Benimsenme hızı daha da artacak
Bulutta artık tekli değil, çoklu hibrit mimariler öne çıkıyor. Kurumsal veri farkındalığı, veri ve süreçlerin bulut platformları arasında rotasyonunu belirliyor ve kurumsal fayda sağlıyor.
Kurumsal veri sürekli artarken, ona hakim olabilmek, veriyi bilgiye dönüştürebilecek araçlara da erişebilmek, kurumsal veri depolama maliyetlerini azaltmak gibi gerekçeler geçen 10 yılda bulut bilişim etkisini ön plana çıkardı. Bulut yapıların önemi, koronavirüs süreci ile bu alternatife muhalif veya mesafeli yaklaşanların ilgisi ile pekişti. Çünkü iş sürekliliği bir gereklilikse verilerinize de uygulamalarınıza da her durumda ve her ortamda ulaşabilmelisiniz. “Bulut Sistemler” BTvizyon Dijital buluşması 14 Mayıs 2020 tarihinde bulut teknolojilerine yönelik ilginin güçleneceği anafikrini ortaya koydu.
“Bulut Sizin için Hazır. Peki ya Siz Hazır Mısınız?” başlıklı sunumuyla Ernst&Young (EY) Türkiye İş Ortakları Lideri Esin Yılmaz, değişik günlerden geçildiğine dikkat çekerek sözlerine başladı.
Doğru mimari, esneklik demek
“Özellikle öne çıkan teknolojiler, yani bulut bilişim, yapay zeka, blockchain ve IoT artık hayatımıza daha hızlı girecek. Herkes zaten bulut sistemlerin içinde yaşıyor. Bireyler olarak hayatımızda bulut artık hep var. Kurumlara bunu aktardığımızda, birçok bulut sağlayıcı ile artık kendi işime odaklanıp altyapısı ile zamanımı harcamıyor, daha elastik olabiliyorum. Bu artık hayatımızın vazgeçilmezi. Gelişim ile bir takım bulut servisinin size getirdiği avantajlar da ortaya çıkıyor. Şu anda mağazalarda satış yapan bir kurum e-ticarete yönelmek istedi ve bunun için altyapı hazırlama, çözümü seçme gibi aşamalardan geçmek yerine bulut servisleri ile bunu çevik biçimde hayata geçirmek mümkün. İstediğiniz zaman genişletme, kaynakları doğru kullanabilme gibi birçok ek fayda da karşımıza çıkmakta. Yani işine odaklanırken, teknolojik altyapıya da odaklanması gerekmiyor. Bulut sistemlerinde ‘pizza as a service’ konsepti vardır. Pizzayı siz yapmak isterseniz ‘on premise’, hamuru biri yapsın ama içeceğini ben alayım derseniz altyapı ‘as a service’, masa ve ekstraları ben sağlayayım ama pizzayı, içerikleri servis olarak almak ise PaaS. ‘Pizza as a service’ tabirinin teknolojik karşılığı bu. Dört bulut modeli var: Private, public, community cloud, yani bir amaç için kurumları buluşturan yapı ve bunları hibrid olarak farklı parçalarla edinmek. Bulutta her zaman iki taraflı sorumluluk var. Bulut servisi sağlayan kurumun korumada yükümlülüğü var, ama sizin de riski azaltıcı servisleri koordine etmeniz gerek.”
Veri ve yazılım buluşuyor
Dell Technologies Kıdemli Sistem Mühendisi Ergün Çelik, “Çoklu Bulut Ortamlarındaki Kaos ve Çıkış Yolu” sunumuyla bulut bilişimde gelişimi paylaştı. Ergün Çelik, kurumsal stratejilerini şöyle anlattı:
“Dell olarak bizim buluta yüklediğimiz anlam bir yer veya hedef değil. Bunu bir operasyonel model olarak tanımlıyoruz. Bulutun karşısında ülkemizde de engeller var. Gecikme payı, ekonomik kurallar yani fiyat, üçüncüsü ise regülasyonlar ve güvenlik. Bu üç unsurun ağırlığı ülkeden ülkeye değişiyor. Örneğin; ABD fiyata odaklı, Avrupa ise güvenlik. Bizim coğrafyamızda ise altyapı da işin içine giriyor ve bulut yolculuğunda bunlara yanıt bulmak gerekiyor. Bulut bir yol haritası, belirleyici olan şey ise uygulama. Sanallaştırma ile yazılım tanımlı bir veri merkezi altyapısına geçtik ve bulutun operasyonel modeline izleme ve otomasyon da dahil edildi. Sonra bulut yolculuğunda VMware ile bulut için bir temel tanımladık ve kendi sistemlerini bulut çözümlerine dönüştürmek isteyen, bunu public yapı ile entegre etmek isteyenler için VMware Cloud Foundation ortaya çıktı. Gündemdeki bir başlık da uygulamalar ve platformlar arasındaki tutarlılık ve biz devreye girerek hibrit yaklaşımını farklı ele alıyoruz. Bulut demek, otomasyon ve self-servis portal demek. Biz de şirketlere kendi veri merkezlerinden veya buluttan çalışabilme özgürlüğünü veriyoruz. Self servis, standardizasyon, otomasyon ve orkestrasyon bizim stratejimiz. Bulut gidilecek bir yer değil, operasyonel model ve gelecek de public ve private yapıların ikisinin birlikte kullanımı olacak. Dell Technologies Cloud Platform ile yolculuğa başlarken mevcut altyapının modernizasyonu başlığında veri merkezi modernizayonu, konsolidasyonu ve taşınması için öncelikleri belirlemek, yani ‘keşif’ önemli. İkinci adım ‘analiz’ başlığında bulut hazırlığı için iş yüklerini değerlendirmek, yani önceliklerine göre en optimum ortamı tanımlamak için uygulama portföyünü incelemek gerek. Son adım olan ‘dizayn’ ise tüketim ve kurulum modellerini belirlemeyi kapsıyor.”
Bilişimde zafiyet yönetimi
Sunum sponsoru Nebula & Sechard’ın Genel Müdürü Serkan Akcan, “Güvenli Bulut” başlıklı sunumu ile bulut tehditleri ile beraber kendi çözümlerini de anlattı. Fiziksel güvenlik ile e-güvenlik arasında artık fazla fark kalmadığına değinen Serkan Akcan, şu örneği verdi: “Normalde risk analizi olarak maske takıyoruz, evden çıkarken kapıları kontrol ediyoruz. Bilişimin eksiği de bu. Çünkü bazı düzenlemelere ihtiyaç oluyor.” Serkan Akcan’ın verdiği bilgiye göre, yüklenmemiş yama kontrolü, konfigürasyon hataları tespiti, basit parolaları tespit etmek gibi konularla ‘bilişimde zafiyet yönetimi’ başlıkları var. Regülasyonlar bu noktada zorlayıcı bir görev üstleniyor ve Serkan Akcan, şu değerlendirmeleri paylaştı:
“Günlük hayatta zafiyet yönetimi örnekleri sosyal ortamlara girerken maske takmak, evden çıkarken veya arabadan uzaklaşırken kapıların kapalı olduğunu kontrol etmek, kış lastiği kullanmak, çocuğumuzu araç çocuk koltuğuna oturtmak ve emniyet kemerimizi takmaktır. Bilişimde zafiyet yönetimi ise yüklenmemiş yamaları tespit etmek, basit parolaları tespit etmek, konfigürasyon hatalarını sınamak, web uygulamaları test etmek, ayrıca tespit edilen problemleri gidermek ve testleri tekrar etmek. ISO 27001, PCI DSS, Center of Internet Security (CIS) bu konuda net standartları ortaya koyuyor, adım adım neler yapılması gerektiğini yazıyor. ISO 27001 alınması bir zorunluluk değildir, ama KVKK veya GDPR şirketinizin sektörü ve ölçeği ne olursa olsun, güvenlik tedbirlerini almazsanız direkt ceza kesiyor. KVKK’ya bağlı olarak kurum tarafından yayınlanmış güvenlik rehberi var. Düzenli olarak sızma testleri yapılması ve sonuçlarına göre değerlendirme yapılması gerekiyor. Zafiyet taraması bir kez yapılır, zafiyet yönetiminin ise bir yol haritası vardır. Düzenli testler yapılır ve yönetim süreci vardır. Zafiyet taraması yaptığınızda bunları kapatmak için bir önlem almıyorsanız zafiyet yönetimi yapmıyorsunuz demektir. Bu da kuruma ceza olarak yansır. Biz ise tüm bunları kapsamak adına Vulnerability Manager ürününü geliştirdik. Ürünümüz tamamen buluta çalışıyor ve tüm raporlar burada üretiliyor. Ağırlıklı bulutta hizmet veren sunucularda tarama yapıyoruz ve bu tarama zamanını müşterimiz bizzat kendisi belirliyor. Port taraması sonrası, sunucu üzerinde zafiyet taraması yapıyoruz. Eksik yamaları ve her türlü hatalı konfigürasyonu tespit ediyoruz. Web uygulama tarafında ise müşteri için özel yazılım uygulamaları var. Web uygulaması bazlı zafiyetleri tespit ediyoruz. Vulnerability Manager bulutta çalışıyor, ama yerel tarama yapabiliyorsunuz.”
Sistemlerin yönetiminde sadelik hakim
Panelden önceki son sunumu, aynı zamanda Sunum sponsoru Zyxel Networks’ten Satış Mühendisi Kerem Kırkıç “Ağınızı İstediğiniz Yerden, İstediğiniz Zaman Kolay Kurun ve Yönetin!” başlığında yaptı. 30 yıldır ağ yönetimi ve çözümler için çalıştıklarını belirten Kerem Kırkıç, “Bulut ağ yönetimine neden yatırım yapılması gerektiği sorusu da sık geliyor” dedi. Bunun anlamlı hale gelmesi için toplam sahip olma maliyetine bakmak gerektiğini ifade eden Kerem Kırkıç, bu örneği şöyle detaylandırdı:
“Genel olarak bir ağ teknolojisi yatırımı yaptığımızda CAPEX tarafında yatırım öne çıkar ama operasyonel gider azalır. Bulut tabanlı ağ yönetimi ihtiyaçlarına baktığımızda, merkezi tek ekran, her zaman ve her yerden kontrol ve yönetim öne çıkıyor. Sıfır dokunuş ile kurulum da söz konusu. Yapılandırma, güncelleme, izleme, uyarı gibi konularda sezgisel ve otomatik yönetim fonksiyonları da ihtiyaçlar arasında. Harita konumu, topoloji, ağ araçları, raporlama gibi proaktif sorun giderme araçlarını da unutmamak gerek. Zyxel Networks’ün Nebula çözümü zaman, efor ve kazanç söz konusu olur. Bulut çözümleri özellikle ağ teknolojileri uygulanınca önemli bir sadelik ve kullanım kolaylığı sağlıyor. Zor ve karmaşık işi verimli olarak tamamlayabiliyoruz. Bunun yanında, bulut platformlarının standartlara uygun geliştirilmiş olması iyi güvenlik seviyelerini beraberinde getiriyor.”
Türkiye’de bulut, dev bir potansiyele sahip
BTvizyon Dijital’de “Bulutta İleri Teknolojiler Paneli” paydaşları buluşturdu. E-Data Teknoloji Satış ve Pazarlama Direktörü Tuncay Işık’ın yönettiği panelin katılımcıları ise GOSB Teknoloji Müdürü Engin Işık, Premium sponsor Dell Technologies’ten Kıdemli Sistem Mühendisi Ergün Çelik ve LC Waikiki BT Sistem ve Datacenter Müdürü Kemal Tümhan Demirkan oldu. Salgın dönemi öncesi bulut bilişim odaklı çalışmalarını anlatan Engin Işık, şu bilgileri verdi:
“Yaklaşık 13 yıldır GOSB Teknoloji Müdürlüğü bünyesinde çalışıyorum ve burada 5 farklı birimden sorumluyum. Veri merkezi de bu birimlerden biri. GOSB, Türkiye’de yer alan 330 OSB’den biri ve teknoloji vizyonu ile fark yaratıyor. 2005 yılında Türk Telekom özelleştirmesinden sonra kendi fiber optik şebekemizi kurup, 2007 itibariyle kendimize ait fiber şebeke üzerinden içerideki fabrikalarımıza telekom hizmetleri vermeye başlayan bir OSB’yiz. Temel telekom hizmetleri sunuyoruz ve exchange noktası ile değişimleri yapabilen bir yapıya sahibiz. Sanayicinin ihtiyaçlarını doğru analiz eden GOSB, sanayicisi ile yaptığı istişare sonrasında 2017 yılı içinde TIER 3 normlarına uygun bir veri merkezi inşa etti ve Ekim 2017’de bunu sanayicilerin hizmetine sundu. Türkiye’deki bulut operatörlerine baktığınız ve küresel örnekleri incelediğiniz zaman bizim en büyük şansımız bütün sanayicilerimize fiber kablo ile bağlı olduğumuz için onların binasının içindeki bir sistem odası gibiyiz. Bunun en büyük avantajı da masaüstü sanallaştırma sistemleri. Yönetilebilir güvenlik hizmetleri de vermeye başladık.”
Dell’in son yıllardaki yatırımlarının buluta odaklı olduğuna işaret eden Ergün Çelik ise kurumsal stratejilerini şöyle anlattı:
“Bulutun Türkiye’deki uyum hızı biraz yavaş ama bunun arkasında mantıklı nedenler var. ABD’de girişimlerin kullandıkları kadar ödedikleri, kolayca erişebildikleri teknolojik yapılar var, ama bunlar ABD’nin gerçeği. Avrupa’da durum daha farklı. Türkiye’de ise bulut birçok kullanım alanına sahip. GOSB gibi Türkiye’de bu sorumluluğu üstlenen kurumlar çok değerli. Adaptasyonu hızlandıracak adımlar bunlar. Ama bu hizmeti daha büyük küresel sağlayıcılardan almak istersek fiyat engelleri, güvenlik problemleri, altyapılarla ilgili problemler ortaya çıkıyor. Müşterilerin adaptasyonunu yavaşlatan da bence bu engeller. Kiminle konuşsak bu bariyerlerden bahsediyor ve bunun finansal bir tabloda mantıklı hale geldiği yapıda adaptasyon hızının da artacağını söylüyor. Bizim burada yaptığımız en önemli şey işletmeleri bulutu tüketen olmaktan bulutu üreten işletmeye dönüştürmek. Yani kendi veri merkezlerinde de bu bulut tecrübesini ve otomasyonu inşa edebilecekleri ve kullanıcıların bunları özgürce kullanabilecekleri bir platformun kurulması. Bulutun çok fazla kullanım alanları var ve bizim altyapımızı, yedekleme sistemlerimizi ya da NAS sistemlerimizi tercih etmiş olabilirler. Dell’de donanımların çoğunluğu da bulutla entegre.”
Teknoloji ve bulut yatırımlarının ciddi seviyede olduğunu belirten Kemal Tümhan Demirkan da “Global bir Türk markasıyız ve 2023 yılında Avrupa’nın en başarılı üç moda perakende markasından biri olmayı hedefliyoruz. Biz dijital dönüşüm ve bilgi teknolojileri genel müdürlüğü çalışanları olarak bu hedefe ulaşmak için çalışıyoruz. En büyük avantajımız ise 410 kişilik BT ordusu” dedi.