BBS çeyrek asrı geride bıraktı
Türkiye bilişim sektöründe 25. yılını kutlayan Bilgi Birikim Sistemleri, yeni dönemde yazılım ve hizmet alanlarına da yoğunlaşacak.
Bilgi Birikim Sistemleri (BBS), 1992 yılında üniversite döneminden birbirini tanıyan beş ortak tarafından kuruldu. 25. yılını kutlayan şirketin yönetim kademesinde yine aynı beş ortak yer alıyor. İki ortağın bile uzun süre çalışamadığı günümüzde bu durum aslında Türkiye’de pek de benzeri olmayan bir durum. BBS Genel Müdürü Bekir Alp Sayın, şirketin gelişimi konusunda sorularımızı yanıtladı:
BBS’in gelişim süreçlerinde mihenk taşları neler oldu?
İlk dönemde ağla ilgili projelere yoğunlaştık. Yine aynı dönemlerde yerel alan ağları konusuna da yöneldik ve Türkiye’nin en önemli üç kurumunda üç büyük proje gerçekleştirdik. 2000’li yılların başında meydana gelen ekonomik kriz, yatırımların yavaşlamasına neden oldu ama bilişim teknolojileri kurumlar açısından önemini artırmaya başladığı için de verilerin depolanması ve yedeklenmesi konusundaki ihtiyaçlar arttı. Biz de bu alana da yatırım yapmaya başladık. Bu gelişim de BBS’in sistem entegratörü kimliğine kavuşmasında önemli bir etken oldu. Bu dönemde bizim gibi bu yatırımları yapan şirketlerin büyük bir çoğunluğu bugün uluslararası şirketlerin üst düzey çözüm ortağı konumumda bulunuyorlar. 2003 yılında ise yazılım alanına da yatırım yaparak tüm stratejimizi sistem entegratörlük üzerine oturtmuş olduk. Yazılım konusuna büyük önem verdik, çünkü farklılaşmak ve sunduğumuz çözümlere yeni fonksiyonlar eklememiz gerekiyordu. Böylece şirketlerin BT ihtiyaçlarına uçtan uca yanıt verebilen bir konuma gelmiş olduk.
Hedefinizde hangi sektörler yer alıyor?
Orta ölçek ve orta ölçeğin biraz üstünde yer alan kurumsal firmalar bizim müşteri portföyümüzde yer alıyor. Tabii kurumsal ölçeğin en üstünde yer alan şirketlerden de müşterilerimiz var. Alan olarak ise hemen hemen her sektöre hizmet sunuyoruz. Tabii 25 yıl uzun bir süre ve bu zaman içerisinde uzmanlaştığımız bazı sektörler de oluştu. Kimya, sektöründe önemli bir müşteri portföyümüz oluştu. Hem yazılım hem de donanım olarak bu sektörün tüm ihtiyaçlarını karşılayabilecek bir birikime sahip olduk. Havayolu taşımacılığı ve bu sektöre destek veren sektörlerde ciddi bir tecrübemiz oluştu. Özel üniversitelerde de önemli projelere imza attık. Son yıllarda doküman yönetimi ve müşteri ilişkileri yönetimi projelerimizle sigortacılık alanında önemli bir deneyim kazandık. Tabii yeni gelişmekte olan sektörlere de ilgi duyuyoruz. Örneğin enerji sektörü şu an yeni hedeflerimiz arasında yerini almış durumda. EPDK’nın düzenlemeleri çerçevesinde enerji şirketlerine bilgi güvenliği konusunda danışmanlık hizmetleri sunuyoruz. Aynı zamanda bu kurumların yazılım ve donanım ihtiyaçlarını da karşılıyoruz.
Sistem entegratörlük alanında bir dönem ciddi birtakım sorunlar yaşandı. Bazı büyük sistem entegratörleri piyasadan çekildiler. Sizin gelişiminizde bu sürecin bir etkisi oldu mu?
Türkiye’de bizim sektörün karlılık oranı, diğer sektörlere göre çok daha hızlı düşüyor. Sıkı bir rekabet ortamı var. Karlılık oranları düşünce de şirketlerin maliyet yapısı önem kazanıyor. Maliyet oranları, kar oranları ile paralel ölçüde düşmediği için de bugün için büyük sayılabilecek sistem entegratörlerden bazıları faaliyetlerine son verdiler. Tabii çok hızlı değişim gösteren bir sektör olduğumuz için de ancak çevik yapıda olan sistem entegratörler ayakta kalabildi. Öte yandan biz çok ortaklı bir yapıya sahibiz ama kadromuzda yer alan arkadaşlarımızın da şirkete bağlılık oranı çok yüksek. Toplam kadromuz içinde çok uzun dönem bizimle birlikte olan arkadaşlarımızın oranı oldukça yüksek. Bu durum da bizim dönüşüm sürecindeki başarımızda önemli bir rol oynadı.
Çeviklik konusunu biraz açabilir miyiz?
Herhangi yeni bir konu üzerinde konuştuğumuzda gördük ki ilgili konudaki çözümleri üç yıldan fazla bir süre satamıyorsunuz. Üç yıl sonunda yeni bir konu gündeme geliyor ve bu konuya yatırım yapmanız gerekiyor. Bazı şirketler, bu üç yılda istenilen dönüşüm hızını yakalayamıyorlar. İşte çeviklik burada ön plana çıkıyor.
Yeni hedeflerde neler var?
Biz bugünlerde açıkçası yazılım alanındaki çalışmalarımızı geliştirme gayreti içindeyiz. Uzmanlaştığımız konular ve uzmanlaştığımız sektörler konusunda yeni atılımlar peşindeyiz. Sigortacılık sektörüne yönelik birtakım çözümlerimiz gelişmeye başladı. Müşteri ilişkileri yönetimi tarafında Microsoft çözümleri konusunda çok ciddi uzmanlıklarımız oluştu. Bu gelişmeyi sadece sigortacılık değil, farklı sektörlere de anlatmaya çalışıyoruz. Çeşitli düzenlemelere tabi sektörlerde bilgi güvenliği konusunda ISO 27001 standartlarına uygun sertifikasyonlar sağlamak isteyen kuruluşlara danışmanlık hizmetleri veriyoruz. Bu konudaki çalışmalarımızı derinleştiriyoruz. Bu çalışmaların arkasındaki büyük resimde ise büyük uluslararası üreticilerin sıkça anlattığı bulut, mobilite, büyük veri gibi yaklaşımların bizi itelemesi gerçeği var. Sektör olarak bir dönüşüm sürecindeyiz. Eğer yaklaşımınızı doğru gerçekleştiremezseniz, bulut bilişim sizin klasik bir sistem entegratör olarak kalmanıza izin vermiyor. Donanım ile birlikte yazılım ve hizmetler alanına yatırım yapmanız ve bu alandaki işleri de buluta götürmeniz gerekiyor. Bundan sonraki çalışmalarımızı da bu bakış açış çerçevesinde gerçekleştiriyoruz.
Bugün burada 25 yılınızı konuştuk. Peki 30. Yılınız için konuşuyor olsaydık hedefinizde neler olurdu?
BThaber’in gerçekleştirdiği 2015 Bilişim 500 sıralamasında sistem entegratörler kategorisinde 16. sırada yer alıyoruz. 30. yılımızda ise bu kategoride ilk beş içinde yer almayı hedefliyoruz.
25 yıldır aynı beş ortak olarak çalışmalarınızı yürütüyorsunuz ve hepiniz de şirkette fiilen çalışıyorsunuz. Türkiye’de pek de örneği olmayan bir durum sergilediniz. Bunu nasıl başardınız?
Hepimiz işin bir parçasında yer alıyoruz. Herkes belirli alanlarda uzmanlaştı ve kriz ve büyüme dönemlerinde bu durumun faydasını gördük. Belli bir büyüklüğe geldiğimiz zaman ise bu birikimleri çok hızlı olarak yeni kadrolara aktarabildik. Birbirimizi yedekleme konusunda da faydalarını gördük. Ama yeni bir alana yatırım dönemlerinde bir tartışma süreci ortaya çıkıyor ve bu da zaman alıyor. Belki de bazı fırsat anlarınızı kaçırmış olabiliriz. Bugün geldiğimiz noktayı tabii bu beş kişinin başarısı olarak görmemek lazım. Yoksa 125 kişilik bir kadromuz var ve bu başarıyı sadece beş kişiye yüklersek haksızlık etmiş oluruz.