Bir Zamanlar Anadolu’da
Bu fotoğrafımı gören üç kişiden ikisi, aynen şu yorumu yapıyor: “Aaaaa, bu bir Nuri Bilge Ceylan karesi…” Bu yorum bir taraftan hoşuma gidiyor itiraf ediyorum. Çünkü Nuri Bilge Ceylan, ödüllü bir film yönetmeni ve filmlerinin her karesini bir fotoğrafçı refleksiyle planlıyor. Kendisinin birçok filmini birkaç kere izliyorum. İlk izlediğimde kendimi filmin akışına bırakıyorum. İkinci izlemede çekim planlarına, kompozisyonlara fotoğraf gözüyle bakıyorum. Üçüncüsünde özellikle diyaloglara dikkat ediyor ve alt satırları okumaya çalışıyorum. Dördüncü kez izlediğimde oyunculara konsantre oluyorum ve mimiklerine, vücut dillerine odaklanıyorum… Son olarak beşinci kez izlediğimde tüm parçalar tamamlanmış olduğu için keyif almaya bakıyorum.
Bu benzetmenin hoşuma gittiğini söylemiştim. Bazı sokak fotoğraflarımı görenler de “Hmmm… Aynı Ara Güler’inkiler gibi…” diyorlar. Zaman zaman hakkımda Alex Webb yorumu yapanlar bile oldu. Bunları duymak güzel ama haddim de değil bu iltifatlara mazhar olmak. Subjektif bir değerlendirme yaparken, tarifinizi güçlendirmek ve daha kolay anlaşılır hale getirmek için bilinen bir örneği vererek çağrışım oluşturma son derece doğal bir davranış.
Muş gezisi sırasında minibüsümüzü durdurup çektiğim bir kare bu… Karlı tepelerin yamaçlarına sis inerken küçük çoban, eşekleri yemlenmeye götürüyor. Pastoral bir anlatım ve fotoğrafçılıkta high key denen beyazın ve kontrastın yoğun olduğu bir teknik yalnızca. Ama laf aramızda bu fotoğrafa ne zaman baksam, içimden “Bir Zamanlar Anadolu’da” demek geliyor. Ya sizce?..