Bilim, İnovasyon ve Teknolojide Kadının Yeri
Spotta okuduğunuz olayın üzerinden 53 yıl geçtikten sonra, Danimarka’nın başkenti Kopenhag’da Uluslararası Sosyalist Kadınlar Konferansı’nda söz alan Almanya Sosyal Demokrat Partili tanınmış politikacı Clara Zetkin 8 Mart 1857’de New York’ta ölen kadın işçilerin Uluslararası Dünya Kadınlar Günü’nde anılması için bir önerge verdi. Zetkin’in önerisi oybirliği ile kabul edildi. Her yıl ilkbaharda ama farklı günlerde anılan bu elim olay, 1921’de Moskova’da toplanan 3. Uluslararası Kadınlar Konferansı’nda alınan kararla olayın gerçekleştiği 8 Mart günü anılmaya başlandı. Aynı yıl ilk kez Türkiye’de de anılan Uluslararası Kadınlar Günü, II. Dünya savaşı sonuna dek bazı ülkelerde yasaklıydı. 1960’lı yılların sonunda Amerika’da da anılmaya başlamasıyla daha bilinir oldu. Nitekim 16 Aralık 1977 tarihinde Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda 8 Mart’ın tüm dünyada ‘Dünya Kadınlar Günü’ olarak kutlanması kararlaştırıldı.
Bu yıl Dünya Kadınlar Günü’nden bir gün önce 7 Mart günü Budapeşte’de Avrupa Komisyonu’nda Başkan Yardımcısı ve Sayısal Gündem’den Sorumlu Üye Neelie Kroes bu özel güne atfen ‘ Bilim, İnovasyon ve Teknolojide Kadının Yeri’ başlıklı konferansta bir konuşma yaptı.
Konuşmasına kadınlar ve ICT (Bilgi ve İletişim Teknolojileri) arasındaki benzerliğe dikkat çekerek başlayan Kroes, ‘başlangıçta insanlar kadınların da, ICT’den de nasıl yararlanacakları konusunda varsayımda bulunurken, onları tam olarak anlamak yerine sadece yüzeysel olarak değerlendiriyorlar. Üstelik biliyoruz ki; bu durum şimdi ortaya çıkmış yeni bir şey değil’ dedi ve 1950’li yıllarda yazılmış bir şiirle sözlerini sürdürdü.
Özlemi olan Kız
Bir erkek olmak için özlemim var
Trenim olsun oynayacak
Ve eğlenceli oyunlar
Kızlara göre olmayacak …
Şimdi bir kadın, hala mekanik
Ama tren olursa elektronik
İçinde adamlar
Bir o kadar ironik
Bu şiir İngiliz Elektronik Çizelge Makineleri Şirketi’nin dergisinde yayınlanmıştı. Dünyada yeni kullanılmaya başlanan bilgisayar için işe alınan işletmen kadınlar için yazılmıştı. O sıralarda bu kadınlara ‘Power Girl’ deniliyordu. Aslında, alaycı bir uslupla yazılan bu şiirde o zamanlarda bile kadınlar ‘teknofobik’ olak konumlandırılıyor ve teknik ama keyifli işlerin dışında kalarak neleri kaçırdıklarına vurgu yapılıyordu.
Son istatistiki verilere bakılırsa; artık Avrupa’da Avrupa Birliği’ne üye 27 ülkede yüksek öğrenim gören öğrencilerin yarısından fazlası kızlardan oluşuyor. Doktora yapanların da yarıdan fazlası kız öğrenciler. Ama ne yazık ki; sadece %20’si mühendislik ya da bilişim teknolojileriyle ilgili bölümlerde okuyorlar.
Oysa Kroes’in konuşmasında altını çizdiği gibi 9 yaşına gelene dek kızlar ve erkekler arasında matematik ve fen bilimlerindeki başarı açısından herhangi bir fark tespit edilemiyor. Genç kuşakların bilgisayar kullanarak İnternet’e erişme, arkadaşlarıyla sohbet odalarında ya da sosyal ağlarda iletişim kurma konularında da herhangi bir çekingenlikleri yok. O halde kızlar neden teknolojiye dayalı mesleklere rağbet etmiyor? Sınıf ortamı mı etken? Bilime karşı korkuları mı var? Yoksa birileri teknik eğitim almamaları konusunda akıllarını mı çeliyor? Belki de Bilgi ve İletişim Teknolojilerinin zengin ve engin dünyasından haberleri yok!
Neelie Kroes’e göre, problemi tespit ettikten sonra farklı açılardan ele almak ve değerlendirmek gerekiyor. Kızların da bilim ve bilişimden haberleri olması gerekiyor. ‘Eğer problemin daha okul sıralarında başladığının farkına varırsak, sektörde niye bu kadar az kadın tepe yöneticisi var diye sormayız. Sorunun kaynağını doğru tespit etmek kadar çözümü de önem taşıyor ve endüstriye büyük görevler düşüyor.’
Avrupa Komisyonu’nun yeni politikaları arasında bu konuya öncelik verdiklerini söyleyen Kroes, şirketlerin kurumsal kurallarında değişiklik yapmalarını destekledikleini söyledi. Örneğin ‘Gölge gibi izleme’ adını verdikleri bir uygulama ile kızlar şirketlerde çalışan kadın mühendislerin yanında bir gün geçirip, deneyim kazanıyorlar. Sosyal medya olanaklarını kullanarak daha çok kız öğrenci bilinçlendiriliyor. Ancak bütün bu çabalar istenen sonucu vermiyor. Yetenekli kızları kazanmak için bir kanal oluşturulmaya çalışılsa bile bu kanal istenildiği gibi doldurulamıyor.
Neelie Kroes Avrupalı kadınları teknolojiye ısındırmak için çareler arayadursun, Türkiye bu kez daha atak davranıp iki yıl önce geliştirmeye başladığı bir projeyi hayata geçirdi. Kroes’in konuşmasından 3 gün sonra, 10 Mart 2011 tarihinde Milli Eğitim Bakanlığı, İntel ve Fütüristler Derneği ortaklaşa Türkiye’de kadınların teknoloji alanında gelişimi için yeni bir eğitim seferberliği başlattıklarını duyurdu. Duyuruyu bizzat Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu, Intel Türkiye, Orta Doğu ve Afrika Bölge Direktörü Ayşegül İldeniz ve Türkiye Fütüristler Derneği Başkanı Ufuk Tarhan yaptı. Milli Eğitim Bakanlığı’nın desteği ile gerçekleşen TeknoKadın Projesi kadınların bilgisayar ve bilişim teknolojilerinden korkularını yenmelerine, bilgisayar ve İnterneti daha etkin kullanabilmelerine, teknolojiden yararlanarak girişimci yanlarını açığa çıkarmalarına ve ekonomiye daha etkin katılımlarını sağlamaya yardımcı olacak.
Intel Türkiye’nin bir süre önce yaptığı ‘Bilgisayar Kullanımı ve Tutum’ Araştırması, aslında böyle bir girişime ne kadar ihtiyaç olduğunu gözler önüne seriyordu. Ülkemizde kadınların bilgisayar ve internet konusunda erkeklerin çok gerisinde olduğunu ortaya koyan bu çalışmaya göre erkeklerin internet kullanım oranı yüzde 82 iken kadınların üçte biri hiç internet kullanmadığını belirtiyor. Aynı araştırmada saptanan bir gerçek de annenin bilgisayar kullandığı hanelerin oranının sadece yüzde 18 olması.
Başlangıç olarak 7 bölgeye dağılmış 21 ilde uygulanacak olan TeknoKadın Projesi kapsamında kendini geliştirmek isteyen her yaştan ve her meslekten kadın teknolojiye ısındırılacak ve bilgisayar ve internet kullanımına alıştırılacak. İllerdeki Halk Eğitim Merkezleri’nde gerçekleştirilecek olan uygulamalı TeknoKadın Eğitimleri, “Güvenli İnternet Kullanımı”, “Bilgisayarda Temel Uygulamalar Geliştirme” ve “Teknoloji ve Girişimcilik” başlıkları altında 3 aşamadan oluşacak. Önümüzdeki dönemde eğitim içeriğine girişimcilik konusunda yeni modüllerin eklenmesi ve çevrimiçi eğitimler verilmesi de hedefleniyor. Eğitimlerin sonunda tüm katılımcılara Milli Eğitim Bakanlığı Çıraklık ve Yaygın Eğitim Genel Müdürlüğü sertifikası ve TeknoKadın sertifikası verilecek.
Başka ülkelere de örnek olabilecek bu proje kadına bilgisayar ve bilişim dünyasında da hak ettiği yeri verme anlamında özel bir önem taşıyor..