Bir sonraki adım ‘yazılım tanımlı depolama’ olacak
Türkiye’nin son dönemlerdeki büyüme atılımı kendisini bulut sistemlerinde de hissettiriyor. Büyümenin getirdiği artan veri trafiği, depolama kapasitelerinin daha da genişletilmesi yönünde şirketlerin talebini gündeme getiriyor. Burada doğal olarak bulut çözümleri devreye giriyor. Şirketler veri depolama konusunda bulut sisteminin yararlarını her geçen gün daha fazla anlıyor. NetApp da bu çerçevede Türkiye’deki yatırımını büyütmeye devam ediyor. Bu amaçla kurumların hizmete ayırdıkları zamanı artırırken, riskleri minimum seviyeye çeken FlexPod, birinci sınıf performansı ile endüstrinin en iyi veri yönetimini tek bir çözümde bir araya getiren All Flash FAS (AFF) serisi ve melez bulut yedekleme için etkili ekonomi, hız ve güvenlik getiren AltaVault gibi çözümler sunuyoruz.
BT altyapıları konusunda danışmanlık desteğinin çeşitlendirilmesinin, şirketler için olumlu bir gelişme olduğunu düşünüyorum. Bu tarz yaklaşımlar uzmanlaşmayı getirdiği gibi, şirketleri ihtiyaçları olmayan danışmanlık hizmetlerini almak zorunda da bırakmıyor.
Yazılım Tanımlı Depolama’nın (SDS – Software-defined storage) sanallaştırma ve bulut mimarisinin evrim sürecindeki bir sonraki adım olacağını düşünüyoruz. Her geçen gün Yazılım Tanımlı Veri Merkezi vizyonu daha fazla benimseniyor ve altyapı bileşenlerinin gelişimi, şirketler için daha anlaşılır hale geliyor. Bu nedenle yeni dönemde politika bazlı yazılımın, geleneksel altyapı bileşenlerinin önüne geçeceğini düşünüyoruz. Ağ ve depolama denetim birimlerinin sanal sürümlerinin daha fazla yaygınlaşacağını ve en değerli sanal bileşenlerin mevcut fiziksel ağlar ve depolama sistemleriyle pürüzsüz bir şekilde entegre olabilen bileşenler olacağını öngörüyoruz.
Özellikle bulut teknolojilerinde servis sağlama hizmetleri için devletin yeni mevzuatlar oluşturması ve güvenlik, verinin kimin sahipliğinde olacağı gibi konuların hızlıca netleştirilmesi gerekiyor. Durum değerlendirmesini daha geniş bir perspektiften ele almamız gerekirse de, artık Türkiye'de de yapmamız gereken, gelecekte BT’yi şirketlere veya kamu kurumlarına göre düzenlemek değil, BT'nin ve yeni teknolojilerin kurumları yönlendirmesine izin vermek olmalı. Teknolojinin ekonomik bir kalkınma aracı olabilmesi için kamu kurumlarından üniversitelere kadar işbirliği halinde çalışmalı, yasal düzenlemelerden özel eğitim olanaklarına kadar geleceğe dönük adımlar atmalıyız.