Aşırı sağ, ekosistemini kuruyor
Trump’ın 2016’da seçim stratejisini oluşturan, seçimden sonra Beyaz Saray’da 7 ay daha ona destek veren Steve Bannon, bu görevinden ayrıldıktan sonra şimdi uzun süredir Avrupa’da dolaşıyor. Aşırı sağcı partiler arasındaki görüş ayrılıklarını giderme yönünde ortak bir Aşırı Sağ Avrupa Partileri stratejisi üzerinde çalışıyor. Bu amaçla Brüksel’de bir de vakıf kurdu. Adını kısaca “The Movement” (Hareket) koydu. Bannon’ın hedefi, Avrupa Parlamentosu için Mayıs 2019’da yapılacak seçimlerde aşırı sağcıların daha çok oy alması, parlamentoda daha çok sayıda temsil edilmesi. Faaliyetleri hakkında, klasik ve sosyal medyada özetlenemeyecek kadar çok yayın yapıldı. Ama işin özü, Avrupa Parlamentosu’nda aşırı sağcı bir “süper grup” oluşturmak. Brüksel’de 8 Aralık’ta Fransız aşırı sağcı lider Marine Le Pen ile birlikte Belçika’nın Flaman bölgesinin “özgürlüğünü” talep eden Vlaams Belang Partisi’nin düzenlediği toplantıda bir konuşma yaptı. Paris’teki olayları nasıl gördüğünü anlattı:
“Paris yanıyor. Londra krizde. Fransa’nın küçük şehirlerinde ve Paris’te Sarı Yelekliler, yani ‘Fransa’nın ayak takımı, süprüntüsü’ diye aşağılananlar, Amerika’da Trump’ı cumhurbaşkanı olarak seçen kesimle tamamen aynı yapıdadır. İngiltere’nin AB’den ayrılması için Brexit’e oy verenler de öyle. Onlar, ülkelerine inanmak istiyor. Ulus devletine sahip çıkıyor. Bugün politika artık sağ-sol mücadelesi değil. Ya da muhafazakar-liberal mücadelesi de değil. Mücadele, ulus devleti, aşılması gereken bir engel olarak görenler ile ulus devleti, korunması gereken bir mücevher olarak görenler arasında cereyan etmektedir. Bu mücadele, yerel değil, dünya çapındadır.”
Bannon, aşırı sağcılara “gerekli” ideolojik desteği sağlamak amacıyla İtalya’da Roma’nın 100 kilometre güney doğusundaki Trisulti Manastırı’nda bir de akademi açmaya hazırlanıyor. Bannon, globalleşme konusunda Papa’nın “yetersiz” kaldığını bile söyledi: “Papa’nın ruhani ve dini konuları bir kenara koyarsak, en büyük beceriksizliği, dünya vatandaşlarının yanında değil, küreselci seçkinlerin yanında yer almasıdır.”
Bu akademiye benzer bir başkası ise, daha farklı bir örgütlenmeyle, Marine Le Pen’in yeğeni Marion Maréchal-Le Pen’in Lyon’da kurduğu akademi. Yeğen Hanım, Fransız Parlamentosu’na 22 yaşında seçilen en genç üye olmuştu. Ama teyzesinin 2017’de Macron karşısındaki yenilgisini beklemeden istifa etti. Ülkenin muhafazakar “kalesi” Lyon’da bir siyaset okulu kurdu. L’Institut des sciences sociales, économiques et politiques (ISSEP) isimli akademide aşırı sağın ideolojisi üzerine toplantılar, söyleşiler yapılıyor. Ve bu sayfadaki kısa özetteki bütün bu faaliyetlerin hepsi şimdi sosyal medya üzerinden, ilgilenen herkesin cepteline, PC’sine, laptop’una her gün, günde bir kaç eposta, tweet, video, mesaj, podcast olarak düşüyor. İngilizcede “grassroots” denilen, yani toprağın içlerinden gelerek yeryüzüne çıkan bitkiler gibi aşırı sağ kendi ekosistemini damlama yöntemiyle yaratıyor.
*Görselde “Havyar kahrolsun, yaşasın kebap” yazıyor.