Birilerinin değil, kurumun bütününün önceliği yaratıcılık olmalı
Herkesin ağzında inovasyon ve Ar-Ge, bunların önemi, sürekliliği ve istikrarının gerekliliği, kamuda bu konularda birbiri ardına destekler, IoT ve M2M gibi yeni teknolojilerle evrilen Endüstri 4.0 karşısında kurumsal bir kültür inşa etmek gerektiği sözleri var. Var, ama bu teoriyi pratiğe dönüştürme, bu pratiğin sürdürülebilirliğini sağlamada belli sektörlerde bazı büyük ölçekli şirketler ve bazı girişimler haricinde bütünsellik olduğunu söylemek de maalesef zor. Birçok ülke, bu amaçla yatırım desteklerini sunuyor, yeri geliyor bu desteklerin kapsamını genişletiyor. Ama kamunun ve akademik dünyanın bu adımlarını, kurumsal bilincin izlemesi şart. Yaratıcı düşünme ve işbirliği, bu adımların ödüllendirilmesi, sonuçta kurumsal inovasyon ve Ar-Ge kültürünün de gelişimi demek. Burada esas görev ise söz konusu kültürün belirlenmesi ve işlerliğinin sağlanması adına liderde. Bu kişi CEO da olabilir, Genel Müdür veya kurumsal yaratıcılığa bakışı ile fark yaratan, böylece kurumun bütününün yaratıcılığından sorumlu kılınan bir departman yetkilisi de… Kim olduğu önemli değil, inovasyonun kurumda dallanıp budaklanması için içerde çalışanları ve dışarda iş ortaklarını dinlemek, her türlü fikre her zaman açık olmak, işbirliğine yakın durmak, dikey değil yatay bir yönetim modeli ile iletişimi kurum bütününe yayabilmek ve başarılar kadar, başarısızlıkları da sırf deneme cesareti yüzünden takdir etmek gerektiğini bilmek şart. Kurumsal inovasyon kültürünün temelinde dünyanın gerçekten, birçok açıdan değiştiğini kabul etmek yatıyor. Bu zihin değişimini bireylerden kurumdaki tüm çalışanlara, oradan da kurum politikalarına yansıtabilmek ise esas maharet.