Bilişimle desteklenen döngüsel ekonomi geleceğimiz
Kurumsal ve bireysel hayatın vazgeçilmezi olan dijital dönüşüm, tüm dünyayı etkisi altına alan pandemi süreciyle birlikte hem hızını artırdı hem dönüşüm önceliklerinde güncellemelerle öne çıktı. Döngüsel ekonominin bilişimle desteklenmesi ve böylece sürekliliğini sağlama kavramı da güç kazandı.
Bilişim Zirvesi ve EventUsta işbirliğiyle ‘Dijital Arena – Döngüsel Ekonominin Gerekliliği’ etkinliği 23 Mart 2021 tarihinde Esri premium sponsorluğunda gerçekleştirildi. Kısa bir açılış konuşması yapan EventUsta CEO’su Serap Karadere, dijital çağda rekabetçi kalabilmek için her organizasyonun yaptığı işi dijital olarak görmesinin gerekliliğine vurgu yaptı. Çünkü müşterilerin yolculuğu artık dijital olarak başlıyor. Bu nedenle, Serap Karadere’nin dikkat çektiği gibi, işletmeler de artık dijital ürünler üretmek için fırsatlardan yararlanarak hem müşterilerinin davranışlarını, hem de iç performansı daha iyi anlamak için tahmini veri ve analitik kullanarak yeni dijital yeteneklerle geliri artırabilir, maliyetleri düşürebilir ve ek gelir akışları oluşturabilirler.
Bu girişin ardından ilk sunumu “Enerji Sektöründe Dönüşüm ve Dijitalleşme” başlığında Deloitte Danışmanlık Şirket Ortağı Elif Düşmez Tek yaptı. Döngüsel ekonomiyi enerji sektöründe dönüşüm ve dijitalleşme perspektifinden ele alan Elif Düşmez Tek, değişen endüstriye dikkat çekti. Buna göre, artan üretim ve tüketim alışkanlıkları ile birlikte bu döngüsel işleyiş işini “üret-kullan-at” adımlarından oluşan daha doğrusal bir yapıya büründürdü. Doğrusal yaklaşımın en önemli bileşenlerinden bir tanesi de şehirleşen nüfus. Elif Düşmez Tek’in dikkat çektiği gibi, tüketim malzemeleri için çok fazla malzeme kullanımına da ihtiyaç var. Bu da artan kaynak ihtiyacını ortaya çıkarıyor ve Tek’e göre, bu faaliyetler, yüksek hacimde su ve enerji kullanımını gerektiriyor. Yıllar içinde yenilenebilir enerji santrallerinin kurulum maliyetlerinde ciddi düşüşler yaşandığına dikkat çeken Elif Düşmez Tek, “Yenilenebilir enerji artık konvansiyonel kaynaklara göre hem ana akım, hem de tercih edilen enerji kaynağına dönüştü. Bu da enerjide döngüsel ekonomiye geçişin hızlandığı anlamına geliyor” yorumunu yaptı. Bu noktada enerji sektörü, farklı etkilerin gücü ile büyük bir dönüşümden geçiyor. Karbon emisyonlarını azaltmak amacıyla sağlanan teşvikler, yenilenebilir enerji kaynaklarını diğer geleneksel enerji kaynakları ile rekabet edebilir hale getirerek daha entegre bir hale geldi. Tek’e göre, teknolojinin kendi içerisindeki gelişmeler de enerji sektörünün dönüşümünü etkiliyor. Burada çift yönlü bir etkileşime dikkat çeken Elif Düşmez Tek, “Artan veri işleme kapasitesi, veri saklama, gücü ile birlikte birçok teknoloji hayatımızın bir parçası haline geldi. Sensörler, mobil, ileri analitik, yapay zeka, sanal veya artırılmış gerçeklik, bulut bilişim, nesnelerin interneti vb. tümü artık hayatımızın, iş-yapış şekillerimizin bir parçası durumunda. Bu da, enerji sektöründeki değişimi, dönüşümü etkileyen ana unsurlardan biri” yorumunu yaptı. Bu değişen ortamda hem tüketicilerin beklentileri hem de şirketlerden beklenen performans değişiyor.
Yeni performans seviyeleri ile tanışıyoruz
Tek’e göre, enerji verimliliği hizmeti vermek, enerji şirketlerinin iş-yapış haline gelirken, diğer taraftan kendi sundukları ürünün azalmasını beraberinde getiriyor. Bu tür performans beklentileri, çelişen beklentiler ile enerji şirketlerinin başa çıkması da önem kazanıyor. “Ana akım dönüşüm noktaları ya da önemli güçlere baktığımızda hepsinin kesişim noktasında dijitalleşmenin yer aldığını görüyoruz. Tüm bu yıkıcı, dönüştürücü trend’lerin odağında dijitalleşme var” vurgusunu yapan Elif Düşmez Tek, dijitalleşmenin bir katalizör olarak etkisine de dikkat çekti. Dijitalleşmenin bir diğer etkisini de ‘mümkün kılabilir olması’ olarak gösteren Elif Düşmez Tek, “Dijitalleşme, yeni performans seviyelerini mümkün kılıyor. Örneğin; drone ile çok zorlu koşullarda varlıkların tespiti yapılabilmesi, coğrafi bilgi sistemleri ile entegre bir şekilde çalışılabilmesi, varlıklara çok hızlı müdahale edebilmek mümkün. Bu, hem zamandan, hem de kaynaktan tasarruf edebilmemize yardımcı oluyor” yorumunu paylaştı. Tek, şöyle devam etti:
Mobilite yaygınlık kazanacak
“Daha basit, doğrusal olan yapı daha karmaşık yapıya doğru evriliyor. Düşen maliyetler ile birlikte elektrik üretiminde daha mikro ölçekte yaygınlaştığını görüyoruz. Üretim daha dağıtık bir şekilde mikro seviyeye iniyor. Kesintili üretim kaynaklarının da dengelenmesini sağlayabilmek için depolama teknolojileri ile entegre olduğunu ve olacağını görüyoruz. Mobilite yaygınlaşacak. Tüketici tarafında ev otomasyon sistemleri ile enerji tüketimini kontrol etmek mümkün olacak. Şebekede enerji, bilgi akışının çift yönlü olduğunu görmemiz mümkün. Artık şebekenin kontrolü tek yönlü değil, çift yönlü bir şekilde gerçekleştirilecek. Enerji ve doğal kaynaklar alanında çok katmanlı, kendi kendini tamir edebilen bir yapıya doğru gittiğimizi söyleyebiliriz. Tüketicinin yeri, rolü, yaptıkları bu entegrasyon yapısı içerisinde değişiyor. Her tüketici kaliteli bir enerji kaynağı, düşük maliyetli bir enerji tedariği istiyor. Bunun üzerinde bir katman daha bilinçli olan tüketiciler, sürdürülebilirliğin kendileri için önemli olmasından dolayı yeşil enerjiye erişim istiyor, enerji verimliliğini hayatlarının bir parçası olarak görüyorlar. Geldiğimiz noktada tüketici, “türetici” olmak istiyor. Mikro ölçekte üretim kapsamında kendi evinde çatı üstü GES santrali kurmak, bunu depolamak ile dengelemek, elektronik aracını sisteme entegre etmek, sistemin dengelenmesine kendisi de katkıda bulunmak istiyor. Bu da “türetici” adı verilen tüketirken, diğer taraftan üretimin de bir parçası haline gelen tüketicileri ifade ediyor. Enerjinin dönüşümünde doğanın kendi içerisinde bir döngüselliğe sahip olmasına rağmen insanoğlu buna doğrusallığı getirdi. Bu noktada dönüşümü tetikleyen iklim değişikliği ile birlikte yenilenebilir enerjinin entegrasyonuna dijitalleşme ve teknolojinin eklenmesi ile üretimden tüketime dek büyük bir dönüşüm içerisindeyiz. Bu sektörde yer alan şirketlerin büyük bir etki alanı var. Zira çok sayıda tüketiciye erişim imkanları bulunuyor.”
CBS önemli bir araç, 5G kuralları değişimi hızlandıracak
Turkcell Konfigürasyon ve Coğrafi Bilgi Sistemleri Müdürü Ersan Ersoy, “Konum Tabanlı Telekom Süreçleri ve Verimlilik” başlıklı sunumuyla telekom süreçlerinde kullanılan coğrafi bilgi sistemlerini, bunun verimliliğe, döngüsel ekonomiye nasıl katkılar sağlayacağına dair deneyimlerini paylaştı. “Ekonomi döngüsel ya da doğrusal olsun, süreçlerimizi verimliliğe yönelik olarak kurgulamazsak istenen amaçları ulaşamayız. Yaptığımız her işte verimliliği ön plana çıkarmamız gerekiyor” vurgusu ile sözlerine başlayan Serhan Ersoy, açık bir gerçeğe dikkat çekti. Buna göre, telekom sağlayıcılarının en büyük hedefi; müşterilerine fiyat, performans ve kalite anlamında verimli performanslar sunabilmek, bu servisleri sunarken de altyapılarını, kullandıkları malzemeyi, teknolojiyi, insanları en verimli şekilde kullanmak. “Genel yaşam döngüsünde biz de ilk olarak nereye servis vereceğimizi planlıyoruz. Planlamanın ardından ne tür bir konfigürasyonla bu sistemleri oluşturacağımızı ölçüyoruz. Bunların kurulumunu gerçekleştirdikten sonra onları izliyoruz” detayını paylaşan Ersan Ersoy’a göre, bu yaşam döngüsünü gerçekleştirirken coğrafi bilgi sistemleri (CBS) çok önemli bir araç ve verimlilik hedeflerini yakalama konusunda önemli bir destek noktası. Ersan Ersoy, CBS konseptini ve kurumsal stratejilerini şöyle anlattı:
“CBS kapsamında bir haritadan söz edebiliriz. Bu haritanın üzerinde belirli katmanlar var. Fiber altyapı katmanının üzerine müşterilerimizi koyabilir, üç boyutlu katmanlar ekleyebilir ve bunlar üzerinde analizler yapabiliriz. Örneğin; şu anda çoğu kullanıcımız, internetini sabit hat üzerinden alabiliyor. Sabit hat üzerinden alabilmeleri için merkezi şebekemizden müşterinin evine dek bakır/fibre kabloyla bir bağlantı kurmamız gerekiyor. Bu bağlantının maliyetinin hesaplanması çok zordur. Bunun için coğrafi olarak oradaki yolları, şehir planlamasını tanımlayarak bir plan yapıyoruz ve buradaki yollara göre bir maliyet çıkarıyoruz. Nereye, hangi servisi verebileceğimizi tespit etmek için CBS’yi kullanmış oluyoruz. Bu durum mobil şebekeler için de geçerli. Bu noktada operatörler yapacakları analizlerle tasarruf yapabilirler. Döngüsel ekonominin önemli bileşenlerinden biri de paylaşım. Artık insanlar servisleri ortak bir şekilde kullanıyorlar. Turkcell olarak verimlilik açısından altyapı paylaşımının çok önemli olduğunu, aynı noktaya farklı operatörlerin, farklı kuleleri dikmesi, farklı ekipmanlar kurulması yerine baz istasyonu, kule, fiber altyapı paylaşımlarının ülke, dünya ekonomisi ve dönüşüm ekonomisine fayda sağlayacağını düşünüyoruz. Bu noktada servis vermeniz gereken bir noktada, bu servisin nereden, hangi operatörün, hangi ekipmanı ile verileceği gibi analizlerin yapılması gerekiyor. Bu noktada da CBS’nin harita, konum tabanlı haritalarını kullanıyoruz. Bazı durumlar en önemli kriter; zamanı verimli kullanmak oluyor. Bunların başında afet senaryoları geliyor. Örneğin; depremin meydana geldiği bir bölgeye gittiğinizde, orada zamanla yarışarak şebekeyi en hızlı şekilde ayağa kaldırmanız gerek. Bu noktada yaptığımız en önemli uygulamalardan biri offline olarak herhangi bir internet şebekesine bağlı olmadan geliştirdiğimiz mobil uygulamamız. Bu mobil uygulama ile afet bölgesine giden arkadaşlarımız ilgili şebekeyi, haritayı kendi cep telefonlarına indirebiliyor, oraya gittikleri zaman alabilecekleri aksiyonları görebiliyor, alan bazlı farklı kişiler yönlendirilebiliyor. Bu da zamanın verimli kullanılması açısından önemli. Konum bazlı haritalar potansiyel müşterilerin belirlenmesi gibi farklı alanlarda da kullanılıyor. Telekom dünyasında kısa vadede gelebilecek en önemli değişim ise 5G teknolojisi olacak. Gelecek süreçte akıllı şehirlerin akıllı olmalarının yanı sıra verim odaklı, kendilerine yetebilir, döngüsel ve otonom durumda olacaklar. Bunu sağlamak adına 5G’nin katalizörlüğü çok önemli hale gelecek. 5G’nin katalizörlüğü, sunduğu teknoloji ile birlikte kurulan yapay zeka, akıllı sistemler, dijital ikiz adı verilen çok katmanlı yapılar beraberinde GIS altyapıları, teknolojileri de çok önem arz edecek.”
Enerjik yaratıcılıkta teknoloji belirleyici olacak
Dijital Arena paneli, farklı sektörlerden isimleri bir araya getirdi. Acmena Kurucusu Suat Baysan’ın yönettiği panelin katılımcıları ise Esri Türkiye CEO’su Barış Uz, Yimak Yatırım Varlık Yönetimi Koordinatörü ve Yimak Müşteri Çözümleri Oldubil Genel Müdür Yardımcısı Doğan Tanrıseven, Socar Türkiye Rafineri ve Petro-Kimya İş Birimi Operasyon Başkan Yardımcısı Haluk Urul, İstanbul Kültür Üniversitesi İktisat Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Merve Hamzaoğlu, CK Enerji CTO’su Serhan Özhan, İSKİ Bilgi İşlem Dairesi Başkanı Tayfun İşbilen ve SANKO Enerji Yönetim Kurulu Üyesi Ziya Erdem oldu. Döngüsel ekonomi konseptini küresel bazda ve Türkiye özelinde değerlendiren panelistler, kaynakların sınırlı olduğu gerçeğine işaret etti. Panelde öne çıkan vurgu, ‘doğanın var olmak için insana ihtiyacı yok; ama insanın var olmak için doğaya ihtiyacı var. Bu yüzden döngüsel ekonomi; bizim geleceğimiz. Gelecek nesiller ve sektörlerin kırılganlıkları baz alınarak teknolojinin de kullanımıyla inovatif bir şekilde döngüsel ekonomiyi uygulamamız gerektiği’ oldu.