi ile ilişkili Ar-Ge ve teknolojik yatırımlarla ilişkili çalışmalar yürütüyoruz. İlk odağımız büyük veri analitiği, ikinci odağımız ise blockchain. Blockchain’in ürünlerimizle örtüştüğü ve entegre edileceği noktalar var. Sonrasında hedefimiz; Maliye Bakanlığı kurumsal kimlik kartı oluşturmak. Kurumlar o şeffaf kimliğe bakarak kendilerini görecekler. Temel hedefimiz şu: Bir şirket, bir başka şirketle ilk defa çalıştığında ve direkt NetBT finansal kimlik kartı çıkardığında bu blockchain içinde bulunan cari ekstre, finansal bir skor kart, bir referans yapı oluşacak. Şirket de günün sonunda ‘şu kadar müşteri ile çalışıyorum, bu kadar müşteriyle mutabakat sağlıyorum, bu kadar satıcım var, bu kadar müşterim var’ diyebilecek. Aslında şeffaf bir arayüz sağlayacağız. Blockchain’de konu şeffaf bir şekilde dağıtık, kriptolu değiştirilemez bir şekilde kendini güvende tutabilmek. Biz de bu ürünü yaygınlaştırdıktan sonra, birçok şirketin katılımıyla beraber Maliye Bakanlığıyla bunu paylaşmak istiyoruz. Bu yenilikte ilk çıkış noktamız kendi portföyümüz, ikinci çıkış noktamız e-Dönüşüm çözümleri kullanan, bizim hizmet verdiğimiz veya vermediğimiz tüm şirketler olacak. Üçüncü noktamız ise Maliye Bakanlığı. Böylece blockchain ekosistemi oluşturulması için hamle yapacağız. Bununla ilgili çalışmalara başladık. Mutabakat modülümüzü kullanan birçok şirket var. Bu şirketler, blockchain altyapısına da hızlı entegre edebildiğimiz yapılar. E-dönüşüm, e-fatura, e-defter, gibi ürünlerde önemli bir noktaya gelindi. Yani şirketler, portföylerindeki satıcıları ile bir denetim noktasına hızla geldi bu yöntemle. Üçüncü konumuz ise benim tez konum da olan yapay zeka. 2012’de yaptığımız ilk lojistik otomasyon sürecinde ürünler ve siparişler şeklinde entegrasyonları gerçekleştiriyorduk. Bunu kendi kendine karar verebilen sistemler haline getirebiliriz. Teknolojik ürün ve cihazlarla beraber, temel hedefimiz zamandan kazanmak. Yapay zeka ürünleri bu noktada çok yardımcı olacak. Depo otomasyonunda da bunu görüyoruz. Hem personel kaynağı hem maliyet hem hız adına daha verimli operasyonlar oluşturabiliriz.