Avrupa tek telekom pazarı istiyor
Geçtiğimiz Mayıs ayının sonlarına doğru Avrupa Komisyonu ‘ Elektronik Haberleşme için tek Avrupa Pazarı’ adı altında hazırladığı İlerleme Raporu’nun (Progress Reports on the Single European Electronic Communications Market 2009 (15th Report)) 2009 yılına ilişkin verilerini 15. kez yayınladı.
Raporun daha giriş kısmında, Avrupa Birliği (AB) Düzenleme Çerçeveleri’nde Avrupalı kullanıcıların herkes tarafından kolayca bedeli ödenebilecek inovatif yeni servislerden yararlandırılması öngörülmüş olsa da mevcut pek çok engelin bunu gerçekleştirmenin önünde durduğu vurgulanıyor. Örnegin, her üye ülkenin kendi düzenleyici kurumunun ne kadar bağımsız ve etkili olabildiğine, bu alanlarda birbirlerinden farklılıklarına işaret ediliyor. Toptan ve perakende mobil arabağlantı sonlandırma ücretlerindeki belirgin farklılıkların sadece serbest piyasa ekonomisindeki dengelerden kaynaklanmadığına, bunun farklı düzenlemeler neticesinde oluşabildiğinin altı çiziliyor. Bir örnek vermek gerekirse; toptan mobil arabağlantı sonlandırma ücretleri ele alındığında, en pahalı beş ülke ile en ucuz beş ülke arasındaki farkın yüzde 250’den daha fazla, bir dakika mobil telefonla konuşmanın bedeli içinse yine en pahalı beş ülke ile en ucuz beş ülke kıyaslandığında, farkın yüzde 400’den fazla olduğu gözleniyor. İşin ilginci, yeni teknolojiler pazara geldikçe, düzenleyici kurumlar ayak uydurmakta gecikiyor ve farklılıklar daha da derinleşiyor. Bu açıdan bakıldığında, raporda 27 AB üyesi ülkenin vatandaşlarının tek pazar ekonomisinin yararlarına hala uzak kaldığı tespit ediliyor.
Mobil ve sabit sesli görüşme yeterince olgunlaştı
Elektronik haberleşme pazarını incelersek, sesli görüşme segmentinin artık tümüyle olgunlaştığını ve buna bağlı olarak büyümesininin de yavaşladığını kolayca anlayabiliyoruz. Bu segmentte sürdürülebilir bir büyüme ancak yeni inovatif servisler ve iş modelleriyle hayata geçirilebilir.
19 Mayıs 2010 tarihinde, Avrupa Komisyonu, 2020 için Avrupa Stratejisi’ne sadık kalarak Avrupa ‘Sayısal Gündem’ini (Digital Agenda) belirledi. Sayısal Gündem’in temel politikasını sayısal ekonominin tesisi, hızlı erişim altyapısına geçiş ve tek elekronik pazarın desteklenerek güçlendirilmesi üzerine kurdu. Bu üç konuda kaydedilecek başarı Sayısal Gündem’in hedeflerine ulaşılıp ulaşılmadığının göstergesi olacak. Başarının ölçütleri muhakkak ki, bu konularda ülke bazında yapılacak kalıcı düzenlemelerle ortaya çıkacak.Düzeltmelerle elde edilecek iyileştirmeler hedeflere kısa sürede ulaşmak için yardımcı olacak. 19 Aralık 2009 tarihinde revize edilmiş haliyle yürürlüğe sokulan, ‘Düzenlemeler için Çerçeve Dokümanı’ her ülkenin kendi ev ödevini gerçekleştirmesinde el kitabı olarak kullanılacak.
Tek telekom pazarı için düzenleyici kurumlara iş düşüyor
Avrupa Komisyonu’nun Avrupa tek telekom pazarının bir an önce oluşturulması için önemle üzerinde durduğu konu 27 üye ülkede yer alan düzenleyici kurumun her birinin adil ve etkin düzenleme yapabilmesi için tam bağımsız hareket edebilme yeteneğine kavuşturulmasıdır. Bu konuda, Letonya, Litvanya ve Romanya’nın karnesi hiç de istenildiği gibi değil. Çünkü bu ülkelerde düzenleyici kurumlar işletmecilerin denetlenmesi ile sahipliği konusundaki kesin ayrımı henüz net olarak tanımlayamamış durumda. Romanya ve Slovakya’da düzenleyici kurumların başkanlarının görevden alınış biçimleri de Avrupa Komisyonu’nu oldukça rahatsız eden konular oldu. Tıpatıp aynı olmasa da benzer şeyler Slovenya’da da cereyan etti. Oysa ‘Düzenlemeler için Çerçeve Dökümanı’nda açıkça belirtilen kriterlere göre, düzenleyici kurumun başındaki kişiyi görevden almak için tek ölçüt kendisinden beklenilen görevini layıkıyla yerine getirememesi olmalıdır. Bu ülkelerde olduğu gibi siyasi kararlar düzenleyici kurumun bağımsızlığına gölge düşürüyor.
Avrupa Adalet Mahkemesi’ne göre bir düzenleyici kurum kendisine tanımlanmış görevleri kimsenin etkisinde kalmadan yerine getirebilmek için yeterli güce sahip olmalıdır. Yeterli gücün içerisinde yasal güvenceler olduğu kadar, finansal ve insan kaynağı hesap edilmeli, bu alanlarda herhangi bir kısıtlama söz konusu olmamalıdır. Ancak, son yıllardaki ekonomik ve finansal krizler her sektörü olduğu gibi iletişim sektörünü de etkilemiş, düzenleyici kurumların kaynaklarına sınırlamaların getirilmesine neden olmuştur. Sınırlı olanaklarla çalışan düzenleyici kurumların günün değişen koşullarına ayak uydurma da karşılaştığı zorluklar zaman zaman üst boyutlara varabilmektedir. Öyle ki; bazen yeni düzenlemeler yürürlüğe girdiğinde, zaten o teknolojiye ilgi azalmış ve cazibesini yitirmiş olabilmektedir. Bu da gecikmiş düzenlemenin ne kadar işe yarayacağı sorusunu gündeme getirmektedir. Almanya’da ATM teknolojisinde yapılan bazı düzenlemeler bu duruma tipik örnek teşkil etmektedir.
Düzenleyici kurumlar güçlüklerle karşılaşıyor
Düzenleyici kurumların aldıkları kararların işletmeciler ve kullanıcılar tarafından itiraz edilerek, mahkemelere taşınması ve yürütmeyi durdurma yönünde alınan kararlar da bazen bu kurumların elini-ayağını bağlayabilmektedir. Nitekim, Avusturya, İsveç, Belçika, Yunanistan, Lüksemburg, Polonya, Portekiz ve İngiltere bu konuda sıkça şikayet eden ve bu durumdan sürekli yakınan ülkelerin başlarında gelmektedir. Çünkü bu ülkelere göre, her düzenlemeye gelen itirazlar yüzünden neredeyse iş yapamaz hale gelmişlerdir.
Avrupa Komisyonu, AB üyesi bazı ülkelerdeki genişbant pazarında görülen durgunluğun düzenlemelerdeki yaptırımların yeterince güçlü olmamasından kaynaklandığını düşünüyor. Bu ülkelerin arasında İtalya, Almanya, Belçika, Bulgaristan ve Lüksemburg’u sayıyor ve düzenleyici kurumların ADSL, VDSL teknolojileri için referans teklif hazırlamakta çok geç kaldıklarını ima ediyor.
Paket ürünlerin (bundle products) rekabet dinamiklerini son zamanlarda ateşlemesi, düzenleyici kurumların ilave tedbirler almasını gerektiriyor. Her ülkede aynı çeviklikle ihtiyaçları karşılayacak düzenlemeler yapılamadığı için ister istemez farklılıklar ortaya çıkıyor. Örneğin fiber konusunda Fransa, Almanya, İtalya, Kıbrıs Rum Kesimi, Yunanistan, Lüksemburg ve isveç’te yürürlükte olan düzenlemeler ile Estonya, Hollanda ve Finlandiya’da yürürlükte olan düzenlemeler arasında uyumsuzluklar göze çarpıyor.
Tek telekom pazarı için Avrupa Komisyonu kararlı
Bütün bu yukarıda sıralanan olumsuzluklara karşın, İlerleme Raporu’nda Avrupa Komisyonu çok açık bir ifadeyle, pazardaki gelişmeleri anı anına yakından izlemeyi sürdürmek istediğini belirtiyor. Görünen ve beklenen sorunları ortadan kaldırmak ya da engellemek yönünde üye ülkeleri ve bu ülkelerin düzenleyici kurumlarını teşvik edeceğini, yardım edeceğini ve destekleyeceğini vaat ediyor. Zaman içerisinde düzenlemelerin birbirinden sapmalarını azaltmayı amaçladığını, bu konuda zorlayıcı
bazı tedbirler almak zorunda kalabileceğini vurguluyor. ‘Avrupa Elektronik Haberleşme Üst Düzenleyicisi’nin (BEREC-Body of European Regulators for Electronic Communications) etkin çalışabilmesi için ortam yaratmak üzere ne gerekiyorsa, yapacağını duyuruyor.
27 üye ülkesiyle kalabalık bir topluluk görünümündeki Avrupa Birliği’nde, ülkelerin eşit büyüklükte olmayışı, ulusal gelirdeki derin farklılıklar, bazı ülkelerin teknoloji altyapısındaki eksiklikler, her ülkedeki kanun yapıcılar ve hükümetlerin diğer ülkelerdekilerden farklı yaklaşımları, tüketici eğilimleri, işletmecilerin yerel ve uluslararası oluşları Avrupa Komisyonu’nun hedeflediği ‘Avrupa tek Telekom Pazarı’ düşünün önündeki engellerden bazılarıdır. Ancak, Avrupa Komisyonu’nun yol göstericiliğinde AB, küresel rekabette başka seçenek olmadığı için ne yapıp-edip bu engelleri bir an önce ortadan kaldırarak hedefine ulaşmak zorunda..