Ben Şimdi Ne Yapacağım?
BThaber Köşe Yazısı
eİNSANA DAİR
Devrim Zımba
Bazen öyle bir şey olur ki çok zordur çözmek, sizin için büyük bir hatadır, gözünüzde büyüdükçe büyür. Hatta bazen içinden çıkılmaz, çözümü olmayan, tüm emeklerin boşa gittiği bir durum çıkmıştır karşınıza. Dersiniz ki “her şey bitti”. Sonra birisi çıkar gelir, öyle gökten inmiş gibi değil, iş arkadaşınız, yöneticiniz ya da belki işlerinizi çok da iyi bilmeyen başka bir departmandan bir arkadaşınız. Anlatırsınız ve der ki “büyüttüğün şeye bak, hiç şu açıdan baktın mı konuya?”.
Bazen de öyle bir şey olur ki çok sevinirsiniz, kendinizle gurur duyduğunuz zaman olur belki bir projeyi bitirmişsinizdir mutlu hissediyorsunuzdur. Sonra birisi çıkar gelir ve der ki “şu konuya da dikkat ettin mi? Sonra sana sorun yaratmasın?”.
İyi ya da kötü olması gerekmez her durumun. Normal bir toplantıdan sonra belki yöneticinize sinirlendiniz ve toplantı bitişinde birisi geldi yanınıza ve dedi ki “ne oldu ya aslında çok da sinirlenecek bir şey olmadı toplantıda sen neden bu kadar tepki verdin ki?”. Sorununuz birken iki oldu artık hem yöneticinize hem de arkadaşınıza sinirleniyorsunuz. “Ne yani bir tek siz mi fark ettiniz toplantıda olanı biteni?”. Aslında olan şey belki çok önemli değil ama siz konuyu daha farklı algılamış olabilirsiniz.
Hayatta durumlar olur fakat bu durumlar herkes tarafından farklı algılanır. Yani insanlar durumlara tepki verirken durumun kendisi sabit olduğu halde duruma verilen reaksiyon ile durumun algısı ve bu algının neticesinde de sonuç değişir. Bu nedenle bazı kişisel gelişim kitaplarında (ki isimleri “pozitif düşüncenin gücü, farklı bak, çerçevenin dışına çık” gibi şeyler olur genelde) aslında tüm anlatılmak istenen budur. Yani özünde der ki kitap “durumlar değişmez sen bakışını değiştir”. Burada küçük bir düşünme molası için bir parantez açayım sevgili okurum başınıza gelen iyi ya da kötü olayların ne kadarına insan sebep oldu? Bizim ilgi alanımız iş olduğu için soruyu bir de iş kapsamında düşünelim, işinizde başınıza gelen şeylerin ne kadarına insan sebep oldu? Ben kendi adıma tüm tecrübelerimi düşünerek sanırım insanın sebep olmadığı bir şey olmadı iş hayatımda diyebilirim. Bir anlamda insanların sebep oldukları şeyleri çözmeye çalışmakla geçiyor iş hayatımız. Siz kendi iş hayatınızı düşündüğünüzde aynı cümleyi kuruyor musunuz? Peki! bir de şöyle düşünelim biz de insan olarak başkalarının iş hayatında çözmeleri gereken durumlara sebep olmuyor muyuz? Parantezi burada kapatayım.
Durumlar sabit yani değişmez olduğuna göre tepkilerimizi nasıl değiştirebiliriz? Elbette öncelikli olarak onları tanıyarak. Psikolog değilim, şuraya uzanın da çocukluğunuza gidelim diyecek bir durum yok ama terapilerde bu seansın amacı sanırım sonradan ortaya çıkan tepkilerimizin kaynağını bulmak. Örneğin çocukluğunuzda bir büyüğünüzün size yaşatmış olduğu bir duyguyu büyüdükçe benzer her durumda kullanıyor olabilirsiniz. Bu yazıdaki amacım çocukluğumuzda olan şeyleri düzeltmek değil bunun yerine tepkilerimize bakmamız ya da belki bunlar hakkında sizi gözleyebilen insanlardan geribildirim alarak farkındalığımızı artırmak. Öte yandan geribildirim vermek kadar almayı da iyi yapmak lazım karşımızdakine duvar örerek geribildirim almak aslında sadece duymak anlamına geliyor. Ben sizlere yani büyüklere yazdığım için şu aşamada sadece bu farkındalık için bir hatırlatma yapmak isterim daha ötesi değil.
Ancak iyi haberlerim de var sevgili okurum. Bazı durumlarda bazı davranışları sergilemeniz sizi diğerlerinden daha farklı kılacak ve daha iyi hissettirecek.
Örneğin;
Bir iş beklenmediği şekilde kötü sonuçlandı, moraller çok bozuk, ne olacağı bilinmiyor, ağızları bıçak açmıyor. Böyle çok örnek var ve tek yapmanız gereken olumlu konuşmak. Evet! belki ilk tepkiler akıl sağlığınızdan şüphe edilmesi şeklinde size yansıtılsa da o an bundan daha iyi yapılabilecek bir şey yoktur. Umut aşılamak! Çünkü o an belki durumu lehe çevirecek bir bilgi ekipten birisinde vardır ama o ruh halinden kurtulamayan o kişi bu bilgiyi göremiyordur. O bilgiye ulaşabilmesi için bir umut iyi gelebilir, bu çalışmayan bir arabayı yokuş aşağı bir yerde vurdurup çalıştırmaya benzer (bu örneği her okurum anlamamış olabilir ama sağa sola sorarsanız kısa sürede anlatırlar). Anahtar gibidir bazen “sıkmayın canınızı çözeriz” cümlesi. Siz insanları ayağa kaldırın sonra zaten çözümü birlikte bulup birlikte büyüteceksiniz.
Örneğin;
Hayıflanan bir arkadaşınız var, keşke yöneticisi ona böyle davranmasaymış ya da keşke toplantı öyle sert geçmeseymiş, kendisi hakkında ne düşünürlermiş. Unutmasın o arkadaşınız iş hayatı bir kare değil, tek bir kare fotoğraftan oluşmuyor. İş hayatı bir video hem de uzun metrajlı kimi zaman zor sahneler olacak kimi zaman kolay. Filmlerde böyle değil midir? Tek düze giden bir filmi izler miydiniz? Şimdi zorluk yaşadığını düşünebilir ama bu yarın durumun değişmeyeceği anlamına gelmiyor. Böyle söyleyin arkadaşınıza. Yeter ki o film bittiğinde “güzel film oldu” diyebilsin arkadaşınız.
Biz bu tür yaklaşımları genellikle yöneticilerimizden, bizden daha tecrübeli insanlardan bekliyoruz haklı olarak ancak bazen onların da insan olduklarını unutuyoruz. Onların da desteğe ihtiyacı olabileceğini, her zaman ayakta olmayabileceklerini ya da yönetici olmanın bu özelliği taşımak için yeterli olmayabileceğini düşünmüyoruz. Keşke olsa elbette keşke kusursuz bir şekilde yöneticimiz her konuyu çözse, bizi ayağa kaldırsa, halletse her şeyi. Bunu isteriz değil mi? Ama emin miyiz bunu istediğimizden? Biz zorluklarla karşılaşmadan nasıl gelişeceğiz? Biz çözmeden bazı şeyleri nasıl öğreneceğiz çözmeyi? İleride bir gün tecrübemiz arttığında bizden sonrakilere nasıl yol göstereceğiz. Ve en önemlisi de insanız biz her şeyi nasıl çözeceğiz?
İnsan herkes, eksikleri ile zayıflıkları ile güçlü yönleri ile insanız ve bu sorumluluk hepimizde. Hepimize farklı sorumluluklar düşüyor eğer işe yeni başlamışsak çok gözlem yapmamız lazım, ne durumda neler yapılıyor ve en doğrusu nedir? Deneyimli çalışansak hem tecrübesi daha az olan arkadaşlara örnek olmak hem de gözlemlemeye devam etmemiz lazım. Yönetici isek artık işin içine insanı tanıma boyutu giriyor, daha önce yazmıştım biz yöneticileri çoğunlukla işlerinde iyi olan ve yönetici olmak isteyen kişiler arasından seçiyoruz ancak yönetici olunca çalışanları tanımamız ve durumları kişilere göre yönetmemiz önemli hale geliyor. Üst düzey yönetici isek işin boyutu strateji boyutuna gelmiş oluyor ancak işin önemli bir parçası insan bunu da unutmamalıyız. İşler iyi gitmeyebilir, ekipler çökmüş olabilir, bu deneyime gelmişseniz, tutup kaldırmanız beklenir, dert etmeyin çözeriz demeniz gerekir, kafana takma hallederiz demeniz gerekir, hadi ayağa kalkıyoruz demeniz gerekir. Bir gün bunları diyebilmek için yaşadıklarınızı unutmamanız gerekir.