Bir basın mensubunun romanı: Tarumarname
Meriç Eryürek, 1994 yılında Anadolu Üniversitesi İletişim Bilimleri Fakültesi Sinema Televizyon Bölümü’nde eğitimine başladı. Eğitimi sırasında .NET Dergisi’nde serbest yazar ve çevirmen olarak çalıştı. 1998 yılından itibaren Milliyet Dergi Grubu ve Sabah Elektronik Yayıncılık’ta editörlük, ixir ve e-kolay’da yöneticilik ve proje müdürlüğü yaptı. Birkaç roman denemesi oldu ama en sonuncusu Tarumarname’yi bitirdi ve bu kitabı Epsilon Yayınevi tarafından yayımlanıyor. Eryürek romanıyla ilgili şöyle diyor:
“Komedi, ciddiyetten muaf mıdır? Bilakis. Şanına gölge düşürmek için ciddiyeti köşe bucak arayıp duran uslanmaz bir ışık cinidir. Muzipliğini kanıtlaması için, en olmayacak yerde ortaya çıkması mecburidir. Tarumarname’yi yazarken, komedinin bu ele avuca sığmaz doğasına seyahat etmeye gayret ettim. Seyahatimden tarifsiz bir keyif aldım.”
Tarumarname üç temel ayak üzerine inşa edilmiş. Birinci olarak okuyucu ve yazar arasında üzerinde uzlaşılmış bir anlam olduğu sürece yazım, anlatım ve referans hataları bir hikayeyi güçlendiren destek olduğu belirtiliyor. İkinci temel ayağı ise, edebi anlamda ciddiye alınabilecek bir mizah romanı yazmanın mümkün olduğunu söylüyor yazar. Son olarak da Türkçe konuşan ve okuyanlar olarak benzersiz bir mizah anlayışının olduğunu savunuyor.
Bizler, beklenen felaketin beklenen kişiye en beklenmedik an ve şekilde gelmesine şahit olmayı çok seviyoruz. Yazar Tarumarname’nin bir paragraflık ana fikrini şu sözlerle belirtiyor:
“Cihan bir sirkus çadırıdır Kıyam. İpe çıkmaya cesaret eden bir cambaz ve onu seyreden güruhtan vücuda gelmiştir. Eğlenmeye geldiğimizi iddia etsek de, sirkusa gitmemizin asıl sebebi cambazın düştüğüne şahit olma arzusudur. İnsan erişemediğine erişenin felaketiyle saadet bulur. Biçareliğinden cihanı ve onu döndürenleri sorumlu tutar. Her daim suç arar. İlimde, şarabda veyahut özgür düşüncede. Suç aramadığı yegane yer, batıl itikadıdır. Lakin, belki tek suçu da budur.”