Bir itiraf
Siyasetçiler, “başarısızlık” itirafı yapmak istemezler. Ama tek tük de olsa, belki dil sürçmesi, belki iletişim “bilememek”ten veya gerçek samimiyetten dolayı, itiraflarına -pek ender de olsa- tanık oluruz.
Örneğin, Ali Babacan’ın, 2006 Dünya Ekonomik Forumu Türkiye Zirvesi sırasında “Türkiye’nin Ekonomik Açıdan Uzun Vadeli Avantajları” konulu oturumda şöyle demişti: “Geçtiğimiz dört yıl içinde Türkiye’deki kayıtdışılıkla ilgili belki hiç bir ilerleme kaydedemedik. Bunu itiraf ediyorum ve kabul etmek zorundayız.” (25 Kasım 2006 tarihli çeşitli gazeteler)
Milli Eğitim Bakanı’nın sözlerini de böyle bir itiraf saymak gerek.
• Eğer bir ülkede 3,357 genel liseye karşılık 4,193 dershane varsa…
• Eğer 6-7-8. sınıf öğrencileri haftada 10 saatlerini, lise son sınıf öğrencileri 15 saatlerini dershanede geçiriyorsa…
• Eğer öğrencilerin yüzde 50’si, sınavda soru çıkmayan derslerin “gereksiz” olduğunu düşünüyorsa…
• Eğer liselerde öğrencilerin yüzde 75’i, öğretmenlerinin “sınavda soru çıkmayacak” konuları yeterince işlemeden geçtiklerini söylüyorsa…
• Eğer ilköğretimde öğrencilerin yüzde 36’sı, öğretmenlerinin, başarı düzeyi yüksek öğrencilerle daha çok ilgilendiklerini düşünüyorsa… (Bu oran, liselerde yüzde 41)…
• Eğer dershanelerde, aylık hane halkı geliri 2 bin TL’nin altındaki gelir gruplarında ücretsiz okuyan öğrenci oranı ortalama yüzde 6,6 iken, aylık hane halkı geliri 5 bin TL’den yüksek grupta ücretsiz okuyan öğrenci oranı yüzde 13,9 ise… Yani eğer dershaneler, dar gelirliden aldığı parayla, varlıklı olanın dershane ücretini finanse ediyorsa…
Ve eğer bu karanlık verilerin gerisini okumak isteyen varsa, Türk Eğitim Derneği’nin 323 sayfalık “Orta Öğretime ve Yükseköğretime Geçiş Sistemi Raporu”na bakabilir.