Bir sektör, yeni baştan tanımlanıyor
Dijital teknolojiler; sağlık verilerinin ve bilgilerinin toplanması, işlenmesi, anlamlandırılması ve paylaşılması gibi başlıklarda verimliliği artırıyor. Böylece geleceğin dijital sağlık platformunun temel başlıkları da ortaya çıkıyor. Klinik araştırmalar ve ilaç araştırmalarının tüm süreçlerinde geliştirilen karar destek sistemleri ve simülasyonlar, ayrıca hastaların ve toplumun genelinin kullandığı tedavi takip uygulamaları, dijital bilgi platformları, destek toplulukları, uzaktan erişim ve mobil sağlık ölçüm cihazları önem kazanıyor. Sigorta şirketleri ve devletlerin bütçe yönetimine destek olan akıllı uygulamalar, analitik sistemler ve dijital modellemeler, ayrıca sağlık sektörü çalışanlarının eğitimlere ve bilgiye ulaşmak için kullandıkları dijital çözümler, tanı ve tedaviyi kolaylaştıran destek sistemleri ve bunların entegrasyonu da vazgeçilmezler halini alıyor. Bu eksende, kurumsal bir dijital dönüşümün içinde olduklarını vurgulayan Pfizer Türkiye Bilgi Teknolojileri Direktörü Sezay Demirbacak, “Ülkemizdeki sağlık profesyonellerinin, en güncel medikal bilgilere ve ilaç geliştirme haberlerine ilgi alanlarına göre ulaşabilmelerini sağlayacak entegre dijital platformumuzun ilk safhasını hayata geçirdik. Şirketimizde Çok Kanallı Pazarlama, Dijital Dönüşüm ve İletişim takımları ile BT departmanının işbirliği içinde çalıştığı ve birçok küresel sistemle entegre olarak yapılandırılacağı bu platform, Pfizer için bir ilk” bilgisini verdi.
Dijital dönüşümü ‘tüm medikal tanıtım süreçlerinin entegre biçimde yönetildiği bir sistem’ seviyesine taşıyan bu projenin önemli bir temel oluşturacağına işaret eden Sezay Demirbacak, Kişisel Verilerin Korunması Kanunu çerçevesinde, kişisel veri barındıran tüm sistemlerin kanuna uyumlu hale getirilmesi, tüm kurumsal sorumlulukları yerine getirmeyi sağlayacak yeni süreçlerin ve sistemlerin tasarlanmasına da odaklandıklarını vurguladı. Bir diğer konu da, tüm çalışanların ve paydaşların kullandığı sistemi, en gelişmiş teknolojilerle donatılmış yeni bir sistemle değiştirmek. “Bu sistem bulut platform kullanımına uygun, mobil cihazlar dahil yeni nesil araçlardan aynı anda çoklu onay mekanizmalarının kullanımına imkan veriyor, ıslak imzalı onaylar, sözleşmeler veya fiziki doküman gereken durumlarda mobil cihazlarda tarama veya fotoğraflama işlemleri yapılabiliyor, tüm operasyon merkezi bir dashboard üzerinden yönetilip analiz edilebiliyor” detaylarını paylaşan Sezay Demirbacak, bu sistem ile operasyonel verimliliği ve değişime uyum hızını geliştireceklerinin altını çizdi. Pfizer Küresel BT Ekibi ile tüm yerel finansal sistemlerini, küresel bir finansal sisteme de aktaracaklarını, bu projeyi de 2018’de tamamlamayı hedeflediklerini belirten Demirbacak, sorularımızı yanıtladı:
İlaç sektörü; üretim, tanıtım, satış ve Ar-Ge gibi alanlarda teknoloji ile nasıl bir gelişim içinde?
Öncelikle var olan teknolojinin hızı arttı. 10 sene önce ilaç geliştirme laboratuvarında kullanılan, teknik modelleme yapan, geliştirilen ilacın modellerle araştırılabilmesini sağlayan teknolojiyi çalıştıran cihazlar şu an cebimizde. Entegrasyon, yani buradaki veriyi toplayacak mobil sağlık ölçüm cihazları ile bu veriyi harmanlayıp anlamlandırabilmek, insanların bilgiye erişimini kolaylaştırmak önemli. İnternet büyük bir bilgi havuzu ve sağlık başlığında uzman olmayan kişilerin yanlış yorumları risk oluştururken, doğru kaynakla doktora bile gitmeden ulaştığımız bilgiler de büyüdü. Bu nedenle araştırmayı doğru yapmak çok önemli. Öncelikle ilaç geliştirmesinde Ar-Ge’nin, bu bahsettiğim modellerin ve karar destek sistemlerinin gelişmesi gerek. Bir başlık da genel olarak topluma verilen hizmetler, bir tanesi bilinçlendirmeyle, diğeri de mobil sağlık cihazları ile alakalı. Kanser, MS gibi hastalıklara sahip bireylerin internette birbirlerine destek verecekleri toplulukların oluşması önemli ve bilgi paylaşımları yapmalarında, doğru tedaviyi bulmalarında büyük yol kat ediyoruz. Bir konu da uzaktan tedavi erişimi. Amerika’da, Avrupa’da görüyoruz, internetten randevu alıp doktorunuzla video görüşmesi yapabiliyor, misal evde eliniz yandığında aile hekimine video ile bağlanıp elinizi gösterip reçete alabiliyor, internetten yazılı bu reçete ile eczanede kimlik bilgilerinizle ilacı alıyorsunuz.
Yerel BT faaliyetlerini merkez mi belirliyor?
Merkezi sistemle yönetilip, belli bir şirket kültürüyle çalışan, şirketin verimlilik artırıcı süreçlerini merkezden tasarlayıp yönetmek işin ölçeklendirilebilir kısmı. Sonuçta bir insan kaynakları uygulaması neden Pfizer Türkiye için ayrı, Pfizer Polonya, Rusya için ayrı olsun. Ama ülkeye özel olması gereken alanlar da var. Mesela farklı satış modelleri… Örneğin Pfizer bazı ülkelerde doğrudan eczanelere satış yapabiliyor. Türkiye’de ise regülasyonlar kapsamında arada bir ecza deposu olması gerek. Satış modelindeki bu fark, aradaki üçüncü parti hizmetleri de değiştirebiliyor. Dolayısıyla, böyle alanlarda evet, yerelleştirme yapılabiliyor. Pfizer Türkiye olarak değer getiren alanlarda yatırım yapmaya odaklanıyoruz.
Burada nasıl bir önceliklendirmeniz var?
Birincisi; öncelikli sağlık mesleği mensuplarına, yani eczacılarımıza ve doktorlarımıza sağladığımız bir platform hizmeti var. Bu platform, mobil ve masaüstü erişime uygun. Paydaşlar yaptığımız etkinliklere katılabiliyor, en güncel haberleri okuyabiliyorlar. Doktorların vakalarla ilgili paylaşım yaptığı, genel olarak ürünlerimiz veya tedavi yöntemlerimizle ilgili bilgiler verdiğimiz Pfizeryaninizda.com için ciddi yatırımlar yapıyor, büyüme politikamızı uyguluyoruz. İkincisi ise hastalarla topluluk oluşturmak için kullanılan uygulamaları arttırmak ve gündemde tutmak ile ilgili. Belli hastalıklara sahip kişileri bir araya getirmek, hastanın tedaviyi uygulaması ve tedavi devamlılığını sağlaması için hatırlatmalar ile özelleştirilebilir kişisel sağlık asistanı gibi uygulamalardan bahsediyorum. İnsanların bilinçlendirilmesini hedefliyor, hastalıkları nasıl önleyebileceklerine dair bilgiye ulaşmalarını sağlıyoruz. Bu süreçte sahada gerçekleştirdiğimiz aktiviteleri, yani doktorların katıldığı kongreleri, toplantıları, eğitimleri yönettiğimiz ve takip ettiğimiz sistemimizi yeniliyoruz. Bu bizim için büyük bir değişiklik. Bulut yapısına geçiyor, mobil cihazları destekleyecek bir hale getirirken, denetim ve Sağlık Bakanlığı’nın uygulamamızı istediği yönlendirmeleri kontrol edecek yapıya kavuşturuyoruz. Çünkü belli zamanlarda belli bildirimler yapmamız gerekiyor. İşte bunların da otomasyonunu sağlayacak bir hale getiriyor, bu yapıyı 2018 başında canlıya almayı hedefliyoruz. Bir diğer yatırım başlığımız da finansal sistemlerle ilgili. Herkesin günlük hayatını yaşadığı ve operasyonu yürüttüğü, üretimi ve lojistiği kapsayan, hatta şirketin ana kasları olan her alana değen, satın almadan finansa, ticari operasyona, satışa, üretime, ithalattan ihracata uzanan bir sistem değişikliği ile çok büyük bir yatırım yapıyor, 2018 Mayıs’ında süreci tamamlamayı hedefliyoruz. BT departmanı olarak sağlık çalışanları, vatandaş ve kamuyu bilinçlendirmek yatırım önceliğimiz. İkinci alan ise Türkiye’deki yerel yatırımların artması.
Tüketici değil üretici olmalıyız yani.
Evet ve teknoloji sağlıkta buna uygun alanlar yarattı. Bunu Türkiye’de girişimcilerin görmesini, devletin bu alana yatırımlara desteğinin artırmasını diliyoruz. Çünkü sağlık teknolojisi ile, sadece web ve mobil teknoloji kullanılarak bile çok büyük farklar yaratabiliriz. İnsanların sağlık alanında kullanacağı mobil uygulamayı neden biz yapmayalım? Hatta sadece Türkiye içinde kullanılacak bir alanda bile gelişebiliriz. Ya var olan yapıları yerelleştirerek, buradaki bazı dinamiklere uygun kılarak uygulama yapalım ya da buradaki ihtiyacı karşılayacak özgün bir alana yatırım yapalım. Yurtdışında özellikle kişiselleştirilmiş tedavi takip yöntemleri ve bunların entegrasyonuyla ilgili çok güzel uygulamalar var.
Türkiye’de teknolojik gelişim ışığında yapmak istediğiniz neler var?
Kendi içimizde ve ekosistemimizde otomasyonu ve verimliliği artıracak başlıklar önceliğimiz. Rekabetçi iç görüleri bulabilmek, bunun için doğru büyük veri ve iş zekası analiz araçlarını kullanmak, bu geri bildirimleri olabildiğince anlamlı bir bütün haline getirmek ve buna göre hareket etmek istiyoruz. Bu başlıkta yatırımlara ciddi zaman harcıyoruz. Bir yandan, yine iç işlerimiz ile ilgili bir alan var: Kişisel Verilerin Korunması Kanunu. Burada bizim için çok anlamlı değişimler öngörüyoruz. Dijital bilginin nasıl yönetildiği ve bir arada tutulduğu, segmentasyonu, ardından modüler şekilde tüm süreçlerin yakından takip edebileceği sistemlere odaklanıyoruz. Yasaya uyumluluk gerektirdiği için bu konuda net çalışmalar ortaya koyacağız ve şimdiden bu araştırmaya önemli mesai harcıyoruz.
AR-GE ÇALIŞMALARINDA ÖNCELİKLER
“Pfizer; merkezi sinir sistemi, kardiyovasküler hastalıklar, ağrı, inflamasyon, immünoloji, nadir hastalıklar, onkoloji, biyobenzerler ve aşı gibi alanlarda Ar-Ge projeleri yürütüyor, küresel bazda 63 üretim tesisi ile Ar-Ge’ye yılda ortalama 7 milyar dolar kaynak aktarıyor. Türkiye’nin 10. Kalkınma Planı hedeflerinden biri, 2018’de yurtiçi ilaç ihtiyacının değer bazında yüzde 60’ının yerli üretimle karşılanması. Ülkemizde kullanılan ilaçların hacim bazında yüzde 75’i, değer bazında ise yüzde 42’si yerli üretiliyor. Yerli üretimi artırma hedefiyle Pfizer, Türkiye’nin bu dönüşümünde de önemli bir paydaş. Pfizer Türkiye, ilaç Ar-Ge faaliyetlerinin derinleştirilmesi için Hacettepe Üniversitesi ile 2009-2013 yılları arasında yaptığı “İlaç Ar-Ge İşbirliği Projesi” çerçevesinde, Pfizer’in bilim insanlarını Türkiye’de akademisyenlerle buluşturdu. Ayrıca 2012’den beri dünyanın en ileri teknoloji ürünlerinden biri olan pnömokok aşısını üretiyoruz. Yani ABD ve İrlanda'nın ardından, Pfizer'in dünyadaki üçüncü aşı üretim merkezi Türkiye. Pfizer, yerli üretici Mefar ile işbirliği ile yeni bir üretim teknolojisi transferi gerçekleştirip, Türkiye’nin pnömokok aşısı açısından kendi ihtiyacını karşılayan bir ülke haline gelmesinin yanında, bu alanda bilgi birikimine sahip İK’nın yetişmesine de katkıda bulundu.”