Bilişim Teknolojisi ve Dijital Yolsuzluk
Uluslararası güvenilirliği olan bilgi bankası Vikipedi yolsuzluğu şöyle tanımlıyor :
“Usulsüzlük veya yolsuzluk, ticari açıdan etkinliği hukuken tam anlamıyla kontrol edilemeyen, daha çok kamu kuruluşlarında, özellikle yerel yönetimlerde oluştuğu iddia edilen, mevzuatın esnetilip görmezden gelinmesi veya ihlallere göz yumulması halleri olarak tanımlanabilir.”
Üzüm üzüme baka baka kararır deyişini doğrulayacak şekilde yolsuzluğun bulaşıcı olduğu sosyolojik bir gerçektir. Nature Dergisi’nin Mart 2016 sayısında yayımlanan bir makalede
Yale Üniversitesi’nden davranışsal ekonomist Jonathan Schulz ve Nottingham Üniversitesi’nden Simon Gachterişte’in yaptığı araştırma sonucunda, yolsuzlukların ülke refahına zarar vermesinin yanı sıra, vatandaşlarının ahlaki değerlerinde de erozyonlara yol açtığı ve bunların orantılı olarak birbirlerini olumsuzu yönde etkilediği tespit edilmiş. Gelgez.net sitesinden aldığım bu bilgiler ışığında yolsuzluğun nedenleri için belirlenen maddelerden beş tanesi şu şekilde sıralanabilir:
1-Yoksulluk 2-Cehalet ve yetersiz eğitim 3-İşsizlik 4-Açgözlülük 5-Zayıf Yönetimler.
Deutsche Welle ‘de okuduğum bir araştırmada Türkiye yolsuzluk mücadele algı endeksinde 78. sırada yer alıyor. Haberin başlığında şöyle diyor “Uluslararası Şeffaflık Örgütü’nün 2018 Yolsuzluk Algı Endeksi’nde 78. sırada yer alan Türkiye “demokrasi geleneği bulunmayan ülkelerle” aynı kategoride değerlendirildi.”
Yolsuzluk Algı Endeksi’nin üst sıralarında İskandinav ülkeleri yer aldı. 100 üzerinden 88 puanla Danimarka endeksin ilk sırasında yer alırken onu 87 puanla Yeni Zelanda izledi. Üçüncü sırayı ise İsveç, İsviçre, Finlandiya ve Singapur paylaştı. Endeksin son sıralarında ise 13 puanla Güney Sudan ve Suriye, 10 puanla Somali bulunuyor.
Cumhuriyet tarihinin mahkeme kayıtlarına geçen ilk yolsuzluğu, Yavuz savaş gemisinin onarım ihalesinde yaşanıyor. 16 Nisan 1928 tarihinde sonuçlanan davada davalılar 2 sene hapis cezasına çarptırılıyorlar, bu kişilerden birinin soyadı bile değiştirilip Eryavuz yerine Topçu yapılıyor. Havuz davası olarak bilinen bu dava gerçekten de Cumhuriyet’in ilk yolsuzluk davası mıdır emin değilim fakat Cumhuriyet öncesi yönetimlerde rüşvetin, yolsuzluğun ve usulsüzlüğün çok yaygın olduğu ve bununla mücadelede başarılı olunamadığı sosyal bir gerçekliktir.
Yukarıdaki girişe bakıp siyasi ve politik yorumlar yapacağımı düşünmeyin. Aslında benim değineceğim konu Bilişim Teknolojisi sektöründeki yolsuzluk ve usulsüzlük ile ilgili.
Bilişim sektöründe yolsuzluklar pek basına yansımaz. Aslında diğer sektörlerden hiç de farkı yoktur ama yapanlar büyük firma temsilcileri olduğunda her nedense üstü kapatılır, pek lafı edilmez. Nedenleri yukarıda saydığım 5 maddeden bence sadece biri Bilişim sektöründeki yolsuzluklar için geçerli, o da aç gözlülük. Yine de bu yazımı nedenleri üzerine kurgulamadım. Benim derdim neden üzerlerinin kapatıldığı. İletişimin ön planda ve çok hızlı olduğu bu sektörde yolsuzluk bilgilerinin şirketlerin kendilerine zarar vereceği sebebiyle olabilir mi?…
Çok yakın zamanda, yabancı sermayeli bir güvenlik firmasının Türkiye ofisinde geniş çaplı yolsuzluk ortaya çıkarıldı. Yönetim dahil bütün çalışanların işine son verildi. Ancak nedense bu olaylar basına yansımadı. Çok sayıda usulsüz ve yolsuz satışa rağmen, bu yolsuzluğa karışan bayileri ile hala çalışmaya devam ediyorlar. Geçenlerde gördüm, marka ile birlikte ortak etkinlik yapıyorlar.
Bir başkasında, düşünsenize, Dünya çapında bir yazılım markasının özellikle Ankara ekibi ile büyük bir toptancının ismi yolsuzluk ve rüşvet olaylarına karıştı fakat basına yansımadı. Kimse görmedi, duymadı, bilmedi.
Ankara’da büyük bir kurumun temsilcisinin rüşvet istediği ortaya çıktı, rüşvet istenen firma yöneticisi ses kayıtlarını sundu. Rüşvet isteyen kişi bunu aslında Genel Müdür isteği üzerine yaptığını açıkladı. İkisi de hala görevde, hiçbir şey değişmedi.
Geçmişte birçok donanım satın alma işinde de yolsuzluk ortaya çıkarıldı. Toptancının deposunda gerçekleşen yolsuzluk hızlıca ve sessizce kapatıldı. Peki bu bilgiler gizli mi? Hayır. Herkes biliyor ama söylemiyor.
Dernek de soyuldu, evet yanlış değil. Bir uluslararası dernek kasası boşaltıldı, yeni Başkan şaşkınca olayı soruşturunca gelen cevap “canınızı yakarım” oldu. Dernek de soyan da hala sessiz.
Ezcümle yolsuzluk bir ülkenin yapısında varsa bu inşaat sektöründe olur, tekstilde de ve görece daha eğitimli kişilerin olduğu Bilişim sektöründe de…
Bütün bu olaylar diğer sektörlerde de yazılamıyor, Bilişim’de de. Diğerlerini bilemem ama bizdekinin en önemlisi ekonomik baskılar. Bir gün bu baskılar önemini kaybedince bakarız elbette.
Yazdım…