Boyutlarda zenginlik, rekabette üstünlük
3D teknolojilerinin gelişimi ve her alana yansımaları bu haftaki dosya sayfalarımızda yer alıyor.3D teknolojiler birkaç yıl öncesine kadar belli başlı bazı sektörlerde üretim hatlarında optimizasyon sağlamak için kullanılan, daha çok mühendislik temelli süreçlerde yararlanılan bir yapıydı. Ama son yıllarda 3D teknolojileri hem çok daha fazla sektöre ve çok daha fazla iş segmentine yayıldı hem de bu teknolojiyi sadece mühendislerin kullanabileceği yargısını ortadan kaldıran gelişmeler birbiri ardına gelmeye başladı.
Günümüzde artık evlerde 3D televizyonlar var, sinemalarda 3D filmler birbiri ardına vizyona giriyor, yurtdışında doğrudan tüketiciye yönelik birçok farklı ürün tüketici ile 3D etkileşim kurmanın yollarını arayıp buluyor. Bunlar yeni ürünler, bunların sunum şekli olabiliyor. Tüm bu çalışmalar da markalar ve tüketiciler arasında ilişkinin yeni ve daha etkileşimli bir sürece girmekte olduğunu gösteriyor.
Tüm sektörlerdeki şirketlere baktığımızda da, 3D yapısının kullanımında yaygınlık göze çarpıyor. Üretim süreçlerinin optimizasyonu, yatırım maliyetlerinin en aza çekilmesi, tüketiciyle doğrudan iletişim kurabilmek, rekabette öne geçebilmek son yıllarda 3D teknolojisinin kullanımında şirketleri motive eden en temel unsurlar. Şirketler bu teknoloji ile artık sadece kendi içinde üretim veya yatırım süreçlerine çekidüzen vermeyi hedeflemekle kalmıyor. Bir tarafta da, elinde en gelişmiş mobil cihazı, evinde son teknoloji televizyonu olan tüketiciye ulaşmayı da bir stratejik hedef olarak saptıyor. Her ölçekte şirketin bu vizyonla hareket etmesi, tüm şirketlerin bu yapıya önem vermesini, bu konuda yatırım yapmasını bir gereklilik haline getiriyor. Çünkü bir hamle geride kalmak, 3D trenini kaçırmak, rekabette de arka sıralara düşmek demek. 3D teknolojilerini geliştiren, bunları sunan şirketler ise bu yapıyı bir ‘devrim’ olarak tanımlıyor, şirketlerin ihtiyaçlarına uygun sunumları yapmak için çalışıyorlar.