Bireysel ve kurumsal dönüşümün temelinde yapay zeka var!
Bilişim Zirvesi ‘18’in ilk günü olan 21 Kasım’da günün ikinci yarısı “Yapay Zekâ Çağında İnsana ve İşe Farklı Açılardan Bakış – Türkiye İş Bankası” oturumu ile başladı. Beyazıt Salonu’nda katılımcıları buluşturan etkinlikte ilk sözü ise Dell EMC Ülke Müdürü Sinan Dumlu aldı. ‘2030’u Anlamak’ başlıklı sunumuyla 2030 yılı ile ilgili yorumlarını paylaşırken, faaliyet gösterdiği kurumsal yapı hakkında da Dumlu, şu detayları paylaştı:
“Dell ve EMC firmaları 2016 yılında gelmiş geçmiş bütün endüstrinin en büyük birleşmesiyle bir araya geldi. 67 milyar dolarlık bir satın alma. Bu birleşmeden sonra 7 markadan oluşan bir şirketler grubu oluştu ve bu şirketler grubuna Dell Teknoloji denildi. Bu 7 marka içinde Dell bildiğiniz gibi bilgisayarları, uç cihazların üretiyor. EMC ağırlıklı veri depolama sistemlerini üretiyor. Ben burada Dell ve EMC markalarını temsil eden Dell EMC’nin Türkiye Ülke Müdürü olarak bulunuyorum. Bir başka grup şirketimiz VMware, ayrıca Pivotal, RSA, Secureworks ve Virtustream olmak üzere dört ayrı markamız daha var. Bunların Türkiye ofisleri yok, bunların ofislerini de Dell EMC olarak biz üstleniyoruz. Bütün ürünler konusunda bizimle direkt temasa geçebilirsiniz. Dell ve EMC, dijital transformasyona liderlik etmek için birleşti. Biz dijital transformasyonu en iyi tarif eden, ne yapılacağını en iyi basamaklandıran ve bunun sonucunda da uçtan uca ürün gamını sağlamaya çalışan firma olmaya çalışıyoruz. Herkes dijital transformasyondan bahsediyor, ama ben bu konuyu konuşmak istemedim. Dedim ki, 2030 yılı nasıl gözüküyor? Bu amaçla Türkiye’yi de içeren üst düzey yöneticiler arasında bir çalışma yaptık. Birinci mesaj şu: Her ne kadar yüzyıllardan beri makinelerle çalışıyor olsak da, 2030’da farklı bir insan- makine işbirliği oluşacak.”
Dönüşümün hedefinde de temelinde de ‘insan’ var
2030 yılı ile ilgili beklentileri sorulan Türkiye’de ve küresel bazdaki üst düzey yöneticilerin yanıtlarını paylaşan Sinan Dumlu’nun verdiği bilgiye göre, ‘otomatik sistemler bize zaman kazandıracak’ diyenler yüzde 50’lerde. Buna katılmayanlar da yüzde 50. Bir başka sonuç yüzde 42’ye göre teknolojiyle bağımızı kesmek daha zor olacak. Yüzde 58 ise buna katılmıyor. Gündelik hayatla ilgili 2030 yılı tahminlerini iş hayatı odaklı beklentilerle pekiştiren Sinan Dumlu, “Burada da oldukça bölünmüş bir ortam var” yorumunu yaptı ve ekledi: “Dünya çapında birbirine bağlı uzaktan çalışan bir işgücünün parçası olacağız diyenler yüzde 49-50. Burada aslında şunu söylemeye çalışıyoruz: Dijital transformasyonun ne olduğu ve önemi konusunda bir fikir birliği var, ama ne getireceği konusunu tam olarak hazmetmiş değiliz.”
Sinan Dumlu, buradan bir adım ileri giderek, “Dijital dönüşüme inanıyorsunuz, ama bu sürecin sonunda neye varacağımız konusuna kafa karışıklığı var. Peki dijital dönüşümün önünde gördüğümüz en büyük engeller neler?” sorusunu yöneltti. Sinan Dumlu, bu soruya verilen yanıtları iki başlıkta tanımladı: Dijital vizyon ve strateji eksikliği, ikincisi de işgücünün hazırlıklı olmaması. “Bu soruyu sorduğumuz insanlar üst yönetici ve dijital vizyon eksikliğinden şikâyet ediyor veya iş gücünün hazır olmamasından bahsediyor. Aslında bunun zaten sorumlusu onlar, yani bizleriz” eleştirisini paylaşan Sinan Dumlu, “Dijital dönüşümü hızlandıracak en farklı ipuçları nelerdir?” sorusunun yanıtlarını şöyle anlattı:
Yaratıcı iş fikrini bulan kazanır
“İlk maddede çalışanların dönüşümü desteklemesini sağlamak, müşteri deneyimiyle ilgili yönetim kurulunun desteğini sağlamak gibi aslında dijital dönüşümü, teknolojinin yanı sıra bir de insan bacağının olduğunu gösteren, bunun belki de süreci yavaşlattığını gösteren önerilerle karşılaştık. Fakat en çarpıcı soru sonradan geldi: Bunlar arasında en çok hangisi işinize yarar? Aldığımız cevap da ‘Henüz çoğu işimize yaramadı’ şeklinde oldu ve bu çok ilginç bir durum. Birincisi kafamız karışık, ikincisi ne yapacağımız konusunda ortak fikirlerimiz var. Yani biz hazım sürecinden, dönüşüm sürecinden geçiyoruz. Biz de diyoruz ki, geçmiş 15-20 yıllık vade bilgisayarlaşma süreci ve biz bilgisayar mühendisleri olarak başarılı bir şekilde pek çok endüstriyi dönüştürdük. Bilgi işlem departmanlarının görevi de hazır paket yazılımlar altında yer alan bilgisayarları, sunucuları, veri depolama sistemlerini Lego parçacıkları olarak bir araya getirip birleştirme olsun. Firmalar paket yazılımlar alsın ve olabildiğince buna uysun. Bu dönem bizce başarılı bir şekilde gelişti ve bitti. Ama bu arada Fortune 500’deki firmaların yüzde 50’den fazlası ortadan kalktı ve yeni bilgisayar teknolojisini kullanan çevik firmalar oluştu veya dönüştü. Önümüzdeki 15 yılı ise şöyle özetliyoruz: Önümüzdeki 15 yıl, bilgisayarlaşmış firmaların yaratıcı fikir bulduğu, bu yaratıcı fikri hazır paket yazılımlar yerine yaratıcı yazılımlara entegre etmeye odaklandığı bir döneme ilerliyoruz. En önemli şey teknoloji değildir, günümüzde yaratıcı iş fikrini bulmaktır. Geçmişte biz firmalara gidip ‘kredi kartı yazılımı için şunu kullanın, ERP için bunu kullanın ve olabildiğince kendini buna uydurun’ diyorduk. Ama artık bu dönem bitti. Biz artık kendi yaratıcı fikrilerimizi kendi özel uygulamalarımıza oturttuğumuz bir dönemdeyiz. Önemli konulardan birisi de bu yazılım geliştirme sürecinin hızlı, DevOps’a uygun bir şekilde gerçekleştirilmesi. Biz burada başta Pivotal, VMware gibi değişik ürünlerimizle çözümler sağlayan bir firma olma yolunda ilerliyoruz.”
KUTU
Kendimizi ve ülkemizi yeniden şekillendirmemiz gerek
Zorlu bir ekonomik dönemden geçerken neler yapılabileceği konusunda da bilgiler veren Sinan Dumlu, “Temelde, var olan ve mutlu olduğunuz klasik sistemlerinize devam edin, buradaki yenileme yatırımlarında yeni teknolojiye uygun yatırımlar yapın ve bu sayede elde edeceğiniz tasarrufu da yeni alanlara yatırın” önerisini yaptıklarını söyledi. İçinde bulunduğumuz dönemi ‘çoklu bulut bilişim dönemi’ olarak tanımlayan Sinan Dumlu, bunu sağlayacak şekilde altyapıyı dönüştürmenin, kurumsal sistemlerin yanı sıra belli fonksiyonlarda genel bulut çözümlerini kullanmanın önemine dikkat çekti. “Bunu yapabilmeniz için sadece altyapınızı değil, aynı zamanda yazılımlarınızı ve proseslerinizi de değiştirmiş olmanız gerekli” hatırlatmasını yapan Sinan Dumlu, şöyle devam etti:
“Yapmanız gereken; yaratıcı fikri bulacak iç süreçler oluşturun, çalışanları buna uydurun, altyapınızı modernleştirin, süreçlerinizi otomatikleştirin ve iç süreçlerinizi dönüştürün. Bu sadece firmaların değil, ülkemizin sorunudur. Türkiye’nin son yıllardaki gelişmesi, düşük insan gücü maliyetine dayalı üretimin Türkiye’ye çekilmesiyle gerçekleşmiştir. Ancak robotlar, çalıştıkları ülkenin asgari ücretini bilmez. Robotlaşma sürecinin sonunda Türkiye’nin düşük insan gücü maliyeti avantajı ortadan kalkmaktadır. Buna dayalı olarak bizim kendimizi ve ülkemizi yeniden şekillendirmemiz gerek.”