Arama motorları akla zarar mı?
Cüneyt Göksu
Aşağıdaki satırlarda okuyacağınız makalede vermeye çalıştığım mesajla bilgisayar başında yaşadığım durum çelişiyor olsa da hedeflediğim bir konuyu araştırırken kendimi başka bir araştırmanın sonuçlarını incelerken buldum: “Arama motorlarının insan hafızası üzerindeki etkileri”.
İnternet icat olup, kütüphaneler dolusu veri, bilgi, belge sayısal olarak önümüze yığılınca, haliyle bu yığın içindeki aramaları gerçekleştirmek için de “arama motoru” denen teknoloji üretildi. Bir parmak hareketiyle, üstelik aradığımız “şeyi” tam olarak bilemesek bile, birkaç kelime ile başladığımız arama yolculukları, motorun tavsiyeleri ile karşımıza çıkan listeden “İşte! Tam da aradığım buymuş” diyeceğimiz “akıllı motorlara” kadar geldi.
Neler aramıyoruz ki!
Bir top modelin göğüs-kalça oranından, eski sınıf arkadaşlarımız “Ne yapıyormuş acaba?” sorgusuna, Başbakan’ın kahvaltıda ne yediğinden, Avagadro Sayısı’nın Borsa Endeksi üzerindeki etkisine kadar aklımıza gelen her şeyi…
Eskiden “okuyarak ve öğrenerek” hafızamıza depoladığımız bilgiye, ihtiyaç duyduğumuzda, anımsama yoluyla yeniden ulaşabiliyorduk. Okuyorduk, öğreniyorduk ve bu yolla bilginin kendisini hafızada depoluyorduk, gerektiğinde oradan çağırıp kullanıyorduk ve sonra yine saklamaya devam ediyorduk.
İnternet teknolojileri ve özellikle bu yazının konusu olan arama motorları ile başlayan bilgiye erişim süreci, bilginin insan hafızasında saklanma ve ulaşma yöntemlerini de etkiliyor. Günümüzde cevabını bilmediğimiz bir soru ile karşılaşırsak, yukarıdaki önce öğrenme sonra depolama ve ardından da anımsama işini artık arama motorlarına havale etmiş durumdayız. Onlar bu işi bizim için belki daha hızlı ve zahmetsiz yapıyor.
Aman DİKKAT! Arama motorları bu işi yaparken beynimize düşen görev değişiyor: Artık hafızalarımızda bilgiyi saklamak yerine sadece o bilgiye ulaşabileceğimiz endeksleri saklıyoruz. Ben bu görev değişimini beynin bazı fonksiyonlarını “dışkaynak” kullanarak “taşeronlaştırmak” diye adlandıracağım. Bu süreç, günlük hayatımızda daha çok işi, daha hızlı gerçekleştirmek açısından sanki daha çekiciymiş gibi gözükse de sürekli yapılan bu doldur-boşalt işleminin etkilerinin bilinmezliğinin bir sonucu olarak her “dışkaynak” kullanımında ortaya çıkan temel sorun burada da karşımıza çıkıyor: Bağımlılık! Yani o arama motoru elinin altında olmazsa ne yapacağını bilmeyen, dımdızlak kalmış bir beyniniz olabilir.
Beyinlerimiz, “İnternetin hafızasına” artık bir aile bireyinin, meslektaşımızın veya bir arkadaşımızın hafızasına güvenirmişcesine güveniyor. Aradığımız bilgiyi hatırlamak yerine, o bilgiye ulaşacağımız yeri, endeksi, bağlantıyı, kısaca bilginin saklandığı yeri hatırlıyoruz ve o bilgiye ulaşınca onu beynimize transfer ederek “öğrenmek” yerine, kullanıyoruz, tüketiyoruz ve ihtiyaç duyduğumuzda yeniden gidip ilgili yerden yeniden “transfer ediyoruz”.
Harvard Üniversitesi’nde bir araştırma yapılmış. Denek olarak seçilen lisans öğrencilerine, “Devekuşunun gözü, beyninden büyüktür” benzeri, cevabı “doğru-yanlış” olan bir dizi soru yöneltilmiş. Sorularla beraber öğrencilere bazı anahtar kelimeler, farklı renk ve fontlarla gösterilmiş. İnterneti, örneğin Google veya Yahoo’yu, çağrıştıran renk ve fontlar kullanıldığında, öğrencilerden gelen cevapların daha yavaş olduğu ölçülmüş ki bu da cevabı düşünürken akıllarından arama motorunu geçirdikleri olarak yorumlanmış.
Bulgular ve gündelik yaşamdaki kullanım örüntüsü gösteriyor ki, beynimizin öğrenme stratejileri değişim içinde. Birçok insan “Yeniden hatırlamam gerektiğinde bakmam gereken yeri biliyorsam o bilgiyi niye aklımda tutayım ki!” demese de, gündelik koşullar buna zorluyor.
Google ve benzeri teknolojiler beynimizin bazı fonksiyonlarının “makineleşmiş dışkaynaklara taşeronlaştırılmasını” hızlandırıyor.
Bir bilimkurgu olan Stanley Kubrick’in “2001: A Space Odyssey” adlı sinema filmindeki HAL adlı bilgisayar bir hayal ürünüydü ama günümüzde IBM’in Watson adını verdiği akıllı bilgisayar bir gerçeğin yansıması.
İnsan beyninin fonksiyonlarını “taşeronlaştırmak”, beynin kullanım kapasitesini artıracak mı, yoksa tembelleştirecek mi bunu zaman ilerledikçe göreceğiz.
cuneyt.goksu@vbt.com.tr