Bilgiyi arttırmak mı? Bilgiye ulaşmak mı?
Geçenlerde bir görselden etkilendim, diyor ki
Günümüz gerçekleri:
Aya gitmek, komşuyu tanımamak
Yüksek gelir, az huzur
Yüksek IQ, az duygu
İyi bilgi, az erdem
Sayısız ilişki, sıfır sevgi
Daha çok insan, daha az insanlık.
En etkilisi ise şöyle.
Daha büyük bilgisayar, daha az kitap…
Aslında televizyon yazmışlar, ben değiştirdim. Televizyon bundan 5-10 sene önce çok doğru otururdu ama şimdi yerinde bilgisayar var, cep telefonu var, tabi hepsinden önce internet var. Hedef daha hızlı internet, daha güçlü bilgisayar. Peki amaç bilgiyi arttırmak mı bilgiye ulaşmak mı?
Bundan 20 yıl önce internetin yeni yaygınlaşmaya başladığı yıllarda dostum ve aynı zamanda kızına düşkün bir yönetici ile tartışıyorduk. O kızına bilgisayar kullanmayı yasakladığını, bilgiye erişmenin kolaylığı nedeniyle kızının daha az kafasını çalıştırdığını, halbuki soruların cevaplarını kendi kafasını kullanarak ve kitaplar yardımıyla bulmasını istiyordu. Ona göre internet onun çocuğunu tembel yapacaktı, zekası gelişmeyecekti. Benim savım ise bilgi zaten orada duruyor, kendini zorlamasın, o bilgiyi alsın, üstüne koysun şeklindeydi.
Zaman hem beni haklı çıkardı hem onu. Nasıl oluyor da ikimiz de haklı çıkmış olduk, anlatayım.
Bilgiyi internetten bulanlar üzerine koydular ve bilişim toplumları oluştu. Bilgiyi kullananlar kazanmaya başladı, veri üzerine çalışan şirketler milyar dolarlık oldu. Bu avantajı yakalayanlar bunun da üzerine geçti, yapay zeka yardımıyla robotlar üretmeye başladı. Artık internette bilgiyi aramak bile gerekmez duruma geldi, çok yakında bunu da sizin için yapacak robotlar bizlerle olacak. Bu kaçınılmaz.
Büyük ve ileri teknolojiler refah getirecek, fiziksel sağlık getirecek, açlığa susuzluğa çözüm bulacak, belki hayvan ve doğa katliamlarına son verecek. Ben teknoloji tarafındayım, insanlığın yaşamına devam etmesi teknolojinin gelişmesine bağlı. Peki teknoloji bizlere neyi veremeyecek, duyguyu. Başka? Sevgi, vicdan, doğaya ve hayvanların yaşam hakkına saygı, belki toplum dayanışması, belki yurtseverlik, belki insanlık kavramını. Teknoloji bunları vermeyecek, veremeyecek.
Eski dostumu haklı çıkaran konu ise, kitaplar daha az okunur olması. Bilgi internette hazır beklerken kimse araştırmamaya başladı. Bir problem daha önce çözülmüşse o çözümden faydalanıldı, üstünde çalışmaya bile gerek görülmedi. Unutulan nokta, kitap sadece bilgi vermez aynı zamanda duygu verir, vizyon verir, akıl verir. Hayatı gösterir, okurken aynısını yaşarsın, hayaller kurarsın, gelecek planları yaparsın. İnternette bu yok, hiç yok.
Bunları nereden alabiliriz, kalıtımsal özelliklerimizden, ailemizden, yakın çevremizden. Başka kaynak var mı? Var, kitaplar.
Kitap okumayan toplumlarda duygu eksilir, vicdan yok olur, hayal kurulmaz, yaratıcılık zayıflar.
Şimdi en başa dönelim, kitap unutulur ve her şey internetten beklenirse, toplumun geldiği düzey de bu olur. Cahil toplumlarda duygu ve vicdan olmazsa, kadına şiddet de olur, hayvan işkenceleri, doğa katliamları da. Yol için ağaç kesilir, hükümete kızılır orman yakılır.
TÜİK verileri ülkemizde basılı kitap sayısının her geçen gün arttığını söylüyor. 2016 yılında kişi başına düşen kitap adedi 8.4. Türkiye’de 2008 yılında 32 bin kitap basılmışken 2014 yılında bu sayı 50 bini aştı. Peki okuyor muyuz? Hayır
Türkiye’de düzenli kitap okuyanların oranı yaklaşık binde bir. Bu oran, en fazla kitap okuyan ülkelerin başında gelen İngiltere ve Fransa’da yüzde 21, Japonya’da yüzde 14, ABD’de yüzde 12 civarında.
UNESCO’ya göre Türkiye kitap okuma oranına göre 86. sırada.
Kitap okumak Türk insanının ihtiyaç listesinde 235. sırada. TÜİK verileri, Türk insanının kitap okumaya sadece 1 dakika ayırdığını gösteriyor. Buna karşılık TV izlemeye ortalama 6 saat, internete bağlanmaya 3 saat ayırıyor.
Olumlu haber okuma oranı son 10 yılda yüzde 30’dan yüzde 40’lara çıkmış olması. 1900 kişiyle yüz yüze yapılan Konda’nın araştırmasına göre araştırmaya katılanların yüzde 30’u ise hiç kitap okumuyor. Yüzde 22sinin ise hiç kitabı yok zaten. Bu arada kitap okuyanların en çok okuduğunun tarih kitabı olduğunu da belirtiyor araştırma.
Çok kitap okuyarak geri kazanabileceğimiz ama birçok kaybetmeye devam ettiğimiz değerler var ve bunun önüne geçilmesi artık zor gibi. Sevgi gibi, ilişki gibi huzur gibi önemli özelliklerden daha güçlü olmak adına taviz veriyoruz. Peki bu gücün karşılığında kazandığımız nedir?
Yazdım…