Ar-Ge ve inovasyonda ne durumdayız?
BThaber Köşe Yazısı: Dr. Cebrail Taşkın
Dünya genelinde Araştırma ve Geliştirme (Ar-Ge) harcamaları her geçen yıl artıyor. 2022 yılı verilerine göre Dünyanın toplam Ar-Ge harcamaları yaklaşık 2,5 trilyon dolardır. Ar-Ge yatırımlarının dünya üzerindeki dağılımına baktığımızda; Amerika, Avrupa, Çin ve Japonya ekseninde tüm Ar-Ge yatırımlarının %87’sinin yapıldığını görüyoruz. Avrupa Birliği Ar-Ge yatırım skorbordu raporuna göre, Ar-Ge yatırımı yapan şirketlerin %42,1’i ABD şirketleri, %17,8 Çin Şirketleri, %17,5’ü Avrupa Birliği şirketleri, %9,3’u Japon şirketleri ve %13’ü ise diğer ülke şirketleridir. Avrupa’nın ABD ve Çin’in gerisinde kaldığını net olarak görmekteyiz. Bu durumu geçtiğimiz haftalarda The Economist’e verdiği bir röportajda Fransa Cumhurbaşkanı Macron da itiraf etmiştir. Dünya genelinde en çok Ar-Ge yatırımı yapan 50 şirketten 23 şirket ABD’den, 16 şirket AB’den, 5 şirket Japonya, 4 Şirket Çin’den ve birer şirket Güney Kore ve Tayvan’dan gelmektedir. Dünya’da en yoğun Ar-Ge yapan şirketler sırasıyla, Alphabet, Meta, Microsoft, Apple, Huawei, Volkswagen, Samsung, Intel, Roche ve Johnson&Johnson’dır. İlk 10’da 6 ABD, 2 Avrupa Şirketi, 1 Çin ve 1 ‘de Kore Şirketi yer almakladır. Ar-Ge’nin en yoğun yapıldığı sektörler sırasıyla, ‘Bilgi ve İletişim Teknolojileri Üreticileri’, ‘Sağlık Endüstrisi’, ‘Bilgi ve İletişim Teknolojileri Servisleri’, ‘Otomobil’, ‘Sanayi’, ‘İnşaat ve Malzemeleri’, ‘Kimya’, ‘Finans’, ‘Uzay ve Savunma’ ve ‘Enerji’ sektörleridir.
Ar-Ge harcamalarının Gayri Safi Milli Hasılaya oranı Ülkelerin Ar-Ge yoğunluğunu göstermektedir. Ar-Ge Yoğunluğuna göre en çok Ar-Ge yatırımı yapan 10 ülke sırası ile İsrail (%6), Güney Kore (%5,2), Tayvan (%4), ABD (%3,6), İsveç (%3,4), Belçika (%3,4), Japonya (%3,4), İsviçre (%3,3), Avusturya (%3,2) ve Almanya (%3,1)’dir. OECD ülkeleri Ar-Ge yoğunluğu ortalaması ise % 2,7’dir.
Dünyadaki gelişmelere paralel olarak Türkiye’de Ar-Ge yatırımları hız kazanmaktadır. Türkiye Ar-Ge harcamaları 2022 yılında 198,7 Milyar TL olarak gerçekleşmiştir (en güncel TUİK rakamları). Ar-Ge harcamalarının Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYH) içindeki payı %1,32’ye ulaşmıştır. Türkiye’de Ar-Ge harcamalarının %61,4’ü özel sektörde, %33,8’ı yüksek öğretim kurumlarında, %4,8’i ise genel bütçeli kamu sektöründe gerçekleşmektedir. Ar-Ge harcamaları içerisinde İnsan Kaynağı harcamaları %47,3 ile en büyük harcama kalemini oluşturmaktadır. Ar-Ge harcamalarının finansmanına detaylı baktığımızda, Ar-Ge harcamalarının %50,2’si özel sektör tarafından finanse edilirken, %32,8’si kamu, %15,7’si yükseköğretim kurumları ve %1,3 ise yurtdışı kaynaklar tarafından finanse edilmiştir. Türkiye’de son yıllarda Ar-Ge’ye ayrılan kaynakların önemli bir oranda artırıldığı görülmektedir. GSYARGEH/GSYİH oranının en yüksek olduğu ilk 10 ülkeye baktığımızda, Ar-Ge harcamalarının %3’ün üzerinde olduğunu görmekteyiz. Dünyanın ilk 10 ekonomisi arasına girme hedefi koyan Türkiye’nin, bu hedefe ulaşılabilmesi için Ar-Ge yatırımlarını daha da artırması gerekecektir. Dünyadaki gelişmiş ülkelerin Ar-Ge harcamaları dikkatlice incelendiğinde, bu harcamaların 2/3’nün özel sektör tarafından gerçekleştirildiği görülmektedir. Türkiye’nin Ar-Ge yoğunluğu oranının %3’e ulaşabilmesi için, özel sektörün Ar-Ge harcamalarını önemli bir miktarda artırmasına ihtiyaç vardır.
İnovasyon, özellikle gelişmekte olan ekonomilerin büyümesi için önemli bir bileşendir. Küresel inovasyon Endeksi 2023 verilerine baktığımızda; İsviçre, İsveç, ABD, İngiltere, Singapur, Finlandiya, Hollanda, Almanya, Danimarka ve Güney Kore inovasyon liderleri olarak en üst sıralarda yer almaktadır. Ülkelerin Ar-Ge faaliyetlerindeki görünümünün takip edildiği Küresel İnovasyon Endeksi’nde Türkiye düzenli olarak yükselmektedir. Türkiye bu listede 132 ülke arasında 2010’da 67., 2020’de 51. ve 2023’de ise 39. sırada yer almıştır. Türkiye’nin bu istikrarlı yükselişi, küresel inovasyon güç merkezi olma vizyonunu da güçlendirmektedir.
Ülkemizde Ar-Ge’ye verilen önemin her geçen gün arttığı çok açık bir şekilde görülmektedir. Ar-Ge’nin sadece Devletin desteği ile yapılamayacağı, Özel Sektörün de gereken kaynakları ayırması gerektiği, özel sektörümüz tarafından anlaşılmış durumdadır. 2023 yılı itibarıyla toplam 1292 Ar-Ge merkezi ve 328 tasarım merkezi bulunmakta ve bu merkezlerde toplam 272.000 Ar-Ge personeli istihdam edilmektedir. Bu verilerden hareketle ülkemizde ciddi bir AR-GE ekosistemi kurulduğunu söyleyebiliriz. Türkiye, Türkiye Yüzyılı ve Milli Teknoloji Hamlesi vizyonu kapsamında, AR-GE ve inovasyon çalışmaları için ayrılan destekleri artırarak, teknoloji ithalatını azaltmayı ve özellikle yüksek teknoloji ihracatını artırmayı hedeflemektedir. Türkiye’nin toplam ihracatı, 2023’te 255,8 milyar dolara çıkarken kg başına ihracat değeri ise 1,57 dolara yükselmiştir. Sektörel açıdan Kg başına ihracat rakamlarını ele aldığımızda ilk üç sektör; Mücevher sektörü 654 USD, Savunma ve Havacılık Sektörü 65 USD, Hazır Giyim 15 USD olarak karşımıza çıkmaktadır. Kg başına ihracat rakamlarında en düşük sektörler ise Çimento 0,15 USD, Madencilik 0,18 USD, Sebze ve Meyve 0,6 USD olarak karşımıza çıkmaktadır.
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı 2024-2028 Stratejik Planına ile Türkiye, Ar-Ge kapasitesini daha da büyüterek yüksek teknoloji alanında küresel ölçekte rekabetçi bir konuma yükselmeyi hedeflemektedir. Plana göre dünya ihracatından daha fazla pay alan, ağırlıklı olarak yüksek teknoloji ürünlerinin üretildiği, nitelikli iş gücüne sahip bir sanayi dönüşümü amaçlanıyor. Söz konusu hedef için kümelenme girişimleri desteklenecek. Ar-Ge ve tasarım merkezlerinin altyapı, yetkinlik, iş birliği, yönetişim ve finansman gibi konularda gelişmesine yönelik çalışmalar gerçekleştirilecek. Kümelenmeler ve Teknoloji Geliştirme Bölgelerinin AR-GE üslerine dönüşmesi hedefleniyor. Türkiye, savunma sanayiinde yaşanan ilerlemeler, uzay teknolojilerindeki gelişmeler, yerli otomobil TOGG’un üretimi, yerli uydu TURKSAT 6A, yerli İnsansız Hava Aracı BAYRAKTAR ve yeni nesil savaş uçağı KAAN gibi çeşitli örneklerle üstün kapasitesini kanıtlamıştır.
Türkiye ekonomisi teknoloji geliştirerek büyüyebilir. Teknoloji geliştirme bölgeleri ve Ar-Ge merkezi sayımızı daha da artırmalıyız. 1980’li yıllarda Bacasız fabrika kavramı ile Ege ve Akdeniz bölgemizde başlatılan turizm hamlesi sayesinde bugün turizm ‘den yaklaşık 56 Milyar dolar gelir elde eder hale geldik. Benzer şekilde bacasız fabrika olarak göreceğimiz Teknokentler, ArGe ve inovasyon merkezlerimizi çoğaltmalı, içlerini Ar-Ge yapan, ürün ve teknoloji geliştiren gençler ile doldurmalıyız. Üniversite- Endüsrtri İş birlikleri çok önemli, daha da önem verilmeli, iş birlikleri ortak ürün geliştirecek şekilde güçlendirilmelidir.
Devletimiz, yerli ürün yapılması ile ilgili her türlü Ar-Ge faaliyetini destekliyor, arka arkaya yeni teşvikler açıklıyor ve ihtiyaç duyulan sermayeyi sağlıyor. Ülkemizi kalkındıracak, yenilikçi yüksek teknoloji ürünlerini geliştirmek üzere; kamu, özel sektör, üniversite, endüstri ve bireyler olarak hep birlikte iş birliği içinde olmalı, daha çok ve daha disiplinli çalışmalıyız. Hedefimiz her sektörde dünya çapında marka olacak yeni şirketler inşa etmek olmalı.