Bir “Manifatura” Hikayesi
Nur içinde yatsın okullar açılmadan birkaç hafta önce annem tutar elimden, “Yarın manifaturacıya gidiyoruz!” derdi. Sonra Eminönü, Sirkeci, Mercan Mahmutpaşa sokak sokak gezilir, önce Sümerbank’a uğranır, önlük kumaşı bakılırdı. O zamanlar bu kelimeyi duyduğumda nedensizce gülümserdim.
Dükkana girdiğimizde kumaş topları tezgaha ustalıkla atılır, o zamanlar adı henüz “satış danışmanı” olmamış tezgahtar abiler, ablalar ellerini zarifçe kumaşın üzerinde gezdirerek mallarını överlerdi. İstanbul’da o eski manifaturacılar kaldı mı bilemiyorum? Eminönü’nde meydanda üzerinde “Draper” yazan bir heykel var ama hepsi o…
Bu fotoğraf, Bitlis Tatvan’da çekildi. Soğuk bir kış akşamında otele dönerken içeride renkli kumaşların dizili olduğu bu dükkana girdim ve fotoğraf çekmek istediğimi söyledim. Fotoğrafta yer alan kişi dükkana ağabeyinin yerine emaneten bakıyordu. Kendisinden kumaş toplarını şöyle bir atmasını rica ettik. Bir anda usta bir manifaturacı edasıyla kumaşları tezgaha serdi.
Toplar birer ikişer açılırken, ben çocukluğuma döndüm. Tuttum annemin elinden, tırmanmaya başladım Mahmutpaşa yokuşunu. “Manifaturacı” kelimesini duyduğumda gülümseyemiyordum artık. Gözlerim nemleniyor, içim eziliyordu…
Cem Kıvırcık
instagram, twitter, facebook