Bilişimde 2014 denklemi: Kur hesapları
Türk bilişim sektörünün 2014 yılı seyri, birçok açıdan döviz piyasasının yönüne bağlı. Çünkü yılın son çeyreğinde ortaya çıkan, yılın son ayında belirginlik kazanan hareketlilik, temkinli olmayı gerekli kılıyor.
Döviz piyasası, son ayların sakin seyrini yılın son çeyreğinde tersine çevirdi. Önce ABD Merkez Bankası FED’in beklenen açıklaması geldi: Faiz artırımı daha sonra, ama dünya piyasalarına pompalanan dolar miktarını da 2014 itibariyle azaltma vaktidir. Sonuçta ABD ekonomisinin yeniden büyümeye başladığına yönelik ekonomik veriler dünya piyasaları için belirsizliğin dağılması adına ilaç demek. Ama Türkiye gibi gelişmekte olan pazarlar için sıcak paranın çıkması ve ABD piyasalarına dönmesi anlamını da taşıyor. Bu geçiş, özellikle dövize endeksli mal ve hizmet satışları yapan, stok tutan sektörlerin şirketleri için de kur farkından kaynaklı sıkıntı demek.
Enflasyon artarsa…
BT sektöründeki özellikle donanım ve altyapı ürünlerinin döviz ile tedarik edilmesi gerekliliği ve yurtdışına olan bağımlılık, kurda yükselişlerin genellikle sektörü olumsuz etkilemesine yol açıyor. Kurların yükselmesi, ulusal paranın değer kaybetmesi anlamına geldiği ve beraberinde enflasyonun yükselmesine yol açabildiği için BT sektöründe ‘satın alma gücünü’ etkiliyor. Bu durum, birçok şirkette bütçe hedeflerinde revizyon demek. Bu arada, 2014 yılı yerel seçimlerinin de siyasete karşı duyarlı kurlarda oynamalara yol açabileceğini, bu risk payını hedeflerine yansıtan şirketler biliyor. Konuya sektör temsilcilerinin yorumlarıyla yaklaşınca, en azından yılın ilk aylarının her zamankinden daha dikkatli adım atmayı gerektirdiği ortada
EY (Ernst&Young) Danışmanlık Hizmetleri Ortağı Emre Beşli’nin de dikkat çektiği gibi, BT sektöründe, özellikle dövizli alım-satımlar ve sözleşmeler nedeniyle finansal tabloları etkileyebilecek bir kur riskinden söz etmek mümkün. Ama bu etki, şirketlerin net kur pozisyonunun ne ölçüde büyük olduğu ile orantılı. Beşli’ye göre, genelde klasik yaklaşım olarak ‘dövizli varlıklar ve yükümlülükler arasındaki denge korunmaya çalışılarak’ kur riski kontrol altına alına alınabilir. Ancak özellikle mevcut sözleşmeler nedeniyle, bu yöntemin her dönem etkin olabileceğini söylemek zor. Beşli’nin önerisi, özellikle kurların daha hareketli olduğu dönemlerde türev ürünler gibi ‘kur riskinden korunma araçlarının’ kullanılması.
İyi hesap = azalan risk
BT sektör malları ağırlıklı olarak döviz endeksli olduğu için özellikle yabancı marka mallarda kur dalgalanmaları büyük bir risk. Firmalarda bu riski; stok seviyesi ve borçlanma belirliyor. Döviz piyasasındaki hareketliliğin en zarar verici noktası, satın alma noktasında gerçekleşiyor. BT kanallarındaki satış ve fiyat verilerini anlaşmalı olduğu 35 ülkedeki dağıtıcılardan alarak raporlayan Context’in Türkiye Ülke Müdürü Erol Kuseyri’nin de dikkat çektiği gibi, firmalar stok seviyelerini en aza indirgeyip uzun vadeli stok bulundurmuyor. Ama bir tarafta da uzun vadeli döviz borçlanan firmalar, vade sonunda reel borcundan daha fazla borç ödemiş oluyor. Bu da büyük bir borç yükü demek. Bu sıkıntıları bertaraf etmek için çoğunlukla atılan adımları ve bunların kaçınılmaz sonuçlarını Kuseyri şöyle anlatıyor:
“Şirketler satın almalarını en aza indirgeyip piyasa fırsatlarını beklemeye başlıyor. Dağıtıcıların ve üreticilerin ya da başkalarının stoklarını kullanma eğilimi doğuyor. Bu şekilde riski en aza indiriyorlar. Beklenen her fırsat aslında ekonomideki canlılığı öldürüyor. Bu da, üreticilerin elinde hızla büyüyen bir stok seviyesine dönüşüyor.”
2014 bu hali ile ‘finansın satışın önünde olacağı bir yıl’ gibi görünüyor. Yani bazen kur riskinden dolayı satmamak en iyi çözüm olabilir. Kuseyri, bunun ekonomik sonucunun ‘sektörel daralma’ olacağı kanısında. Ancak güçlü bir sektör gerçeği ışığında Kuseyri, akıllı ve cesur firmaların büyüme yoluna gireceği kanısında.
Detaylı maliyet analizi
Proline Bilişim Satış Müdürü Bilginç Işık’a göre, kamu BT ihalelerinin TL cinsinden yapılması, ancak satın alınan ürünlerin döviz cinsinden olması kur riskini getiriyor. Özel sektörde ise kur artışı firmaların alım bütçelerini daraltıyor. Stratejilerini Işık şöyle anlatıyor:
“Projeler öncesinde detaylı finans maliyeti çalışmaları yapıyoruz. Ar-Ge Merkezi olduğumuz için satış ekiplerimiz, Ar-Ge ekiplerimiz tarafından geliştirilen ürünlerimizin satışına önem veriyor. Bütünleştiricilerin teker teker sektörden çekilmelerinin, var olanların çekilme tehlikesiyle karşılaşmasının temel sebeplerden olan ‘kur riski’, 2014 gündemimizde daha hassas bir yerde.”
Dataserv Yönetim Kurulu Başkanı Rıza Pakdemir’e göre, kurda artışın bütçeleri negatif etkileyeceği aşikâr. Ancak özellikle telekom ve finans pazarında yapılması gereken çok önemli projeler için kaynakların zorlanarak da olsa gerçekleştirileceğini umduklarını belirten Pakdemir, bu pazarlardaki şirketler için teknolojik yatırımların devamlılığının bir zorunluluk olduğunun altını çizdi.
Kur riskini yönetmeyi bilmek gerek
BT sektöründe donanım ithalatının yüksek olması, kurda gelişmelerin takip edilmesini gerektiriyor. İhracata dönük çalışan firmaların kur risklerini yönetmek için çaba göstermeleri önemli. Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mehmet Büyükekşi’ye göre, ihracatçı eğilim araştırmasının makine, elektrik elektronik ve bilişim sektörü 3’üncü çeyrek sonuçlarına göre, kur riskinden korunmak için sektördeki firmaların yüzde 40’ı döviz kredisi ve vadeli işlemlerini, yüzde 36’sı forward, yüzde 16’sı opsiyonu, yüzde 11’i swap işlemlerini kullandığını bildiriyor. Ankete katılan firmaların yüzde 36’sı ise kur riskine karşı bir araç kullanmadığını belirtiyor. BT sektöründe de kur riskini yönetme mekanizmalarını daha etkin kullanılması önerisini yapan Büyükekşi, şöyle devam etti:
“2014’te sektörün küresel pazardaki ağırlığının daha artırmasını bekliyoruz. 2023’te BT sektörüne ilişkin yüksek hedefler var. Sektörün gelecek 9 yıldaki atılımlarla bu hedeflerine ulaşacağını düşünüyoruz. Burada yüksek katma değerli ihracata yönelik gerek elektronik ve telekomünikasyon donanım üretimi, gerek bu donanımlara yönelik yazılım ve çözümlerin üretimi ile sektörün yeni ihracatçı birliği yapılanması ile daha büyük ihracat atılımı yapacağına inanıyoruz.”