Bir eğitimci konuşuyor
Ankara Gazi Üniversitesi üyesi Prof.Dr. Ziya Selçuk, 2003 – 2006 arasında MEB Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı yaptı. “Bakanlıkta sistemin işlememesi”gerekçesiyle istifa etti. Prof. Selçuk’un, “Artı Eğitim” dergisinin Kasım 2011 sayısındaki uzun yazısından özetin özeti:
••
Teknolojiden kaynaklanmayan sorunları teknolojiyle çözemeyiz. Teknoloji bu çağın çocuklarının eli kolu gibi. Muhakkak surette sınıflarda yerini almalı. Ancak, 1980’lerdeki 1 milyon bilgisayar projesinden beri, teknolojiyi buzdolabı alır gibi okullara sokmaya çalışıyoruz.
Şimdilerde aynı senaryoyu FATİH Projesi sürecinde yaşıyoruz. Eğer bir eğitim sisteminin tüm girdi, süreç ve çıktıları yapısal olarak iyi işler haldeyse teknoloji artı değer katar.
İyi işlemeyen bir sistemi teknolojiyle bütünleştirmek beyhude bir çaba olsa gerek. Olsa olsa teknolojiyi, günah keçisi ilan etmeye yarayabilir.
Dünyadaki tecrübeler, teknolojiye yapılan her 1 dolarlık yatırımın yanı sıra, 1 dolar da öğretmen eğitimine yatırım yapılması gerektiğini gösteriyor.
Öğretmen yetiştirmeyi üniversiteye havale ettik. Sonuç başarısız. Üniversiteler otuz yıldır iyi öğretmen yetiştiremiyor.
Araçları amaç kıldık; sınav kazanmayı sistemin ana gayesine dönüştürdük.
ÖSYM’yi yıllarca kutsayıp çok güzel sınav yapıyor diye övdük. Oysa ÖSYM bir dakikada soru çözebilenleri başarılı, iki dakikada çözebilenleri başarısız diye etiketlerken, aslında milyonlarca çocuğumuzun kendine olan güvenini yok eden bir kuruma dönüştü.
Hiç kimsenin İngilizce öğrenemediği bir sistemi on binlerce yeni öğretmen atayarak devam ettirdik.
Öğretmen kalitesiyle uğraşmak yerine, bilgisayar alımı, sınav sayısını artırma, öğretmene sınav koyma gibi gereksiz ama kolay işlere yöneldik. Sonuç başarısız.
Problemleri sanayi toplumunda olduğu gibi, kategorik olarak ele alıp teknoloji projesi, öğretmen yetiştirme projesi gibi ayrı ayrı değerlendirmek sadece zaman kaybına yol açar.