Bilişim yatırımlarında öncelikler değişiyor
Birkaç yıl öncesinin bilişim yatırımlarında başı çeken eğilim ve öncelikler artık değişti. Bu değişimi gören, buna uygun strateji geliştirmeyi başaranlar için ne alâ. Ama ‘Önce komşuda bir görelim, beğenirsek biz de alırız’ diyenlerin işi gelecek dönemde hiç de kolay olmayacak.
Accenture tarafından Economist Intelligence Unit (EIU) işbirliği ile yapılan ‘Küresel CEO Araştırması 2014 – Türkiye Sonuçları: Dijital Dönüşüm ile Büyüme’ raporu, sayısal dünyada rekabetin giderek arttığı ve sayısal dönüşüm ile büyümenin gerçekleşebileceğine işaret ediyor. Araştırma 20 ülkede çeşitli şirketleri temsil eden üst düzey yöneticiyle yapıldı ve Türkiye özelinde yapılan çalışma önemli konulara vurgu yapıyor:
Şirketler kendi alanlarından çıkıp farklı sektörlere girecek oralarda iş yapabilecekler. Buna hazır olmalı ve bunun nasıl yapılması gerektiğini planlamalılar. Kanallar, müşteriler artıyor ve farklı ürünler çıkıyor. BT ve iş artık bütünleşik. Dolayısıyla birleşik stratejiler oluşturulması gerekiyor. Tüm ekip bu planı sindirmeli. Hızlı değişen bir dünyada hızlı takipçi modeli artık çalışmıyor. Kurumun kendi planının ve stratejisinin olması gerek. Sık denemeler yapmak, plan oluşturup bu çerçevede hızlı hareket etmeyi bilmek gerek. Sayısal dönüşüm sadece BT şirketlerinin değil, küresel bazda kurumsal oyuncuların da girdiği bir alan. Türkiye’de de bunun örnekleri var, telelekomun finansa finansın telekoma girmesi gibi. Bu dönüşümde şirketler kendi önceliklerini belirlemeli. Sayısal dönüşümde dikkat edilmesi gereken bir unsur da müşterilerde duygusal bağlılığın artık olmadığı. Dolayısıyla ne yapıyorsanız kaliteli yapmalısınız. Aksi halde müşteri gider.
Yatırımlarda aslan
payı 2015’e
Araştırmaya göre, CEO’lar bilişim yatırımlarına hevesli. E-ticaret, M2M, bulut bilişim, veri analitiği, sosyal medya ve mobilite gibi başlıkların önem kazanacağını düşünüyorlar.
Büyümenin kaynağı konusunda fikir birliği tamam ama iş dönüp dolaşıp yine bu konuya ne kadar yatırım yaptıkları konusunda düğümleniyor. Accenture Türkiye Teknoloji Grubu Lideri ve Yönetici Ortağı Emre Hayretçi’nin de belirttiği gibi, Türk şirketleri sayısal dönüşüme çok fazla yatırım yapamıyor. Çünkü teknoloji bilinirliği ve yapılan yatırımın geri dönüşünün ölçümü konusunda Türk şirketlerinin tecrübesi biraz kısıtlı.
Gelelim 2014 yılı yatırım tahminine: “İlk yarıya göre artış ikinci yarı yılda olacaktır. Çünkü belirsizlikler ortadan kalktı bir nebze. Ama bu bir patlama şeklinde olmayacak. 2014’te temkinli bekleyişe karşılık öngörüm, 2015’in şirketlerin biraz daha önünü gördüğü, dış pazarlardaki durumun netleştiği, şirketlerin artık bir karar alıp yatırım yapma noktasındaki dönem olacağı. Araştırmada da şirketler 2015’in daha iyi bir yıl olacağını öngörüyorlar. Bütün değişkenler sakin seyrederse, 2015 yılı farklı başlıklarda, özellikle ihracat pazarlarında ve rekabette öne çıkmayı destekleyecek yatırımlarla güçlenecek.”
Araştırmaya katılan şirketlerin CEO’larının zengin bir BT yatırım gündemi var, ama halihazırda fazla para yokken, yatırımları önceliklendirmede de ekstra hassasiyet göstermek gerekiyor. Yatırım önceliklerinde bulut bilişim, veri analitiği, M2M gibi farklı başlıklar var.
Türk şirketlerinin derdi kısıtlı bütçe
Sadece teknolojinin size ne sağlayacağını bilmek bu devirde artık yetmiyor. Onun son kullanıcının hayatını nasıl değiştireceğini doğru tahmin edebilmek önemli. “Bunlara gerçekten kafa yoran şirketler sayısal dönüşümde başarılı olacak” diyen Hayretçi’ye göre, sadece kendi pazarında değil diğer tüm pazarlardaki değişimleri iyi analiz edebilen, bunun diğer sektörleri nasıl etkileyebileceğini ve sizin bu sektörlerle nasıl etkileşim içinde olabileceğinizi planladığınız bir yapı var. Evet, mevzu biraz karışık ama teknolojiyi ve değişimi bu şekilde takip eden şirketler Hayretçi’ye göre başarılı olacak. Peki ya Türk şirketlerinin bu tabloda durumu nasıl? Hayretçi gözlemlerini şöyle paylaşıyor:
“Türk şirketlerinin bunu nasıl yaptıklarını bu araştırma içinde görüşmedik. Ama gözlemimiz yatırım miktarları çok daha dar ve kısıtlı. Birçok şirket Amazon veya Facebook gibi olmak istediğini söylüyor. Niyet güzel, ama Google’ı iki kişi yaptı 15 yıl önce yaptı. Google’ın yaptığının onda birini yapmak için şu anda ihtiyacınız olan sermaye miktarı çok büyük. Bizdeki bakış açısı maalesef biraz bu. Oysa sayısal dönüşüm içinde birçok deneme yapmanız lazım. Böylece aslında kendi Ar-Ge’nizi yapıyorsunuz. Kısıtlı yatırım bütçesiyle bu kolay değil. Burada izlenecek stratejilerden bir tanesi daha az kayıplarla daha sık deneme. Yani birçok şey deneyeceksiniz, bunların büyük bir kısmı da tutmayacak, bunu bilin. Yatırımı ise küçük ama sık ve fazla sayıda yapacağınız bir strateji üzerine kurgulamak anlamlı olabilir. Bu da zaten her bir şirketin kendini tanıması, hedeflerini ve pazarını bilmesi önceliği ile bağlantılı.”
Türk şirketlerinin eksiği yok fazlası var ama…
Sayısal dönüşümün temeli kendini ve hedeflerini bilerek kendine özgü bir önceliklendirme yapmak. Kurumsal felsefede ve dolayısıyla insan kaynağında da bu tabloda bütünlük hakim. Yani şirketlerin bir iş stratejisi bir de teknoloji stratejisi yok, ikisi birleşiyor, aradaki kopukluk kalkıyor. Tek bir strateji var ve bu da teknoloji odaklı.
Bu kültürün oluşması durumunda, şirket teknolojik dönüşümünü kurumsal faydası için kullanabiliyor her açıdan. “Her şirkette oldu diyemesek de, son yıllarda CIO’lar yönetim kurullarında daha fazla söz sahibi oldu” sözleri ile bu alanda bir gelişime işaret eden Hayretçi, Türk CEO’ların BT’ye bakışlarındaki temel eksikliği ‘inanç’ olarak özetledi. Pazardan ve ülkeden dolayı tedirginlik, teknoloji yatırımı konusunda muhafazakar bir tutumu beraberinde getiriyor. Hayretçi’nin tabiriyle, zor bir pazar olan Türkiye’de yatırımların yönünü değiştirip teknolojiye ağırlık verme konusunda o kadar da cesur davranamıyorsunuz. Çünkü bu yatırımlar da ucuz değil. Türk CEO’ları, Hayretçi’ye göre teknolojik değişimin farkında. Ama bu değişime uyum için kuruma özgü bir plan olması şart. Yani kullanıcımız, ekosistemimiz, etrafımızdaki sektör ve pazarlar nasıl değişecek? Şirketler artık önce kendi içlerine bakmadan önce etrafı iyi analiz etmeleri gerektiğini bilmeli. Türk şirketlerinin teknolojik altyapıları çok yetkin, cihaz kullanımında çok olgunuz. Ama yatırım yapma noktasında biraz gerideyiz. Çünkü o alanlara yeterince yatırım yapabilmiş yeterli sermaye sahibi şirket fazla değil. Yurtdışındaki şirketlere yatırımlarının büyük bölümünü bu tarafa kanalize etmişler. Yatırım önceliklendirmeler bizde ve onlarda farklı. Az parayla yapılması gereken çok iş, hayata geçirilmesi gereken kuruma özel bir dönüşüm var.
Risk fırsata
çevrilebilir mi?
Peki bu dönüşüm ne oranda bir risk, ne seviyede bir fırsat? Yanıt Hayretçi’den geliyor: “Bence fırsat. Bunu yapmayanın pazardan kaybolacağını düşünürseniz, sayısal dönüşüme inanıyorsanız, mevcut pazarınız yarın çok farklı olacak ve bunu bilerek bu dönüşümün içinde yer almazsanız, o zaman asıl risk pazarı yitirip küçülmeniz ve yok olmanız. Hep teknoloji şirketleri bir BT pazarı oluşturdu, diğer şirketler bu gelişimi takip edip kendi de kullanıma geçti. Ama artık yeni bir dalganın içine giriyoruz. Köklü kurumsal şirketler bu teknolojinin bir oyuncusu olma noktasına geldiler.
Sözün özü, bu sayısal dönüşümde şirketler, teknolojiyi kullanarak kendi işlerini daha iyi yapıyor değiller. Burada kast edilen, çekirdek alandan çıkıp farklı alanlarda iş yapabilmek. Doğru adımlarla bu alınan risk, büyük fırsatlara dönüştürülebilir.
Sayılı gün çabuk geçer
100 günlük planda adımları attınız ve aradan 365 gün geçti. İşte bundan sonrası için öncelikleriniz:
• Çalışanlara ve tüketicilere bir analiz sunun, burada donanım ve yazılım çözümlerinizi de ele alın. ‘Daha fazla bilgi’ önceliği ile hareket edin. Aldığınız kararlarla bağlantısı olan sonuçları ve müşteri deneyimlerini gözden kaçırmayın.
• Çekirdek iş fonksiyonları için kurumsal mobiliteyi destekleyin, bunun için de altyapınızı geliştirin.
• Gerçek zamanlı bir veri analitiği altyapısı oluşturun. Bu yapı, veri hacmini ve dijital-fiziksel projelerde ihtiyaç duyulan verileri destekleyecek güçte olsun.
• Gerçek zamanlı geri dönüşlere hızlı yanıt vermenizi sağlayacak bir yönetim stratejisi geliştirin.
• Yeni projeler hayata geçerken, bir tarafta da proaktif olarak muhtemel veri gizliliği konularını takip edin. Kurumsal riskleri en aza indirmek için sadece yöneticilere değil, son kullanıcılara da yetki ve şeffaflık sağlayın.
Gelecek 100 günün yol haritası
Accenture’a göre, şirketler bu adımları atarsa, karar alma süreçlerinde hıza ulaşır.
• Ağ yapısında yer alan, insanların kullandığı veya sensörler gibi otomatik hareket eden tüm cihazların bir envanterini çıkartın.
• Karar alma süreçlerinde belirleyici olan kurumsal veri toplama yapınızın nasıl işlediğini anlayın, günlük faaliyetlere dair daha fazla verinin iş verimliliğine nasıl etki yapacağını anlamaya çalışın.
• Tüketicilerin ürün ve hizmetlerinizle bağlantı kurma yöntemleri ve bunu yaptıkları yerlere dair veriler elde edin ve bunları kendi stratejinize göre önceliklendirin.
• Tüketicilerin karar alma süreçlerinde nasıl daha etkili olabileceğinizi düşünün.
• Farklı sektörlerde önde gelen şirketlerin tüketici deneyimini geliştirmek için neler yaptıklarına bakın.
• BT ve iş birimi arasında çapraz çalışan mobilite ekibi oluşturun. Bu ekip yeni tüketici ve çalışan odaklı fiziksel ve dijital deneyimler sunma hedefiyle yol alsın.
• Tüketici ile yüz yüze gelen iş birimlerinizle işbirliği yapın, gerçek zamanlı analitikle güncel verilere erişmenin onlara nasıl fayda sağlayacağını görmeye çalışın, bunun için bir strateji geliştirin.
• Yeni sayısal ve fiziksel bağlantıların iş yapısında kullanımı için kurumsal gizlilik politikalarınızı yeniden ele alın. Veri toplama, bunların kullanımı, şeffaflık, kullanıcı kontrolü gibi başlıklarda tam netlik sağlanmalı.