Atıl kapasitenizi daha az enerji harcayarak değerlendirin
Bugün birçok veri merkezinde yer alan sunucuların gerçek potansiyelinin yüzde 85-90 gibi devasa bir bölümü atıl kalıyor. Buna bir de makinelerin sistem odalarında kapladığı yer ve harcadığı enerji de eklendiğinde, verimlilik noktasındaki kayıp çok daha göze batar hale geliyor. Diğer bir deyişle, bilgiişlem kaynaklarının kullanımı konusunda ciddi bir israf yaşanıyor. İşte bu atıl kapasiteyi verimli bir şekilde kullanmanın yolu sanallaştırma teknolojilerinden geçiyor. Sanallaştırma, çoklu sistemleri sanal birer sunucu haline getirerek tek bir fiziksel sunucunun kaynaklarını kullanmasını sağlıyor. Böylece kendine özel donanım üzerinde yer alıp elindeki gücün sadece bir bölümünü kullanan çözümler yerine, birden fazla işe yönelik sunucuları kendi üzerinde çalıştıran ve sanal sunucuların ihtiyacına göre fiziksel kaynaklarını dinamik olarak şekillendirebilen yeni bir sunucu anlayışı ortaya çıkıyor.
İş dünyasının son 20 yılda yaşadığı dönüşüm, iş süreçlerini kağıt üzerinden alarak bilgiişlem ağı döngüsü içine yerleştirdi. İnternetin yükselişiyle de bu dönüşüm katlanarak çoğaldı. Artan bilgi işlem ihtiyacı yeni sunucuların alınmasını gündeme getirdi, yeni sunucular şirkette yer kaplamaya başladı ve artık öyle bir an geldi ki, şirketler veri merkezlerinde adım atacak yer kalmadığından şikayet etmeye başladılar. İşte bu noktada, sanallaştırmanın çok sayıda fiziksel sunucuya olan ihtiyacı azaltma yönündeki faydaları ortaya çıkıyor. Böylece kurumlar veri merkezlerini daha küçük bir alana yerleştirme şansına kavuşuyorlar, merkezi konumlardaki yer ihtiyacı azalıyor.
Sanallaştırmadan beklenen faydayı sağlayabilmek için hem uygulamanın şirket ölçek ve ihtiyaçlarıyla ne şekilde örtüşeceğini belirlemek, hem de süreçleri ve beklentileri net bir şekilde ortaya koymak çok önemli. Bunun sonrasında da çok dikkatli bir planlama sürecine girmek gerekiyor. Zira üretim ortamında halihazırda hizmet ve servisleri sanal ortama taşıyarak bir araya toplamak, yanlış bir adımda tüm bu yapıların işlevselliğini ve bütünlüğünü tehlikeye atabilme riskine sahip. İşte bu noktada ne yaptığını bilen birileriyle çalışmak, geçiş sürecinde atılan her adımın geri dönüşünü düşünmek önem kazanıyor.
Sanallaştırmanın dört başlığı
Sanallaştırmayla gelen faydaları genel olarak dört ana kategoride toplamak mümkün: Atıl kapasitenin verimli kullanımı, bilgiişlem merkezlerinde yer ihtiyacının azalması, enerji tasarrufu ve yönetimin kolaylaştırılması. Bazı şirketler, güç maliyetleri konusuna hassasiyetle yaklaşıyorlar. Bir zamanlar elektriğin ucuz, enerji kaynaklarının bol olduğu düşünülüyordu. Fakat artık durum öyle değil. Şirketler giderek artan bir hızla güç bağımlılığını nasıl azaltacaklarının yollarını arıyorlar. Buna ek olarak, çevreci bilincin yayılması ve küresel ısınma tehdidi de şirketleri tükettikleri enerji miktarı konusunda sorumlu düşünmeye itiyor.
Her sunucu, sistem yöneticileri tarafından düzenli olarak bakıma ve kontrole ihtiyaç duyar. Donanım bütünlüğünü ve arızalarını takip etmek, eksik donanım bileşenlerini yerleştirmek, işletim sistemi ve yazılımları yüklemek, bellek ve disk kullanımı gibi kritik sunucu kaynaklarının kullanımını izlemek, bir sistem yöneticisinin hayatındaki rutin işlerdir. Bu görevler de hatırı sayılı bir iş gücü gerektirir.
İşte sanallaştırma, gözetilmesi gereken makinelerin toplam sayısını azaltarak sistem yönetim maliyetlerinde önemli ölçüde tasarruf sağlıyor. Sanallaştırmanın sistem yönetim gereksinimlerini önemli ölçüde azaltmasıyla bilgiişlem personeline olan bağımlılık azalırken, personel buradan kazandığı zamanı iş süreçlerinin iyileştirilmesi için çözüm üretmek amacıyla kullanabiliyor.
Kurumun iş süreçlerini ve ölçeğini değerlendirmenin ardından sanallaştırma sürecine karar verildiğinde, bu kez donanım ve yazılımların seçimi konusu ortaya çıkıyor. Burada performans, güvenlik, uyumluluk gibi kriterlere öncesinden çok daha dikkatli yaklaşmak lazım.
Sanallaştırmaya yönelimde asıl amacın maliyetleri düşürmek olduğunu ve sanallaştırma öncesinde planlama ve tasarımın doğru bir şekilde yapılmasının operasyonel kesinti olmaksızın geçişi sağlayabilmek adına oldukça önemli. Kurumların ihtiyaçlarını belirlerken yıllık bazda nasıl bir büyüme beklentileri olduğunu iyi belirlemeleri lazım. Sanallaştırma altyapısı doğru planlandığında amacına en uygun hizmeti verecek ve maliyet ve yönetimsel açıdan çok daha verimli olacaktır.
Kurumların sanallaştırmaya yönelik donanım seçiminde özellikle güçlü belleğe sahip sunucuları konumlandırması gerekir. Aksi halde işlemci kaynaklarının henüz yüzde 55-60’ı kullanılırken bellek yetersiz kalabilir ve geri kalan işlemci potansiyeli heba olabilir. Yine dikkat edilmesi gereken noktalardan bir diğeri, iş sürekliliği için acil ihtiyaç duyulabilecek kaynaklara uygun bir sunucunun tasarlanarak sunuculardan bir tanesinin bozulması ya da arızalanması durumuna karşılık yedek olarak sisteme dahil edilmesidir. Ayrıca sunucuya dahil olan disk çözümü aynalama yöntemiyle desteklenmeli, sanal sunucular ve bu sunucularda oluşacak veriler harici disk ünitelerinde tutulmalıdır. Bu sayede hem tüm verileriniz daha güvenli olan harici disk ünitelerinde tutulabilir, hem de yedekleme işlemleri bu yapı üzerinde çok daha hızlı bir şekilde gerçekleştirilebilir. Sanallaştırma sürecinde altyapıya yönelik doğru kararları vermek kadar, riskleri doğru belirlemek ve bunlara karşı gerekli önlemleri almak da önemli.
Kurumlar, sanallaştırmaya ihtiyacı olup olmadığına karar vermek için fiziksel ve mantıksal envanterlerini gözden geçirmelidir. Hangi sunucuları sanallaştırabileceklerini, hangi sunucuların hangi uygulamaları kullandığını, fiziksel olarak bu sistemlerin sanal ortamda sağlıklı çalışıp çalışmayacaklarını test etmeliler. Yüksek erişilebilirlik ve birden fazla sanal sunucunun beraber çalıştırılması gibi seçeneklerin masaya yatırılması, kararların doğru verilebilmesi açısından önemli olabiliyor.