Biyometrik sistemler daha da yaygınlaşacak
Biyometri bugüne dek hiç olmadığı kadar yoğunlukta ve büyük ölçekli projelerde kullanılıyor. Biyometrik sistemlerin kullanıcılar tarafından benimsenmesi ve genel kanının aksine kullanıcı ve vatandaşlar tarafından talep edilmesi önemli noktaların başında geliyor. Vatandaşların finansal ve sosyal sistemlere daha rahat ve güvenli şekilde dahil olmaları önem taşıyor. Biyometrik sistemlerin kullanımının sağlık gibi elzem alanlarda kullanımının yaygınlaşması için kurumlara ve devlete farkındalığı arttırmak için büyük rol düşüyor.
Ölçsan Genel Müdürü Burak Sondal, “Bunun sağlanması için performans ve ergonomi çok önem kazanmaktadır. Kullanıcılar, biyometrik verilerin ve kişisel bilgilerin sistemlerde ne kadar güvenli olarak saklandığı ile biyometrik verileri kullanarak yaptıkları işlemlerin aynı şekilde ne kadar güvenli olduklarını çok iyi anlayabilmelidir” dedi.
Sondal’a göre farkındalık yaratmak ve vatandaşa ne gibi faydaların sağlandığını anlatmak ise kurum ve devletlere düşüyor. Sondal yapılması gerekenlerle ilgili şunları ekledi: “Fişlenmek ve kişisel verilerin devlet tarafından takip edilme algısı gibi olumsuz psikoloji yerine, biyometrik veri kullanılan işlemlerde kullanıcı ve/veya vatandaşın, verilerinin ve haklarının korunduğu ayrıca kimlik hırsızlarının bu verileri vatandaşın yerine kullanamayacağı bilgisinin iyi duyurulması gereklidir.”
Sondal, biyometrik sistemlerin daha da gelişmesi için Ar-Ge faaliyetlerinin, özellikle yerli ürün ve çözüm bileşenlerinin önem kazandığını belirtti.
“Yavaş yavaş hayatımızın her alanında yer almaya başlayan biyometrik sistemler, bazı ülkelerin belirli bölgelerinde şu anda pilot uygulaması süren ödeme sistemlerinde biyometrinin kullanılması ile daha da yaygınlaşacaktır” diyen SmartSoft Ürün Müdürü Merih Keskin, biyometrik sistemlerin günümüzdeki durumunu şu sözlerle değerlendirdi: “Cardtek Group olarak bizler Türkiye’deki biyometrik uygulamaların içinde geçtiğimiz yıllarda projeler üreterek yer almaya başlamış ve ürün yelpazemizi çeşitlendirmiştik. Şu anda chip&pin teknolojisi ile yapılan kartlı ödemelerde, kart&pin bir arada 2 seviyeli güvenlik sağlanıyor. Biyometriye geçişte, kart ve biyometrinin bir arada kullanımı çok daha ileri seviyeli bir güvenlik sağlayacaktır. Türkiye’de bazı ATM’lerde avuç içi damar izi okutularak hesaplara erişim yetkisi sağlanmaktadır. Ödeme sistemlerinde biyometrinin kullanımı birçok değişik yolla olabilir. Bunlardan en güçlüsü ve veri güvenlik sorununu ortadan kaldıran biyometrik verinin çipe yazılmasıdır. Fujitsu patentli avuç içi damar izi sensörü ile biyometrik veri, karta basıldıktan sonra kullanım anında karttaki şifrelenmiş biyometrik veri ile anlık şifrelenmiş avuç içi damar izinin eşleşme kontrolü yapılarak doğrulama sağlamaktadır. Böylece şifrelenmiş biyometrik veri sadece kart sahibinin kartının çipinde saklanacak ve başka bir alanda tutulmasına gerek kalmayacaktır.”
Önümüzdeki dönemde ses biyometrisi çözümleri artacak
Sestek Genel Müdürü Serdar Karadayı, “Önümüzdeki süreçte biyometrik sistemlerin kullanımının artarak devam edeceğini öngörmek zor değil” dedi ve şu öngörüleri paylaştı:
“Örneğin bugün ATM’lerden turnikelere, bilgisayarlardan cep telefonlarına kadar farklı cihazlarda kullanılan parmak izi teknolojisi çok daha geniş bir alanda kullanılacak. Önümüzdeki dönemde ses biyometrisi çözümleri, biyometrik teknolojiler arasında kullanımı en hızlı artan çözümler arasında yer alacak. Telefonda gerçekleştirilen işlemlerde başvurulabilecek tek biyometrik güvenlik çözümü olması nedeniyle ses tanıma teknolojileri başta çağrı merkezleri olmak üzere, müşteri verilerinin yoğun biçimde paylaşıldığı müşteri hizmetleri alanlarında da sıklıkla kullanılıyor olacak. Akıllı telefon, tablet gibi mobil cihazların giderek yaygınlaşan kullanımı; bu cihazlarla ilgili güvenlik konusunu gündeme getitiyor. Ses biyometrisi bu cihazlardaki bilgilerin korunmasına da katkıda bulunuyor.”
“Biyometrik sistemlerin, insanları birbirinden ayıran özellikler olduğunu ele aldığımızda özellikle önümüzdeki dönemde yüksek güvenlik gerektiren uygulamalarda biyometrik teknolojilerin yer alabileceğini ifade edebiliriz” diyen Proline e-ID ve Biyometrik Çözümler Departman Yöneticisi Serdal Karakaş, biyometrik sistemlerin bilinirliğinin artırılması için yaptıkları çalışmalardan söz etti: “Uzun süredir “Elektronik Kimlik Kartı”, “Elektronik Pasaport” ve “Biyometri” ile ilgili çalışmalar yapıyoruz. Sektörde yapmış olduğumuz çalışmaların yanı sıra hem kamuoyunu bilgilendirmek hem de sektördeki bilgileri konsolide etmek adına bu tarz organizasyonlar düzenlemeye karar vermiştik. 2011 yılında 3. Uluslararası E-Kimlik & E-Pasaport Konferansı’na Türkiye’de ev sahipliği yaptık. Sonrasında 2012 yılının Kasım ayında Türkiye’nin ilk biyometri zirvesini organize ettik. Kısa bir süre önce de ilk biyometri konferansını gerçekleştirdik. Biyometrik sistemlerin gelişimi için bundan sonraki süreçte çeşitli çalıştaylar, toplantılar ve ortak çalışma gruplarına katkıda bulunabilmeyi planlıyoruz. Ayrıca SGK Biyometrik Kimlik Doğrulama Projesi kapsamında geliştirmiş olduğumuz BioPOS parmak damar izi ile biyometrik kimlik doğrulama sistemini Türkiye’den sonra, faaliyet gösterdiğimiz Kuzey Afrika ve Ortadoğu ülkelerinin sağlık altyapılarına bütünleştirilmesiyle ilgili de faaliyetlerimizi sürdürüyoruz.”
Biyometrik teknolojilerindeki gelişmelerle, teknolojinin kullanım alanlarının özellikle kamu, savunma ve sınır güvenliği, sağlık ve finans sektörlerinde güvenlik ve verimlilik sağlayan uygulamalarla artması beklendiğini belirten Netaş Kamu Satış ve Ankara Bölge Direktörü Ahmet Şüküroğlu, kullanıcıların biyometrik sistemleri tercih etmesiyle ilgili veriler paylaştı: “Kullanıcılar açısından biyometrik alternatiflere olan ilginin artmasındaki ana sebep, platformların sayılar, semboller ve harflerden oluşan ve hatırlamanın neredeyse imkânsız olduğu şifre kombinasyonları ile çalışması gösteriliyor. Yapılan son araştırmalar, akıllı telefon kullanıcılarının yarısından fazlasının şifre yerine parmak izini ve bilgisayar kullanıcılarının ekran kilidi için göz tanımlama sistemini kullanmayı tercih ettiğini gösteriyor. Kurumlar açısından kayıp ve kaçağın önlenmesi, güvenlik ve verimliliğin artırılması gibi amaçlarla teknoloji kullanımının daha da yaygınlaşması bekleniyor. Ayrıca kullanılan biyometrik yöntemin uygulanabilirliği açısından küçük, yönetilebilir, taşınabilir, hızlı ve güvenli olması önem kazanıyor. Biyometrik doğrulama yöntemi ile sunulan hizmetler için masaüstü uygulamaları geçerliliğini yitiriyor, mobil çözümler öne çıkıyor.”