Bilim İlaç Bilgi Teknolojileri Direktörü Tolga Tırpan: “ENDİŞELENMELİ MİYİZ? KORKMALI MIYIZ? ”
“Yapay zeka (AI) çok yeni ve çok hızla gelişen bir teknoloji. Yarattığı krizlerde aynı derecede hızlı gelişiyor ve çözülüyor. Açıkçası krizin nasıl çözülebileceğini AI’ya sorduklarından şüphe etmiyor değilim. Bunun yanında ağırlıklı ve yoğun olarak AI’ın işe nasıl etki edeceği tartışılıyor ve konuşuluyor ancak çok az yerde çalışanlara nasıl etki edeceği değerlendiriliyor.
Geçmişe dönersek endüstriyel otomasyonun gelişimi ile birlikte birçok mavi yakalı çalışanların rolleri ve becerileri etkilendi. Örneğin ”Torna/Tesviye Ustası”, “CNC Operatörü”ne dönüştü, montaj hattında fiziksel emek ile tekrarlı işler yapan birçok beceri “Makine Operatörlüğü”ne evrildi, ya da eskiden olmayan “Robot Operatörü”, “Otomasyon Teknisyeni” gibi yeni meslekler oluştu. Üretken Yapay Zeka (GenAI) ile birlikte benzer bir durum beyaz yakalı çalışanların rollerine taşınmış durumda.
Bugün işgücünde varolan becerilerin %49’unun 2 ile 5 yıl arasında ya değişeceği ya da tamamen geçerliliğini yitireceği şeklinde öngörülüyor. Bir kısım görüş verenler önümüzdeki 5 yıl içinde giriş seviyesi çalışan rollerinin yarısından fazlasının yok olacağını tahmin ediyorlar. Şüpheli yaklaşıyorum ve aslında bu durumdan avantaj yaratılabileceğini de düşünüyorum.
İnsanın, en büyük fark yaratmaya devam edeceği yer problemi veya ihtiyacı tanımlama aşamasıdır. İnsan problemi anahtar sorularla ayrıştırarak önce kriterleri, şablon ve örüntüleri belirliyor. Bu noktadan sonra algoritmik çözüm bugünkü mevcut kabiliyeti ile AI’a bırakılabilir. AI’ı fırsata dönüştürmek ve daha fazla faydalanmak için temel becerilerimizi AI’a yönlendirmek yerine güçlü yönlerimizi daha güçlü hale getirebiliriz. Demem o ki iyi yaptığımız bir işte daha da iyi olmak için yapay zekadan nasıl yararlanabiliriz, bunu tesbit edebiliriz.
İş sonuçlarını veya çıktılarını oluşturan temel becerimizi yok etmek yerine bunların altına yeni beceriler katarak güçlendirebilir, AI’yı kullanma becerisini ekleyebiliriz (örneğin excel becerisi yanına AI kullanım becerisi, verilerden word, power point benzeri araçlarla rapor hazırlama işinin içine AI katmak gibi).
Diğer taraftan Gen AI’ın C-Suite seviyesinde karar verici üst düzey yöneticilerin (ağırlıklı olarak CEO’ların) yerini alacağı görüşleri de tartışılıyor. Üstelik araştırmalara katılan CEO’ların da neredeyse yarısının bu görüşte olduğu belirtiliyor. Bu yargıya varırken temelde C-Suite poizsyonlardan beklenenin verileri toplayarak buradan bir karara ulaşması olduğu görüşü yer alıyor.
Bu kadar karamsar olmayıp konuya farklı bakılmalı ve farklı düşünülmeli. AI ile karar verme mekanizmasında hızlı ve daha objektif sonuçlar alabiliriz. Bu doğru. Peki ya pragmatik kararlar alınması gerekirse? Çok iddalı tahminlerde ve söylemlerde bulunmak yerine sorular sormak istiyorum. Nitekim 2-3 yıl sonra muhtemelen cevaplarını da alacağız.
Liderlik ve liderlik özellikleri devredilebilir mi? Yaratıcı zihin ve stratejik düşünme eksersizleri ile pragmatik, tahmin edilemeyen, yaratıcı kararlar alınabilir mi?
Organizasyon yönetiminde ve karar vermede gerekli olan, güçlü sosyal becerilere sahip olunması, parmak izi gibi farklılık gösteren insan davranışları, tepkileri ve beden dilinin analiz edilebilmesi, çalışanın sosyal ve özel durumlarının farkına varılabilmesi, empati yapılabilmesi, içsel öngörü, eleştirel düşünme AI’lar tarafından ne derece yapılabilecek veya bu becerileri kazanması ne kadar sürede gerçekleşecek?
Sonuç olarak; kariyerimiz boyunca karşımıza birçok engel çıktı, bunları aşmak için yaratıcılığımızı, çevikliğimizi ve azmimizi kullandık. Evet AI’yı bizler yarattık, sonuçları da kariyer hayatımızda karşımıza yeni engeller olarak çıkacaktır. Yine aynı şekilde bunları da aşabiliriz ve faydaya dönüştürebiliriz.”