Bilgiye anlık takip, sıkı kontrol
Bilginin bulunduğu ortamı izleme ve kontrolleri sağlama konusunda Seber Danışmanlık ve Bilişim’in kurucusu Behçet Seber, önemli detaylar paylaştı.Bilginin değerinin gün geçtikçe artması, bilgiyi korumak için tedbirlerin alınmasını, bu konuda gerekli şirket içi yapılanmaların hayata geçirilmesini gerekli kılıyor. ‘Haber Dostları’ sayfaları BThaber Gazetesi’nin yeni bir bölümü. Bu bölümde gündeme dair öne çıkan başlıkları, bu başlıklarda bizzat çalışmaları olanlar anlatıyor. Gündem bilgi güvenliği olunca, bilginin bulunduğu ortamı izleme ve gerekli kontrolleri sağlama konusunda çalışmalar yapan Seber Danışmanlık ve Bilişim bize ulaştı. Şirketin Kurucusu Behçet Seber, ortam izleme ve kontrol sistemlerinde gelinen noktayı, Türk şirketlerinin bu konuya ilgisini, bu teknolojiyi tercih eden sektörleri ve potansiyelleri bir bir anlattı.
“2 008 yılından beri bilişim sektöründe faaliyet gösteriyoruz. Ana odağımız bilişim danışmanlığı olmasına rağmen, yaptığımız işlerin sonucunda ‘ortam izleme ve kontrol’ konusunda uzmanlaştık. ‘Ortam izleme’ yapısında, kurulan kameralarla ortamı görsel olarak izlemek anlaşılıyor. Ama ortam izleme bundan daha fazlası aslında. Birincisi, çevresel parametreler de artık önem taşıyor. Yani mekanın nemi, ortamdaki kişiler, yapılan hareketler gibi diğer duyularımızla algılayabileceğimiz türden parametreler burada öne çıkıyor. Böylece başka teknolojiler ve cihazlar kullanılmaya başlandı. Örneğin bilgiişlem sektöründe sistem odaları kritik noktalardır. Odanın belli bir sıcaklıkta olması, odaya giriş-çıkışların belli bir kontrolle yapılması gerekir. İkincisi, bilgi artık en değerli varlığımız. Bu yüzden bilgiyi çok iyi saklamak, bilginin bulunduğu ortamları da korumak gerekiyor. Ortam izleme ve kontrol sistemleri de işte tam olarak bunu yapıyor. Sistem bilginin ve kıymetli ekipmanların bulunduğu ortamları izliyor, verileri raporluyor ve gerekirse otomatik olarak tepki veriyor. Sıcaklık yükseldiğinde klimayı çalıştırmak, bir hareket algılandığında kamerayı devreye sokmak gibi…
Tüm sektörlere
yayılması gerek
Ortam izleme sistemleri nelerden oluşuyor diye baktığımızda, öncelik algılayıcılarda. İkincisi algılayıcıların bağlandığı akıllı cihazlar. Eskiden bunlar tek başına çalışan, algılayıcılardan gelen verilere göre kendileri tepki verebilen cihazlardı. Ama şu anda artık bilgisayar ağlarıyla iletişime geçip bilgisayarlar üzerinden de tepki verebilecek duruma geldiler. Bunu ‘uzaktan kontrol’ sistemi olarak da adlandırabiliriz. Bu sistemler bulundukları ortamlarda istediğiniz parametreleri ölçüyor, buna göre otomatik tepki verebiliyor, raporlamasını yapıyor. Yani bir donanım, bir de yazılım tarafı var. Bu sistemlerde biz, Avrupa’da iki şirketin çözümlerinin dağıtıcılığını yapıyoruz. Dolayısıyla bizim yaptığımız çalışmalar çözüm odaklı oluyor.
Ortam izleme yapılarında ve bunların kullanımında yurtdışından geri değiliz, ama gidecek çok yolumuz var. Türkiye’de bu sistemler 4-5 yıldır tanınmaya, kullanılmaya başlandı. Önceleri ise daha çok alarm sistemlerinden yararlanılıyordu. Bu yapıların kullanılması gereken daha çok yer, takip edilmesi gereken daha çok kritik ortam var. Örneğin bilgiişlem sektörü bu konuda öncülük yapıyor. Ama gıda, ilaç gibi sektörlerde de daha kat edecek yolumuz var. Çok enteresan uygulamalar var. Örneğin bilgisayar ortamında yazılım, anlık grafik çiziyor. Tüm algılayıcıların durumunu ekranda izleyebiliyorsunuz. Algılayıcıları da ortamda kritik nokta neresiyse oraya koyuyorsunuz.
Isıya ve neme karşı önlem almalı
Sunucuların bulunduğu kabinetlerin ısı kontrolü için kabinet içine de algılayıcı koymak gerekiyor. Odada standart bir ısı dağılımı yok. Klima çıkışında çok soğuk var, ama klimadan uzaklaştığınızda birkaç derece fark oluyor. İşte oralara bu algılayıcıları koymak gerekiyor. Ölçülen noktalar çok önemli. Bilgiişlem sektöründekiler çok iyi bilirler ki, buradaki araçlar çektikleri enerjinin yüzde 90’ını ısıya çevirir. Yani bu yapılar birer ısıtıcı gibi çalışır. Ağ cihazları da bu eğilimdedir. Sistem odalarını olması gerektiği gibi yaptınız, takip ediyorsunuz, ama noktasal olarak dikkat etmediğiniz sürece riskler yine var. Kabinet içindeki sunucuları takip etmezseniz, kısa bir süre içinde sıcakla 40’lı derecelere ulaşabiliyorlar. Bunu önlemek için veri merkezleri tasarlandığı sırada bazı önlemlerin alınması gerekiyor. Konulan kabinetler ve cihazların, odadaki ısı dağılımının sürekli takip edilmesi, kritik noktaları bulup oraları göz önünde tutmak gerekiyor.
Isı kadar, nem de önemli. Nem belli bir seviyenin altında olursa, statik elektrik oluşup cihazlar zarar görebilir. Sonuçta klimalar ortamdaki nemi alıyor, ama nem belli bir seviyenin altına düştüğünde statik elektrik riski başlıyor. Yani nemin de belli bir seviyede tutulması gerek. Sistem odalarında su basması ve duman da önemli birer risk.
Bu risklerin hepsi için danışmanlık yapıyor ve çözüm üretiyoruz. Dağıtıcısı olduğumuz şirketlerin çözümünün olmadığı durumlarda da kendi Ar-Ge’mizle çözüm üretebiliyoruz. Örneğin bir ortamda ses seviyesinin izlenmesi gerekiyorsa, bunun Ar-Ge’sini yapıp algılayıcıları oluşturup, sistemlerimizle bütünleştirebiliyoruz. Böylece portföyümüzdekilere ek çözümleri sunuyoruz.
Üzerinde ağırlıklı olarak çalıştığımız sistem odaları var, ama özellikle ilaç sektöründe ve aşı sektöründe de gereksinim olduğunu düşünüyoruz. Bu çözümler çok esnek. Ortamlarını izlemek isteyen şirketlere pratik çözümler sunabiliyoruz. İlaç sektörüne ek olarak, gıda sektöründe de üretim süreçlerinde ortamların izlenmesi gerekiyor. Özellikle et, tavuk ve süt ürünlerinin üretimde ve nakliyesi sırasında da izleme yapılması gerekiyor. Bunu gerektiği gibi yapmayan şirketlerin bazıları bizi buluyor, bazen de biz onları buluyor, bu konudaki açığı kapatmaya çalışıyoruz. Son dönemdeki çalışmalarımız gıda ve ilaç sektörüne yönelik. Bu iki sektörde depolama ve nakliye noktalarında çözümlerimiz öne çıkıyor.
2011 yılı ile birlikte ise bu çözümlere yönelik gereksinimler tüm sektörlerde yoğunlaşmış gözüküyor. Bunun yılın ikinci yarısına da yansıyacağını düşünüyorum. Yaz aylarında bu sistemlere talep daha çok artacaktır. Çünkü mevsim değişimi, gereksinimleri de öne çıkartıyor. Sonuçta bilgiişlem cihazı kullanan, kritik ortamlarda üretim yapan her sektörden her şirketin bu çözümleri kullanması gerekiyor. Ortamları takip edip, kontrol etmek ve her türlü riske karşı proaktif önlem alabilmek için bu şart. Örneğin bir sistem odanız var, siz işten çıkıp evinize gittiniz. Ofiste elektrik kesildi, jeneratöre bağlanamadığı için klima da devreye girmedi ve sabah geldiğinizce sunucunuzu bozulmuş bulabilirsiniz. O yüzden bir elektrik kesintisinden bile haberdar edilebilmeniz önemli. En azından bu süreçte KGK’ları devreye sokabilirsiniz.
Bu sistemlerin çalıştığı ortamlar, bilgisayar ortamlarıyla bütünleşik çalışıyorlar. Alarm durumunda e-posta alabiliyorsunuz ya da başka bilgisayar programlarına veri gönderimi olabiliyor. Yani bu sistemi kullandığınız yapıyla bütünleşik hale getirebiliyorsunuz. Bunlar mobil iletişim teknolojilerine de uyumlu cihazlar. Alarm olarak SMS alabiliyorsunuz, cep telefonunuza istediğiniz zaman raporlar gönderilebiliyor. Bu alanda gidilecek yol da var. Mevcut kullanım alanlarının dışında da bu cihazları kullanılabilir hale getirmek için kendi içimizde daha Ar-Ge odaklı çalışmalar yapıyoruz.”