BİLGİ TEKNOLOJİLERİ KARNEMİZ GELDİ
ULUSAL
Dünya Ekonomik Forumu’nun (WEF) INSEAD’a hazırlattığı Küresel Bilgi Teknoloji Raporu 2010-2011 (Global Information Technology Report 2010-2011) bu ay yayımlandı. Bu konuda tüm ülkeleri her yıl en ayrıntılı şekilde inceleyen bu güvenilir belge, ülkelerin BT karnesidir diyebiliriz.
Son raporda ülkemizi ilgilendiren önemli bilgiler:
• Dijital kapasite ve ekonomi endeksine göre yapılan sıralamada, 2006 yılında dünyada 52. sıradayken, diğer ülkelere göreceli olarak sürekli kan kaybetmiş ve 2010 yılında 71. sıraya gerilemiştir.
• Ait olduğumuz “ortanın üstü” gelir grubunda bile 16. sıradayız.
• Türkiye’den daha yukarıda yer alan ülkelere bakarsak, çok acı bir tablo çıkıyor ortaya: Katar (25. sırada), Malezya (28.), Güney Kıbrıs Rum Devleti (31.), Tunus (35.), Porto Riko (43.), Uruguay (45.), Ürdün (50.), Tayland (59.), Polonya (62.), Yunanistan (64.), Romanya (65.), Bulgaristan (68.), Azerbaycan (70.)!
• Alt endekslerdeki yerimiz: Çevre veya ortam (63.); bireylerin, şirketlerin ve devletin hazırlıklılığı (81.); bireylerin, şirketlerin ve devletin kullanımı (62.).
• Genel sıralamada bizi aşağıya çeken en önemli alt endeks: Hazırlıklılık (81. sıradayız). Yani, BT kullanmak için gerekli bilgiye, ilgiye ve fiziksel donanıma sahip olmak konusunda, Gana’dan (80.), İran’dan (78.), Moğolistan’dan (75.), Namibya’dan (71.) bile gerideyiz. Pakistan’dan (60.), Kazakistan’dan (56.) ve Kenya’dan (55.), Ürdün’den (52.), Azerbaycan’dan (49.) hayli hayli gerideyiz.
Bu olumsuz tablonun üç temel nedeni olduğunu düşünüyorum. Birincisi, AKP hükümeti arz yönü ağırlıklı politikalar uygularken, talep yönünü ihmal etmiştir. Donanım satın almalar ve arzı yoğun; fakat talep yaratmak için ne (KOBİ’ler dâhil) toplumu bilinçlendirme yönünde, ne de ilgi çekici ve yararlı içerik geliştirme yönünde yeterli çaba harcandı. Son açıklanan FATİH projesinde de, sınıfların akıllı tahtalarla, okulların daha fazla bilgisayarlarla donatılması planlanıyor. Oysa arz edilecek olan bu teknolojileri etkin kullanmak için öğretmenlerin yoğun bir hizmet içi eğitimden geçmesi de gerekir. Yukarıdaki olumsuz tablonun ikinci nedeninin de, uygulamalardaki aksamalar olduğunu düşünüyorum. 2010 sonu itibariyle tamamlanmış olması gereken Bilgi Toplumu Stratejisi ve Eylem Planı’nın ancak yüzde 60’ı gerçekleştirilebilmiştir. E-devlet ve bilgi toplumu konularındaki faaliyetleri düzenleyen bir yasa tasarısı üzerinde geçen yaz yoğun çalışmalar yapılmış, sonra tasarıyı TBMM’ye sunmaktan vaz geçilmiştir. Bu konuda acilen geçirilecek bir torba yasa tasarısı hazırlanmış, sonra o da rafa kalkmıştır. Hem sektörün büyümesi için hem de tüketicilerin mağdur olmaması için, telekom sektöründe serbestleşmenin tam olarak gerçekleşmesi ve adil rekabet düzeninin kurulması için gerekli mevzuat yerinde olduğu halde gereğince uygulanmamaktadır.
Bu ay internetin Türkiye’ye gelişinin 18. yılını kutladık. İnternet böylece yaş olarak reşit olduysa da, ülkemiz ekonomisine ve toplumsal yaşamına katkısı bakımından maalesef geridedir. Yani, özellikle son 5 yıldan sonra, yaşı yerinde ama başı yerinde değil duruma düşmüştür.
KÜRESEL
MOBİL BULUT UFUKTA GÖRÜNDÜ
İnterneti giderek daha fazla cep telefonundan kullanmak ve bulut bilişim… Birbirinden bağımsız gibi görünen bu iki önemli gelişmenin buluşması kaçınılmazdı. Nitekim geçtiğimiz 3 ay içerisinde arka arkaya stratejiler ortaya çıkmaya başladı.
Dijital Avrupa’dan sorumlu AB Komisyonu Başkan Yardımcısı Neelie Kroes, 27 Ocak ve 27 Mart günleri yaptığı “Bir Avrupa Bulut Bilişim Stratejisine Doğru” (“Towards a European Cloud Computing Strategy”) başlıklı konuşmalarda, bu stratejinin cep telefonu hizmetlerini de kapsayacağını belirtti.. Kroes’a göre bu stratejinin oluşması için 3 alanda çalışma gerekiyor: (1) Mahremiyet, veri güvenliği ve uluslar arası işbirliğini konularında mevzuat. (2) Standartlar, format, anlaşma yöntemleri gibi teknik ve ticari konular. (3) Kamu öncülüğü ve desteği ile oluşturulacak pazar.
ABD’de, Federal CIO Vivek Kundra’nın hazırladığı “Federal Bulut Bilişim Stratejisi” (Federal Cloud Computing Strategy), 10 Şubat günü Beyaz Saray tarafından açıklandı.
AT&T CEO’su Randall Stephenson, 15 Şubat’ta Barselona’da Dünya Mobil Kongresi’nde yaptığı konuşmada 4G ile bulut bilişimin taşıdığı büyük bir dalganın geldiğini iddia etti ve buna hazırlandıklarını söyledi.
İngiltere’de bakan Francis Maude, “Birleşik Krallık Hükümetinin Bilişim ve İletişim Teknolojileri Stratejisi”ni (“UK Government ICT Strategy”) 30 Mart günü açıkladı. Açık kaynak ve bulut bilişimi de içeren stratejide, cep telefonları ve bulutu buluşturma stratejisinin de 6 ay içinde tamamlanması hedefleniyor.
Ülkeler ve firmalar teknolojide hızlı gelişmeleri ne uzaktan izliyor ne de pazarın görünmez eline bırakıyor. Mobil bulut dalgası için ülkemizde de şimdiden bir strateji belirlenmesi arzu edilir.
BİREYSEL
MOBİL BULUT BİREYİ DAHA DA ÖZGÜRLEŞTİRİYOR
Bilgi çağını karakterize etmek için Herbert Simon “bu çağda sahip olduğunuz bilgi, kafanızdaki ile değil erişebildiğiniz ile sınırlıdır” demişti. 50-100 yıl önce de öyle değil miydi? Bir bilgiye sahip olmak istiyorsanız gidip birisine sorarak veya o bilgiyi içeren kitabı alıp okuyarak öğrenebilirdiniz. İnternetin yarattığı fark, erişebilme kolaylığı ve hızı ile ilgili.
Önceleri iş dünyası için çok önemli bir ekonomik tasarruf ve hız sağlayan bulut bilişim, şimdi de bireylerin yaşamına girdi. Amazon, Mart sonunda yeni bir uygulama sunmaya
başladı. Amazon’dan satın aldığınız bir dijital içerik (müzik, kitap vs) size ait bir bulut bilişim depolama merkezine konuyor. İstediğiniz zaman ve yerde, o içeriğe kolayca erişip elinizdeki cihaza (cep telefonu, tablet vs) tekrar indirebiliyorsunuz. Erişebilme kolaylığı ve hızı ile ilgili yeni bir ilerleme daha… Bireyin seçeneklerini artıran ve her bir seçeneği daha kolay elde edilebilir kılan bir gelişme, o bireyin özgürlüğünü de artırıyor demektir. Özgürlüklerinin bu şekilde artması, o bireyin yaşamını zenginleştirip kolaylaştırmanın ötesinde,
kişiliğini nasıl etkiliyor? Bu da henüz tam anlayamadığımız; ama anlamanın çok gerekli olduğu bir konu.