Aslında bir paralel evrene geçiyor gibiyiz…
Geçtiğimiz günlerde henüz basılmamış üçüncü romanının ilk sayfasını okuyucularıyla NFT dünyasında buluşturan ve bununla bir ilki gerçekleştiren ArtCert Kurucu Ortağı Can Orhun, “Yurt dışında bugün NFT edebiyat, görsel sanat tartışılıyor, biz işin daha çok başındayız. Biz açıkçası bu işin rantını tartışıyoruz; NFT eser, kripto para kaça aldım, kaça sattım diye. Fikir üretenler genellikle başkaları, biz orada al-sat ile uğraşıyoruz ama, ekmeği yiyen yine başkaları. Para kazanmak değil, normal sektörleri büyütüyor olmak önemli” değerlendirmesini yaptı. “Güvenilir bir üçüncü iş ortağı yani farklı bir otoriteye doğrulatan bir yapı olarak Türkiye’de ilkiz” ifadesini kullanan Orhun, NFT’yi doğru yaygınlaştırabilecek, doğru fikri oluşturabilecek bir ortam yaratabilmenin en büyük hedefi olduğunu aktardı.
‘Yusuf’un Limanları’ ve ‘Ex-libris ya da Pertev Efendinin Olağanüstü Yolculuğu’ romanlarının yazarı Can Orhun, yaptığı işte farklı iki disiplini bir araya getirme eğiliminin hep olduğuna dikkat çekerek 14 yıl e-Güven genel müdürlüğü yaptıktan sonraki yolculuğunu BThaber ile paylaştı. “Bireysel olarak roman yazmak gibi farklı disiplinlerde çalışma eğilimim hep vardı. Daha sonra e-Güven’den daha farklı bir şeyler yapmak için ayrılma kararı alırken NFT (Nitelikli Fikrî Tapu) konusuna yöneldim. Dijital sanat eserlerinin oluşmaya başlamasıyla 2021 ortalarında bu fikir doğdu” açıklamasında bulunan Orhun, “Dijital dünya bambaşka bir dünya… NFT, metaverse, e-imza dışında da başka bir dünya; aslında bir paralel evrene geçiyor gibiyiz. Hâlâ insanların, dijital sanat eserlerinin üretilmesi, fikri haklar gibi konuları algılaması çok kolay değil ama dünya o tarafa doğru gidiyor” dedi.
NFT hızlı ilerlemekte olan bir dünya ve çok ciddi bir pazar
Orhun, NFT’nin hep ilgisini çeken bir alan olduğunun altını çizerek “Aynı zamanda gelecek gördüğüm bir alan. NFT gibi yeni bir teknoloji çıktığında genelde şöyle olur; önce bu konular köpürtülür. Tüm dünyayı NFT ile çözebilecekmiş gibi olursunuz; bu her şey için geçerli. Daha sonra yavaş yavaş sönmeye başlayınca da ancak ayağı yere basan projeler sizi ileriye götürmeye başlar. Burada aslında biz ayağı yere basan bir projede, bir eksiği kapatarak yola çıkmayı planladık. NFT üzerinde bir açığı kapamak, ileride eksikliği doğabilecek bir takım argümanları bugünden keşfedip bugün onunla ilgili adım atmakla ilgili ön araştırma yaptık; NFT tarafında ne eksik olabilir diye inceledik. Aslında NFT hızlı ilerlemekte olan bir dünya ve çok ciddi bir pazar. Çok ciddi rakamlara dijital sanat eserleri satılmaya başlandı. Şu anda dijital sanat üretenler içinde, NFT’de, ağırlıklı olarak görsel sanat üretenlerin daha çok yoğunlaştığı görülüyor. Ama daha farklı alanlarda da olabilen bir ortam” şeklinde konuştu.
EPİVERON’u NFT’ye taşıdık; ArtCert de buradan çıktı
Bugün NFT Minting platformlarında; yani NFT sanat eserlerinin yaratıldığı, üretildiği, üretilen NFT’lerin satıldığı platformlarda yüz binlerce sanatçının bulunduğuna dikkat çeken Can Orhun, şu detayları aktardı: “Konvansiyonel anlamda baktığımızda resim galerileri gibi düşünebiliriz. Burada her ne kadar NFT blok zinciri üzerinde üretilse ve dağıtılsa da, gerçekten bütün dağıtım zinciri en yüksek güvenliğe sahip olsa da; açık olan bir nokta var. Bir NFT sanat eserinin gerçekten o sanatçı tarafından üretildiği, onun tarafından satıldığı ve sanat eserinin tanımlandığıyla ilgili argümanın eksik olduğunu gördük. Tekrar konvensiyonel dünyaya döner isek eğer, bugün Uluslararası Plastik Sanatları Derneği’nin sanat eserleri için tasarladığı EPİVERON (Sanat Eserlerinin Piyasaya Verilme Onayı) diye bir belgelendirme sistemi var. EPİVERON; tüm içerik oluşturucular, sanatçılar, alıcılar, sanat galerileri, koleksiyoncular, çevrim içi perakendeciler tarafından size eserin doğruluğunu gösteren bir belge. Bunu NFT’ye taşıyalım diye düşündük. ArtCert de buradan çıktı; ArtCert, NFT platformunda üretilmiş sanat eserleri yaratıcılarının doğrulandığı bir platform. NFT Minting platformlarında satıştan önce sanatçıyı doğrulayan bir platform olarak çıktı. NFT güvenli bir zincirde olsa bile 10 sene sonra eseri satacağım zaman aynı sanatçının üretip üretmediğiyle ilgili, bugün çıkmayan ileride çıkabilecek problemleri bugünden çözüme yönelik bir platform.”
Ek güvenlik katmanı sunuyoruz – ArtCert ile güven zinciri tamamlanıyor
Orhun, Özgünlük Belgesi ile ilgili de bilgi vererek “Özgünlük Belgesi; EPİVERON belgesinin NFT üzerinden üretilmiş hali. Bu nasıl üretilir? Siz bir NFT sanatçısısınız, NFT platformlarında belgenizi satmak istiyorsunuz, eğer kendinizi doğrulamak isterseniz ArtCert bir takım güvenlik prosedürlerinden geçerek ve hatta sizinle birebir görüşerek, sizin gerekiyorsa resmi kimlik belgenize de bakarak, sizin siz olduğunuzu, o platformda yer aldığınızı öncelikle sizi bir kerelik doğruluyor. Bu doğrulamadan sonra 10 tane, 100 tane eser üretebilirsiniz, her eserinizi ArtCert’e bir sanatçı olarak otomatik bir doğrulama ile eserin özellikleriyle bereber gönderiyorsunuz, bilgileriniz önceden doğrulanmış oluyor. Yeni ürettiğiniz sanat eserinin tipi, özelliği, siyah beyaz, renkli, boyutları gibi özellikleri gördüğünüz, dijital olarak imzaladığınız, ArtCert’in de imzalayıp ürettiği bir yapı. Böylece ben alıcı olarak doğrulanmış bir ArtCert belgesiyle bir güven zincirini tam olarak tamamlamış oluyorum. Alan için de satan için de bir teşvik bu aynı zamanda. NFT Minting, NFT eserleri satan platformların arkasındaki bir güven çözümü; ek güvenlik katmanı sunuyoruz” açıklamasında bulundu.
Yayınevlerinin NFT ile ilgili gündemleri yok – NFT tüm sanat dallarında itici güç olabilir
Diğer yandan bir romancı olarak da NFT’lerin yazarlar ve yayınevleri için büyük bir fırsat olduğunu kaydeden Orhun, bu konudaki görüşlerini şöyle paylaştı: “Aynı fırsatlar görsel sanatlar hatta bütün sanat dalları için de geçerli. Dünya buraya doğru evriliyor. Ben de edebiyatı kağıttan, kitaptan okumayı severim ama diğer taraftan baktığımda Türkiye’de edebiyat dünyası; kağıt, dağıtım maliyetleri ve ekonomik bir takım engeller açısından daha zor bir dünyaya doğru evriliyor. Bütün dünyada baktığınızda NFT gerek edebiyatta gerek diğer sanat dallarında nasıl bir itici güç olabilir diye tartışılıyor. Edebiyat dünyası en az tartışılan alanlardan bir tanesi. Çünkü çok iyi biliyorum ki yayınevlerinin NFT ile ilgili gündemleri yok. Bu yüzden edebiyat dünyasına bir örnek olsun diye bir çalışma gerçekleştirdik; bu bireysel bir çalışma. Ben şu anda üçüncü romanımı yazıyorum. Biliyorum ki bir yazar olarak benim okuyucuyla iletişimim, bir kitabı çıkardıktan sonra diğer kitabı çıkarana kadar hemen hemen tam kopmasa da kopuyor. Yeni kitabı yazmaya başlayıp da yayımlanıncaya kadarki süreçte okuyucuyla bir iletişimim yok. Bu sürecin NFT açısından da doldurulması gerekli bir süreç olarak düşünüyorum. Şöyle bir çalışma yaptık; henüz bitirmediğim üçüncü kitabımın ilk sayfasını NFT olarak bir minting platforma yükledik. Bunu NFT olarak sınırlı sayıda satışa sunduk çünkü NFT dijital sanat eserlerinin satışa sunulduğu bir altyapı. Biz bunu sistemin izin verdiği en düşük satış rakamına, 10 tane sınırlayarak koyduk. NFT olarak kitabımın ilk sayfasının görselini koydum. Neden 10 tane, bir tane de olabilir; yayınevlerine bir örnek olsun diye… Okuyucu açısından şöyle bir faydası var; sevdiği bir yazarın yazma sürecindeki ruh hali, elini ilk değdiği hali… Ben bugün ilk sayfasını yazıyorum ama benim defterlere yazdığım zamanki çizelgelerin belki fotoğrafını çekip ham halini oraya koyacağım. Yeni kitabının çıkmasını heyecanla beklediğim, sevdiğim bir yazarın, yazıyor olma aşamasında bunları görmek beni teşvik eder. Bu bir pazarlama unsuru aslına bakarsanız. Biliyorum ki yayınevleri buna bir çekinceyle bakacaklar. Ama sonuçta ben kitabı yayınevine verdiğimde, basılıncaya kadarki süreçte yazarın adından başka hiçbir pazarlama unsuru yoktur. Ama yayınevine gidene kadar NFT yapılmış ve yazarla okuyucusu arasında iletişim kurulmuş bir kitap zaten bir pazarlama faaliyetini yürütmüş oluyor. Yayınevlerinin desteklemesi gerek ama daha biz bu işin çok başındayız.” Orhun, pazarlama unsurunun önemini yineleyerek “NFT’leştirme yazarda da bir güç oluşturacak. Eğer eser basılıncaya kadar gerçekten duyulursa o zaman yayınevinin karşısında yazar güçleniyor, kabul ederse yayınevi de güçleniyor. Çünkü eser daha basılmadan pazarlama çalışması yapılmış olarak geliyor. Birbirini destekliyor. Ama tartışılması, artılarının eksilerinin koyulması gereken bir yapı” dedi.
Tüm sanat dallarında NFT’nin tartışılması için ortam yaratılmasını görev edindim
Can Orhun, konuşmasına şöyle devam etti: “Daha dijital edebiyat tarafına yeni yeni adapte olurken ben de o yüzden bireysel, kişisel bir misyon edinerek ilk sayfayı NFT yaptım. NFT’yi platformlar üzerinden yapıyorsunuz; o platforma üye oluyorsunuz, o platform üzerinden istediğiniz bir sanat eserini NFT olarak koyuyorsunuz, tabii bir kripto cüzdan yaratmanız gerekli, teknik işleri var. O sisteme üye olduktan sonra sisteme o sayfayı yüklüyorsunuz. Daha sonra kaç tane yapacağım, ne kadar fiyat vereceğim gibi unsurları var. Fotoğraf, resim, her şeyi NFT’ye koyabilirsiniz. Fiyatı siz belirliyorsunuz. Minumum bir limiti bulunuyor, sistem sizden bir komisyon alıyor. Koyduğunuz esere bir fiyat, adet belirliyorsunuz. 10 tane belirlediyseniz 11’nciyi satma şansınız yok. 10 tane alan kişinin de kim olduğu belli. Bir de onun üzerinde ArtCert olursa EPİVERON belgesi olmuş oluyor. Edebiyat dünyasından başlayarak diğer sanat alanlarında da NFT’nin tartışılması için bir ortam yaratılmasını görev edindim.”
Bihaber olmaktansa en azından haberdar olup tavır almak çok önemli
Tüm yayınevleriyle bu bilgilerin paylaşılması gerektiğini vurgulayan Orhun, “Meslek örgütlerinin, yayıncılar birliklerinin, yayınevlerini bir araya getirip teşvik etmesi gerek. Benzer şekilde Plastik Sanatlar Derneği’nin de… Bihaber olmaktansa en azından haberdar olup burada tavır almak çok önemli. Özellikle Türkiye’de sanat, edebiyat dalları biraz daha teknolojiye daha geriden gelen alanlar. Ama bunların tartışılması gerek; karşı çıkanı, destekleyeni… Bizim için önemli olan bu ortamı yaratmak. Eğer edebiyat dünyasına böyle bir katkımız olabilirse, eğer bu ortamı tartışmaya açabilirsek gerçekten bunu bir faydaya dönüştürebiliriz. Bireysel olarak benim zihnimin üretebilecekleri kısıtlı. Ben yayın dünyası içinde değilim. O insanların bunu tartışması lazım. Benzer şekilde sanat galerilerinin, sanatçıların, heykeltraşların, ressamların tartışabileceği bir platform yaratılması lazım. Maalesef bunları teknolojinin içindeki insanlarla tartışıyoruz. Doğru ama yeterli değil” değerlendirmesini yaptı.
Yurt dışında bugün NFT edebiyat tartışılıyor – Biz açıkçası NFT’nin rantını tartışıyoruz
“İnsanların ana dalları dışında ikinci bir dalla ilgileniyor olmalarının her iki dala da çok büyük faydası olacağına inanıyorum” ifadesini kullanan Orhun, “Ben bilgisayar mühendisiyim, edebiyat dünyasına da bir katkım olacaksa, o işin içinde olan insanlar kadar tabii ki bilmem mümkün değil. En azından orada bir tartışma ortamını yakalayacak bir fitili ateşlemeye destek oluyor olması lazım. Sektörlerimiz ne yazık ki çok keskin. Edebiyat dünyası, sanat dünyası teknolojiden çok uzak. Yurt dışında böyle değil. Yurt dışında çok iç içeler. Yurt dışında bugün NFT edebiyat, görsel sanat tartışılıyor, biz işin daha çok başındayız. Biz açıkçası bu işin rantını tartışıyoruz; NFT eser, kripto para kaça aldım, kaça sattım diye. Fikir üretenler genellikle başkaları, biz orada tepiniyoruz al-sat ile uğraşıyoruz ama, ekmeği yiyen yine başkaları. Para kazanmak değil, normal sektörleri büyütüyor olmak önemli” şeklinde konuştu. Orhun, kitabının ilk sayfasını NFT’leştirdiğinde bunun hem yazarlara hem de yayınevlerine örnek olmasını hedeflediğini söyleyerek “Şöyle bir kısıt var: Ben bunu LinkedIn’de yayınlıyorum. Buradaki tüm kontaklarım bilişim dünyasından. Yayıncılar LinkedIn’e girmiyor bile. Onu ayrı bir platform olarak görüyor. İşin doğrusu meslek örgütleri gibi yerlerde bunu basitçe anlatarak tartışma ortamını yaratmak gerek” dedi.
Ortak akıl için artık farklı disiplinler bir araya gelmeli
Orhun, ortak aklı oluşturmanın önemine dikkat çekerek “Çok keskince ayrılmış olan sektörlerin artık yapılan çalışmaları ortak değerlendirecek platformlar yaratmaları çok kritik. Bu ne demek? Bugün etkinlikler düzenleniyor. Gidiyoruz; NFT anlatıyoruz. Gelenlerin hepsi bilişim dünyasından ve kripto para ile ilgilenenler. O etkinliklere yayınevlerinin çağrılması gerek. Farklı sektörlerin oturumlarının yapılıyor olması gerek. Bunların tartışılması gerek. Biz bunları zaten tartışıyoruz. Ama bu etkinliklerde artık farklı disiplinlerden insanlarla bir araya gelmeliyiz. Ben koşa koşa gidip bunu her yerde anlatırım. Buralara yayınevleri de müzeler de sanat galerileri de çağrılmalı. Burada görev kime düşüyor; kamuya düşüyor, özel sektöre düşüyor, etkinlik düzenleyenlere düşüyor. Bu iş sanki bugünden ticari değilmiş gibi görünebilir ama yayın sektörünün de faydasına bu, bilişim sektörüne de. Edebiyat dünyasının içinde olduğum için en azından bir fitil yakmaya çalışıyorum. Ama bunun yaygınlaştırılması gerek. Üretenlerin desteklenmesi gerek. Her şeyden önemlisi herkesin o platformda oturup tartışması, karşı çıkması, değerlendirmesi sonuç çıkacak bir çalışma yapılması gerek” şeklinde konuştu.
ArtCert’i doğru yerlerden yatırım alıp büyütmek çok kritik
“ArtCert olarak bireysel müşteriye gidecek bir önyüzü planlamıyoruz. Daha çok sanat galerileri gibi, o rolü üstlenen, Openseas gibi platformların arkasında olacak bir yapı olarak çalışıyoruz. En büyük hedefimiz; ilk başta bunun algılanıyor olmasını sağlamak ikincisi de bu işte ilk etapta bu işi kullanacak Minting platformlarından kendimize müşteri buluyor ve bu işe başlıyor olmak. Bizim için kritik olan taraf bu; bu işin tetikleyicisi” açıklamasını yapan Can Orhun, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Şu çok anlamlı değil; ArtCert olarak gelin bize, kimliğinizi doğrulayın demenin bir anlamı yok. Çünkü bu otomatik bir iş. Önemli olan burada o platformun arkasında bir güven mekanizması oluşturmak. İlk hedefimiz bu. Hedefimiz ArtCert’i yıl sonuna kadar ilk müşteriyi alabilecek bir yapıya çevirmek. İkincisi; bunu büyütüyor olmak. Bizim 3 tane farklı NFT projemiz var. İki tanesi şu anda fikir olarak oluşuyor. Şu anda ilk çıkartmayı hedeflediğimiz proje ArtCert. ArtCert’i mümkünse doğru yerlerden yatırım alıp büyütmek çok kritik. Yatırım alabileceğimiz yerde de doğru seçim yapmak… Evet önemli olan ArtCert’i büyütmek ama buna sadece ticari olarak bakmıyorum, bu işe sektörleri büyütecek bir güç olarak bakıyorum. Bizim paltformumuz gibi, Minting platformları gibi sektörleri büyütecek yapılarla bu işi beraber götürebilirsek bu işi büyütebiliriz ve sektörde adı geçen bir yapıyı oluşturabiliriz. Bu ilk örnek. Türkiye’de başka örneği yok. Dünyada kendi doğrulamasını yapan kurumlar var. Bizimki biraz daha farklı; güvenilir bir 3’üncü partner yani farklı bir otoriteye doğrulatan bir yapı. Şu anda en büyük hedefimiz bu. Aynı zamanda da bireysel hedefte de bu işin edebiyat dünyasından başlayarak diğer sanat alanlarında, ki bunu sanatla da sınırlandırmamak gerek, tasarım olabilir, reklam da olabilir… Diğer alanlarda da NFT’yi doğru yaygınlaştırabilecek platformlar oluşturmak. Sanat galerileriyle, yayınevleriyle, açık artırma yapan sitelerle, bu işi büyütüp gerçekten bununla ilgili doğru fikri oluşturabilecek bir ortamı yaratabilmek benim en büyük hedefim.”
Edebiyat büyürse bu işteki BT işi de büyür
Orhun, ArtCert ekibi hakkında da bilgi vererek şunları aktardı: “Eskiden beri tanıdığım, beraber çalıştığım bir ekibimiz var. Geçen sene ortasında bir araya geldik. 6 kişilik bir yazılım ekibi mevcut. Bunun dışında ekibi daha büyütmeye çalışıyoruz. Ve bu işin başındaki ben ve diğer ortak arkadaşlarım da dahil 9 kişiyiz, ekibi de 14-15 kişiye çıkarmayı planlıyoruz. Ardından da tohum aşamasına geldikten sonra da bunu yatırımcıya götürmek, işin hep içinde olarak bu işi büyütecek, sektörü büyüteceklerle beraber misyon edinmek gerek. Etkinlikler düzenlemek gerek. O misyonun da tabii ki maddi bir karşılığı var. Yeni girişimci ve yatırımcılarla beraber bu işi büyütmek istiyoruz.” “Biz ülke olarak yazılım tarafında gerçekten çok büyük işler yapıyoruz” ifadesini kullanan Can Orhun, “Kripto para borsaları bizde iyi iş yapıyor. En sevdiğimiz tarafı; çünkü işin içinde fırsat hikayesi var. Ama NFT gibi farklı sektörlerin bir araya geldiği, bu tarz fikirlerin Türkiye’den büyümesi tarafında geri kalıyoruz. O da bizdeki ortak çalışma zihniyetindeki yoksulluktan kaynaklanıyor. Değil farklı sektörlerde aynı sektörlerdeki paydaşlar da bir araya gelemiyor. Biz bunu çok yaşadık. ‘Ben bunu çözerim, sana güvenmem’ dendiğini… Yurt dışına gittiğimde durum çok farklı; rakiplerin bir arada oturduğunu, sorunu ortaya koyduklarını, çözümü ortak ürettiklerini çok net gördüm. Bu bizde kültür olarak eksik maalesef, o kültürü yenmek de çok kolay değil belki. En azından burada farklı disiplinlerden olan insanlar, o fikirlerle bir araya gelip onun üstüne NFT tartışmalıyız. Ki başka konular da var tabii, sadece işin kripto tarafı değil, edebiyatın, sanatın büyümesi tarafında bir şeyleri yakalamamız gerektiğini, onların da birbirlerini büyüten işler olduğunu düşünmeliyiz. Edebiyat büyürse bu işteki BT işi de büyür, görsel sanat büyürse BT işi de büyür, büyütecek bir yapıyı oluşturuyor olmak bence şu anda en kritik alan bizim için” değerlendirmesini yaptı.