Avrupa’da IPTV beklentisi
Avrupa Birliği’nde, Avrupa Komisyonu’nun Sayısal Gündem Stratejisi kapsamında desteklenen genişbant erişimi beklenilen düzeyde olmasa da artmayı sürdürüyor. Genişbant da dahil olmak üzere ICT sektörü için Avrupa Komisyonu hedeflerini hep 2020 için belirliyor.
Öte yandan, evlerde genişbant erişiminin bügün müşterisi olan aboneler en çok IPTV servislerinden yararlanıyor. Genişbant üzerine analizler yapan tanınmış küresel araştırma şirketi Point Topic 2020 yılına gelindiğinde Avrupa Birliği’ne üye 27 ülkede kaç IPTV abonesi olacağına ilişkin kestirimlerde bulundu.
Point Topic’in araştırmalarından çıkan sonuç bir cümlede özetlenirse; 2020 yılında Avrupa Birliği içerisinde yer alan her üç genişbant abonesinin biri IPTV kullanıcısı olacak. Sayı ile ifade edildiğinde, bu büyüklük 160 milyon genişbant erişim abonesinin 60 milyonuna karşılık geliyor.
Ne var ki; IPTV’nin, söz konusu ülkelerde başarılı bir şekilde kullanıma sunulması her zaman istenildiği gibi olmuyor. Ülkeden ülkeye birtakım zorluklarla karşılaşılabiliyor. Bu farklılaşmayı ortaya çıkaran iki büyük etken var. Bunlardan birincisi, elbetteki harc-ı alem olup olamaması. Yani her yerden fiziksel olarak altyapıya erişimin mümkün olup olmamasının yanı sıra sıradan bir kullanıcının bütçesine uygun bir fiyatla pazarlanması. Point Topic şirketi özellikle Fransa’da yaptığı araştırmalarda şu tespiti ortaya çıkardı. IPTV altyapısı erişime uygun olsa bile fiyat uygun değilse, kullanıcı ilgi göstermiyor. Ya da başka yönden bakarsak, fiyat uygun olduğunda erişememesini sorguluyor ve talepte bulunuyor. İkinci etken de birincisi kadar önemli. Altyapı olsa da ve fiyatı kullanıcıların elini yakmasa da içeriğini oluşturamazsanız ve mevcut TV şebekelerinin gerisinde kalırsanız kullanıcının ilgisini çekemiyorsunuz.
Batı Avrupa’da başarılı IPTV servis sağlayıcıları genellikle yerleşik (incumbent) operatörlerin arasından çıkıyor. Sahip oldukları genişbant erişim şebekeleri bir yana, hazır müşteri portföyleri ile kablo üzerinden yayın yapan TV şebekelerine pazarda yapacak çok şey bırakmıyorlar.
Deutsche Telekom’un T-Home Service’i bazıları HD ve VoD (Video on Demand) özelliğine sahip 60 kanalla tüm Almanya’ya yayın yapıyor. Belçika’da Belgacom TV’nin 70’ten fazla kanalı var. Fransa’da Orange TV’de kanal sayısı 200’ü aşıyor. Orange TV’yi Polonya ve İspanya’da da izlemek mümkün. Telecom Italia’nın Alice HomeTV’sindeki 53 kanal İtalya’dan başka Fransa, Almanya ve Hollanda’dakiler de dahil olmak üzere 250 farklı şehirde izlenebiliyor. İngiltere’de BT Vision Service 40 standart kanal ile birlikte film kiralama hizmeti de veriyor. İspanyol Telefonica’nın Imagenio’su 70 kanal TV yayını yapıyor. CNN ve BBC gibi ingilizce yayın yapan kanalları da orijinal dillerinde izleyicilerle buluşturan Imagenio, Madrid ve belli başlı bazı şehirlerde izlenebiliyor. Swisscom’un Bluewin’i ise 100 TV ve 70 radyo kanalına sahip. Bluewin’de diğerlerinden farklı olarak uzaktan mobil iletişim ile erişilerek herhangi bir yayını kaydedip sonra seyretme imkanı var.
Ancak Doğu Avrupa’da yaygın bir şekilde koax kablo üzerinden yayın yapan TV şebekeleri olduğunu görüyoruz. Bunlar çok sayıda, küçük işletmeler, genellikle yerel yayınlar yapıyorlar, hatta bazıları kazanç amacı olmaksızın kurulmuş. Söz konusu şebekelerin birinci hedefi kendi müşteri (kullanıcı) portföylerini oluşturmak ve bunlar üzerinde sadakat programları geliştirmek. Herhangi bir zamanda, ihtiyaç olduğunda bu porföyün çok işe yarayacağı inancı hakim. Operatörler ve Internet Servis Sağlayıcıları bu tür şebekelerle dolu ülkelerde önlerindeki engelleri aşmak ve piyasaya girebilmek için çok ter döküyorlar. Örneğin, genişbant abonesi olmak isteyen müşterilerine belirli bir süre için yanında IPTV’yi ya bedava ya da bedavaya yakın bir fiyata pazarlıyorlar. Buradaki amaç daha yolun başında pazardan pay alabilmek. Bir başka çıkış ise, IPTV hizmeti sunan şirketlerin birleşmesi ya da birinin öteki tarafından satın alınmasıyla gerçekleştiriliyor. Bu durumda, müşteri portföyleri birleştirilmiş ve zenginleştirilmiş oluyor.
Diğer ülkelerle kıyaslandığında, IPTV’nin Fransa’da belirli bir başarıyı yakaladığı anlaşılıyor. ‘Nasıl bu başarı elde edildi?’ diye araştırıldığında ortaya birden fazla neden çıkıyor. Kesinlikle rekabetin en önemli faktör olduğunu unutmamak koşuluyla bir çok başka koşulun Fransa’da IPTV’yi daha kolay ve daha hızlı yaygınlaştırdığını söyleyebiliriz.
Fransa’nın IPTV Servis Sağlayıcısı Free Internet’in başarısı ele alındığında çok kolay anlaşılır ve şeffaf tarifeler uyguladığına tanık oluyoruz. Bu da müşterilerin güvenini kazanmak için yeterli oluyor. Müşteriler aynı zamanda ödedikleri paranın kuruşuna kadar kaliteli hizmet aldıklarını düşünüyorlar. İstediğiniz kadar servisleri bir paket içine koyup, çok elverişli fiyatlardan pazarlayın; müşteri kendisini yeteri kadar bilgilendirilmemiş hissediyorsa, o servisleri almaktan kaçınıyor.
Point Topic araştırmasında 2000’den fazla paketlenmiş (bundle) tarifeyi masaya yatırdı ve analiz etti. Buradan hareketle Internet Servisilerine IPTV eklenirse, tarifeye ne kadarlık bir artı değer geleceği üzerine sentezler yaptı. Avrupa Birliği’nde yaşayan kullanıcılar için, genişbant internet hizmetinin yanı sıra IPTV hizmeti de alınmak istenirse, bunun müşteriye ortalama toplam maliyetinin 50 avronun üzerinde olmayacağı kanısına vardı. Bugün Avrupa Birliği’nde IPTV pazarının büyüklüğü yıllık 5,3 milyar dolara karşılık geliyor. 2020 yılına gelindiğinde, Point Topic Şirketi’nin kestirimlerine göre, bu meblağ 14,8 milyar Dolara yükselecek.
Ancak, tüm kestirimler, Google, Apple ve benzeri şirketlerin oyuna dahil olmayacağı varsayımına dayanıyor. Internet TV pazarına bu oyuncular da dahil olduğunda oyunun pek çok kuralını değiştirmek zorunda kalabiliriz. Netflix, Hulu ve benzeri OTT (Over The Top) tedarikçisi rekabetin farkında ve hazırlıklarını buna göre yapıyorlar. En çok da fiyatlar üzerinden avantaj yakalayabileceklerine inanıyorlar.
2020 yılında, 27 Avrupa Birliği
üyesi ülkenin her birindeki IPTV kullanıcısı sayısı kestirimlerine bakarsak ipi 18,1 milyon abone ile Fransa göğüslüyor. Onu 10,4 milyon abone ile Almanya ve 4,4 milyon abone ile İspanya izliyor. 2-3 milyon abone aralığında sırasıyla Hollanda, İngiltere, Belçika ve İsveç’in yer aldığını görüyoruz. Italya ve Portez 1,9 ve 1,6 milyon abone ile büyüklük olarak birbirine yakın duruyorlar. 500 binden çok IPTV kullanıcısına hizmet vereceği düşünülen ülkeler Macaristan, Danimarka, Polonya, Finlandiya, Avusturya, Bulgaristan ve Yunanistan. Geri kalan ülkeler arasında Lüksemburg, Malta gibi ülkeler zaten küçük oldukları için ancak 100 bin abone seviyesine gelebiliyorlar.
Ama İrlanda gibi bu ülkelere göre göreceli olarak daha büyük bir ülkede de 100 bin aboneden söz edilmesi, İrlanda’nın IPTV’ye sıcak bakmadığını gösteriyor. Kalan diğer ülkeler, Litvanya, Romanya, Slovakya, Slovenya, Letonya, Estonya ve Çek Cumhuriyeti’nin ise 200 bin ile 400 bin arasında IPTV kullanıcısına hizmet vereceği düşünülüyor.