Ayşe Teyze
Gaziantep’in daracık sokaklarında yürüyoruz. Mevsim bahar. Kadınlar sokaklarda halı yıkıyorlar hortumla… Şalvarlar sıyrılmış, elde fırçalar halıyı hırpalaya hırpalaya kaşıyorlar adeta… Köpüklü sularda kiri, çamuru gördüklerinde yüzleri ışıldıyor.
Elimizde fotoğraf makinesini gördüklerinde “Aman!” diyorlar, “Çekmeyin bizi bu halimizle…” Diyorum ki, “Ne var halinizde? Çok güzelsiniz…”
Israr ediyorlar, bazıları kapıların arkasına saklanıyor. Sonra bir tanesi çay getiriyor laflamaya başlıyoruz, beriki pötibör bisküvi ile lokum tutuyor. İşte neredensiniz, nereye gidiyorsunuz, ne yapıyorsunuz muhabbeti başlıyor. Laflıyoruz.
Tam o sırada Ayşe Teyze ile karşılaşıyoruz, kadınlar gülerek “En güzelimiz Ayşe Teyze onu çekin!” diyorlar. Ayşe Teyze kıkır kıkır gülüyor. Yüzünde yaşanmışlıkların çizgileri “Çekin oğlum!” diyor cesaretle…
Kadınlardan biri kulağıma eğiliyor ve fısıldıyor: “Ayşe Teyze, 16 yaşında gelin olmuş. Güzelliği öyle dillere destanmış ki, Gaziantep onu konuşurmuş. Ama kader işte… Kocasını daha yeni evliyken vurmuşlar… Dul kalmış ama hiç evlenmemiş. Ne çocuğu var ne bir kimsesi… Yalnız ama hep dik, hep gururlu… Tarlada çalışır, patlıcan, biber kurutur geçimini sağlarmış…
Aynı kadın usulca fısıldıyor yine: “Kaderin güzel olacak abem, kaderin…”
Cem Kıvırcık
instagram, twitter, facebook