Bilişim teknolojilerine tek yönlü bir camdan mı bakıyoruz?
– “Bir tıklıyorum bir saniyede dünyanın bilgisi ekranımda! Bilgiye ulaşmak ne kadar kolaylaştı!”
Benzeri cümleleri sıklıkla duyar olduk. Özellikle bilim insanı unvanına sahip kişilerin bir de bu ifadeleri panellerde, toplantılarda dile getirmeleri, toplum olarak bilişime tek yönlü bir camdan mı bakıyoruz sorusunun ortaya çıkmasına sebep olmaktadır. Baktığımız camda kendimizi gördüğümüzde sanki satın aldığımız o teknolojiyi biz üretmişiz gibi mutlu oluyoruz ve hayatımızın ne kadar hızlandığını ve güzelleştiğini düşünüyoruz. Tek yönlü camın diğer tarafından bakanlar ise bizi kolaylıkla görebiliyorlar. Keşfettikleri “problemlere” yönelik ürettikleri teknolojilerin kullanımı kolaylaştıkça bunları satın almaya ve sadece “tüketmeye” bu kadar hevesli olmamız onları daha çok “problem” bulmaya ve bunlara yönelik teknolojik çözümler “üretmeye” teşvik etmektedir.
Bir başka konu ise bilgisayar ve türevi cihazlarla internet üzerinden eriştiğimiz metinleri, dosyaları, resimleri, videoları “bilgiye erişmek” olarak değerlendirmemizdir. Tek yönlü camın aynalı tarafındaki bizler “download” ettiğimiz içeriği “bilgi” olarak adlandırıyoruz, ama bu içeriği üretip internete “upload” edenler aynı içeriği bilgi olarak değil “enformasyon” olarak adlandırmaktadır. Bu sadece bir kavram için kullanılan kelimenin ne olması gerektiği sorunu değildir. Bilgi ve enformasyon kavramları arasında hiyerarşik bir ilişki vardır ve bu kelebekle kozası içindeki tırtılın ilişkisi gibidir. Kozanın içindeki tırtılın, bir kelebek olabilmesi için zamana, olgunlaşmaya ve evrim geçirmeye ihtiyacı vardır. Benzer şekilde, internetten elde edilen enformasyonun işe yarar ve kullanılabilir bilgi olabilmesi için zaman içerisinde “somut deneyimle harmanlanması” gerekmektedir. Enformasyonun, somut deneyimle harmanlamasının ise “bir tıklamayla oluvermesi” pek mümkün değildir.
Halbuki…
Gözlerimizi tek yönlü cama iyice yanaştırıp diğer tarafa bakanlarımız, buğulu da olsa arka tarafta hiçbir şeyin öyle “bir tıklamayla”, “kolaylıkla” ve “bilgiye hemen ulaşıvermekle” olmadığını fark edebiliyor. Bize bir tıklamayla dünyanın işini hızla ve kolaylıkla yapma imkânı sağlayan teknolojilerin üretim süreçlerinin, tam aksine “çok zor”, “problemli” ve “yavaş” olduğunu ancak o teknolojileri üreten toplumlar ve topluluklar bilmektedir. Buna karşılık, o “zorlu”, “problemli” ve “yavaş” sürecin sonunda ortaya çıkan ürünler o topluluk ve toplumlara “zenginlik” ve diğer toplumlar/topluluklar üzerinde “hâkimiyet gücü” getirmektedir.