Avare gençliğin ekonomisi
İki yıl önceye ait ama yeni yayınlanan 2014 verilerine göre 15-29 yaş grubundaki her üç gençten biri, yani 2 milyon 175 bin kişi eğitime devam etmiyor. Bunların % 74’ü ilköğretim mezunu. 900 bin genç eğitime devam etmediği gibi, çalışmıyor da. Bunların ise % 73’ü kadın: Sayı ile 655 bin kişi. Ortalıkta gezen erkek sayısı 241 bin.
Bahçeşehir Üniversitesi Ekonomik ve Toplumsal Araştırmalar Merkezi BETAM 18 Mayıs tarihli araştırma notuyla konuyu yorumladı: “Gençlerin beşeri sermayelerine yatırım yapmak, eğitim sisteminin dışında kalan gençleri geri kazanmak ve böylece emek verimliliği arttırmak, Türkiye’nin orta gelir tuzağı sorununu aşması için önem taşımaktadır. Zorunlu eğitimin 12 yıla çıkarılmış olması gençlerin okula kayıt olmalarını sağlasa da okula devam etme sorununa çözüm getirememiştir. Emek verimliliği gençlerin beşeri sermaye birikimlerine paralel olarak artacaktır. Dolayısıyla gençlerin beşeri sermaye stokları ekonomik büyüme ve kalkınma açısından göz ardı edilemeyecek kadar değerlidir.”
Bu kibar diplomatik dilin, kimseye bir şey demeyeceği kesin. Hem zaten eğitim derken, “kalitesinden” söz etmiyoruz. Sadece çıplak “devam” rakamlarına bakıyoruz.
Eğitimin kalitesi ayrıca malum. Yeni PISA sonuçları Aralık’ta açıklandığında yine göreceğiz.
Acaba, eğitime devam etmeme ve çalışmama, ekonomiye ne kadar zarar veriyor? Yıllar önce, her nasılsa, Hürriyet gazetesi İstanbul İktisat Fakültesi’nden Prof.Dr. Tekin Akgeyik’in hesaplarına yer vermişti (23.12.2012). Can alıcı bilgi şuydu:
*İş gücüne katılmayan 26 milyon 867 bin kişinin ekonomiye kaybı 1.5 trilyon lira.
*Bu miktarın içinde kalan “hiç bir gerekçesi olmadığı halde işgücüne katılmayan” 15.6 milyon kişinin ekonomiye kaybı 841 milyar lira.
Diyelim ki bu veriler aynı yıla aitti (bu çok zor, çünkü bizde bu tür veriler asla “yeni” olamaz, hep geriden gelir). Acaba 2012’den bu yana, “ne eğitim-ne çalışma” durumunda ekonomiye zarar ne kadar oldu? “Şu hesabı bize yap hocam” diyecek gazeteci var mı?