Bilişimin motivasyonu açık kaynakla devleşiyor
Özgür ve açık kaynak kodlu yazılımların kapalı kaynak kodlu ya da sahipli yazılım olarak adlandırılan ürünlerden kavramsal açıdan çok farklı olan özelliklerinin iyi anlaşılması önemli. Profelis Yönetici Ortağı Türker Gülüm, bu yorumunu, “Yazılım geliştirme ve sonrasında da kullanım süreçlerindeki farklılık ya da “özgürlük”, sahipli yazılımların üzerine hiçbir katma değer koymadan satarak veya yalnız kendilerine tanınmış sınırlar içinde hizmet vererek yaşamını sürdürmeye çalışan firmaların küçülmesine neden olmakta” diyerek açıkladı. Özgür ve açık kaynak kodlu yazılım ürünleri, bilişim sektörünün son yıllardaki lokomotifi. “Hatta kapalı kaynak kodlu yazılımlar geliştirip yıllarca açık kaynak kodlu yazılım ürünlerini “lisanssız” diye lekelemeye çalışan kimi sektör firmasının son birkaç yıldaki değişimi ve bayrak kapma savaşı yıllarını özgür yazılıma vermiş olanları hayretlere düşürmekte” eleştirisini yapan Türker Gülüm ekledi: “Açık kaynak ifadesinin yazılım kodlarıyla sınırlı kalmadığı ve açık kaynaklı donanım, açık kaynaklı ilaç, açık bilim, açık veri ve doğal olarak açık standartlar gibi kavramlarla bütünsellik oluşturduğunu görüyoruz. Açık kaynak akımıyla, üreten tüketiciler tarafından ürünün, yazılımın veya bilginin üretilmesi bireylerin kendi katkıları nedeniyle üretileni daha çok sahiplenmesine neden olmakta.”
Temelde özgür ve açık kaynak kodlu yazılımların yaygınlaşmasını tetikleyici etkenlerin bir bölümü olarak ‘özelleştirilebilir’ olması veya gereksinimlere göre değiştirilebilir olması gösterilebilir. Bir konu da aynı sorunları yaşayanların çözümü birlikte bulabilecekleri özgürlük ortamının bu tür yazılımlarla sağlanmış olması. Türker Gülüm, şöyle devam etti:
“Katkıcılarını aynı standartlar kod yazmasını konusunda da eğiten yapısıyla özgür ve açık kaynak kodlu yazılımlar, farklılaşmalara da izin vermekte. Her bir yeni katkı ürünün daha iyiye gitmesine neden olmakta, daha iyi katkıları yapan katkıcılar ise proje içinde daha da etkin duruma gelebilmekte. Geçmiş 20 yılın deneyimiyle Türkiye’de hem kamu kurumlarının hem özel sektörün özgür ve açık kaynak kodlu yazılımlara bakışı, ilgisi ve eğilimi artış göstermekte. Birçok kamu kurumu artık sadece maliyet avantajı için değil işlevsellik, performans ve güvenlik açısından da özgür ve açık kaynak kodlu yazılımları tercih etmekte. Bu süreç, konuyla ilgili özel sektör firmalarının da kısmen gelişmesi için uygun ortamı oluşturmakta. Ancak, kamu kaynaklarını kullanmakla birlikte kısıtlı denetlenen veya denetimden uzak bazı kuruluşların özgür ve açık kaynak kodlu yazılımlar konusunda hizmet veren özel sektör firmalarına rakip olması piyasa dinamiklerinin doğru oluşmasını olumsuz etkilemekte. Düzenleyici ve denetleyici pozisyonunda olması gereken devletin bazı kuruluşlarının aynı zamanda üretici ve rekabet edici rolleri üstlenmesi ile henüz yeterli olgunluğa ulaşmamış olan özgür ve açık kaynak kodlu yazılımlara hizmet veren firmaların pazar bulmakta zorlandığı görülmekte. Ülke içinde haksız rekabet koşulları nedeniyle yeterli deneyime ulaşamayan özgür ve açık kaynak kodlu yazılımlara hizmet veren firmaların döviz getirici faaliyetlerde bulunmasını beklemek ise gerçekçi değil. Yine de Türkiye’de önemli projelere imzalar atılmakta. TÜBİTAK tarafından ulusal Linux dağıtımı olarak geliştirilen PARDUS, Avrupa’da tek bir kurumda yapılan göç projeleri arasında önemli bir sıralamada olan Gelir İdaresi Başkanlığı’na (GİB) özel olarak Profelis tarafından geliştirilen GİBUX bu projeler arasında. Yerel yönetimlerde birçok özgür yazılım göç projesi sürdüğünü biliyoruz. Başarılı projelerin artması, kurumsal özgüven desteklenmesini sağlanmakta ve göç projesi yapmak isteyen kamu kurumları veya özel sektör firmalarını cesaretlendirmekte.”
“Satın alma alışkanlıkları değişmeli”
Birçok Avrupa ülkesindeki düzenlemelere karşılık Türker Gülüm’e göre, Türkiye’de ne Kamu İhale Kanunu ne de ikincil mevzuat olarak pozitif ayrımcılık yapıldığını söylemek zor. Ancak, kamu kurumlarının açık kaynak kodlu yazılımlara sıcak bakmasına neden olan gelişmeler de var. Türker Gülüm, bunu şöyle örnekledi:
“Özgür ve açık kaynak kodlu yazılım ürünlerinin lisans maliyeti yerine temelde yalnız emek maliyeti olması kamu kurumlarının bütçe kalemlerini değiştirmekte. Lisans maliyetlerinden hizmet kalemlerine doğru kayan giderlerin bir diğer anlamı da yurtdışına giden ödemelerin azalması ve yurtiçi hizmet tedariki ile ilgili ödeneklerin yükselmesi. Bu aşamada kamu kurumlarındaki satınalma alışkanlıklarının değişmesi gerek. Özellikle inşaat veya yapım işlerindeki taşeronluk için geçerli olabilen gündelikçilik mantığı ile yalnız özgür ve açık kaynak kodlu yazılım destek hizmetlerin değil tüm bilişim hizmetlerinin sağlanmasında ülke olarak dünya standartlarının çok uzağında olduğumuz kabul edilerek, mevzuatta katma değeri yüksek bu hizmetler için ayrı bir düzenleme yapılması beklenmekte. Sahip yazılım geliştiren dünya devi firmaların özgür ve açık kaynak kodlu yazılım akımından etkilenerek değişim gösterdiği günümüzde Türkiye’deki bilişim entegratör firmalarının da yapılarını değiştirmeleri gerek. Biz özellikle özgür ve açık kaynak kodlu teknolojilerle ilgili insan kaynağına önem veriyor, bilginin paylaşıldıkça büyüdüğüne inanıyoruz.”