Avrupa’nın 11 Eylül’ü telekom reform paketiyle anılacak
11 Eylül artık sadece ABD’de değil Avrupa’da da tarihe geçecek günler arasına girdi. Avrupa Komisyonu bu tarihte açıkladığı “Bağlı Kıta” (Connected Continent) isimli yeni bir Reform Paketi ile telekom sektöründe tek pazarı oluşturmayı ve Avrupa Birliği’nin rekabet gücünü artırmayı hedefliyor. Paket son 26 yılda yapılmış en kapsamlı değişiklikleri içerirken, sektörden gelen tepkiler farklılık gösteriyor.
Telekom sektörünü yeniden yapılandırmak için çalışmalarına bahar aylarında hız veren Avrupa Komisyonu Başkan Yardımcısı Neelie Kroes, açıkladığı reformlarla Avrupa’nın kendinden toplamda 8 kat daha fazla fiber ve neredeyse 15 kat daha fazla 4G’ye sahip ABD, Japonya ve Kore gibi teknoloji öncülerine yetişeceğine inanıyor. Avrupalı tüketicinin haklarını güvence altına alan paket, düzenlemelerin hafifletilmesi, frekans kullanımının koordinasyonu, açık internetin muhafaza edilmesi, dolaşım ücretlerinin kaldırılması ve tüketici haklarının korunmasını içeren bir dizi yenilikten oluşuyor. Kısaca paket tek pazara evet, ağ tarafsızlığına evet, dolaşıma hayır, bürokrasiye hayır olarak lanse edildi. Pakette Avrupa’yı en fazla etkileyecek iki unsur dolaşım ve erişimden ibaret.
Reform paketinden operatörlerin çok da memnun kaldığı söylenemez. İlk başta şebeke yatırımlarını artıracağı öne sürülen reformlar dolaşım ve benzeri konularda operatörleri zora sokacağa benziyor. Özellikle reform paketinden beklenen operatörler arası konsolidasyona ılımlı bir yaklaşım paket içindeki yenilikler arasında yer almıyor. Dahası, reformlar tek bir düzenleyici kuruluştan, sonlandırma ücretlerinden, elektronik iletişim hizmeti sağlayıcısı tanımından, Avrupa çapında bir spektrum lisansından ya da farklılaştırılmış internet ürünlerinden de bahsetmiyor. Asıl sorun şu: Öneriler AB’nin bölünmüş telekom pazarında, konsolidasyon ve yatırım gibi temel problemleri çözmek yerine hala üye ülke düzeyinde regülasyon kurumlarına operatörlerin gelecek planlarını engelleme imkanını sunuyor.
Avrupa Telekom Operatörleri Birliği ETNO, her ne kadar paketin ücret düzenlemelerini kaldırmasıyla yeni nesil erişim yatırımlarını destekleyeceğini düşünse de, reform tekliflerinin 2020 yılında ulaşılması planlanan Sayısal Gündem hedeflerini yakalayacak etkinliğe sahip olmadığı görüşünde. Benzer şekilde Avrupa’nın sayısal ekonomisine katkıda bulunmaya her daim hazır olduğunu belirten GSM Birliği, GSMA, paketin daha kapsamlı olması gerektiğini ve inovasyon ile yatırımı desteklemesi gerektiğini savunuyor.
Paket hakkında endişelerini dile getiren sadece operatörler değil. Avrupa Elektronik İletişim Düzenleyiciler Kurumu BEREC de mevzuatın aceleye getirildiği görüşünde. BEREC, mevcut paketin 2009 AB Çerçeve Sözleşmesi’ne yatırım, rekabet ve tüketici hakları alanlarında zarar vereceği kanısında. BEREC’in asıl endişesi ise paketin Komisyon, üye ülkeler ve düzenleyici kuruluşlar arasındaki dengeyi bozma potansiyelinden kaynaklanıyor. Verilen öneri, düzenleyici kuruluşların yetkisini sarsmakla kalmıyor, ilgili pazarlarda gerekli kararları almasını da sınırlıyor.
Kroes herkesin iyiliğini mi istedi
Önümüzdeki sene yapılacak seçimlerden önce yetişmesi için çok kısa sürede yeterince sektör görüşlerine başvurulmadan hazırlanan reform paketinin hali hazırda gözle görülür derecede azalmakta olan sektör yatırımlarını daha da baltalaması bekleniyor. Yer verilen ifadelerle fiyat savaşlarını da artıracağı öngörülen paketin, uzun dönemde rekabeti de olumsuz etkileme ihtimali yüksek.
Neelie Kroes, bazılarına göre, Avrupa ile ABD ve Japonya gibi gelişmiş ülkeleri kıyasladığında aslında elma ve armutları aynı sepete koyuyor. Örneğin ABD telekom pazarı, 316 milyonluk tek pazara sahipken Avrupa pazarı 28 ayrı pazardan oluşuyor. Yine bu ülkelerde LTE için gerekli frekans bantları hemen boşaltılıp bu teknolojiye tahsis edilebiliyorken Avrupa’da 28 pazarda 28 farklı spektrum planlaması var. Bu kargaşa nedeniyle LTE’ye geçiş sürekli erteleniyor.
Yine reform paketinin dayandığı temel yanılgılardan biri genişbantın ekonomik büyümeye olan etkisi. Genişbantın büyümeyi etkileyen unsurlardan sadece biri olduğu genellikle göz ardı ediliyor. Paketin dayandığı bir başka varsayım ise rekabetin operatörleri altyapıya yatırım yapmaya teşvik edeceği. Kroes’un önerdiği senaryo her ne kadar rekabeti artırmayı hedeflese de operatörlerin satış ve pazarlama maliyetlerini de artırıyor. Bu da fiyatlar düşse de maliyetlerin artmaya devam edeceği anlamına geliyor. Artan maliyet ve azalan kazanç nedeniyle operatörlerin altyapıya yatırım yapma ihtimalleri de düşüyor. Tüketicilerin, sektör oyuncularının ve düzenleyici kuruluşların görüşlerine pek de danışılmadan oluşturulan reform paketinin amacına ulaşıp ulaşmayacağı tartışma konusu. Telekom pazarı uzmanları, reform paketinde önerilen değişikliklerin daha fazla soru işareti yaratacağı konusunda hemfikir.
Soru işaretleri sadece uzmanları değil, tüketiciyi de uzun bir süre meşgul edeceğe benziyor. Yurtdışı aramaları yurtiçi tarifelerinden ücretlendirmek ilk etapta tüketicileri memnun etmek için önemli bir adım gibi gözükse de, Avrupa’da dolaşım ile yapılan son düzenlemenin geçtiğimiz sene yürürlüğe girdiğini ve 10 yıllık bir değişim dönemine göre planlandığını hatırlatmakta fayda var. Yeni reform paketi var olan düzenlemelere paralel bir oluşum getirerek, 28 ülkeden 21’inde yeni dolaşım ürünlerinin piyasaya sunulmasını gerektiriyor. Bu durumun sadece operatörler için değil, tüketici için de sıkıntı yaratacağı tahmin ediliyor.
Dolaşımın yanında pakette en çok dikkat çeken husus “ağ tarafsızlığı”. Her fırsatta kendini engelsiz ve açık internetin savunucusu olarak tanıtan Kroes, reform paketiyle ağ tarafsızlığı lobisini de karşısına almış oldu. Paket, engellemeye yasak getirse de şirketlerin bağlantı hızı ve hizmet kalitesi karşılığı ücret talep etmesine olanak tanıyor. Böylece operatörlerin internet oyuncularıyla işbirliği yaparak tüketicilere istedikleri hizmeti sunmaları mümkün olacak. Bu da ağ tarafsızlığı taraftarlarının en istemediği şey. Ne var ki; Kroes’un hazırladığı paketteki bu yenilikle ekonomiye de katkı sağlanması amaçlanmış. Reform paketi sektör oyuncuları arasında işbirliğini teşvik ederek önceden düzenlemeye tabi olmayan OTT’leri yani internet oyuncularını da düzenlemeye tabi tutacak.
Sonuç olarak, Kroes’un herkesin beğenisini kazanarak tarihe geçme çabaları, kimseyi memnun edeceğe benzemiyor. Avrupa’nın geleceğine baktığımızda sektör ile tüketiciyi birbirine düşürmesi muhtemel olan bu paket, her iki tarafın yanı sıra kamunun desteğine de ihtiyacın olduğu gerçeğini hesaba katmıyor.
Paketin özellikle dolaşım ve erişim açısından orta vadede Türkiye’de yankılarının olabileceği söylenebilir. AB telekom sektöründe düzenlemeler öncesine yönelmenin sinyallerini veren bu paket, eğer kabul edilirse önümüzdeki yıldan itibaren yürürlüğe girecek.