Bu daha başlangıç, küresel dönüşüme devam
Ülkeler arasında ekonomik bağlar, teknolojinin gelişimi sayesinde artık küresel bir ölçek kazandı. Gelişmekte olan ülkelerin büyümesi, sayısal teknolojiler ve internet bağlantıları ile büyümenin istikrar kazanması, beraberinde küresel yaratıcılığı da artırıyor.
McKinsey Global Institute (MGI) ve McKinsey High Tech Practice, Nisan 2014 tarihli araştırmaları ile ürün, hizmet, finans ve insan akışını ele alırken buna bir akış başlığı daha ekliyor: Veri ve iletişim.
‘Sayısal Çağda Küresel Akışlar: Ticaret, Finans, İnsanlar ve Veri Dünya Ekonomisine Nasıl Bağlanıyor?’ (Global flows in a digital age: How trade, finance, people, and data connect the world economy) araştırmasına göre, küresel akışı hızlandıran iki temel unsur var. Birincisi küresel ‘tüketici’ nüfusun artışı. 2025 yılında küresel bazda 1,8 milyar insan ‘tüketici’ sınıfına dahil olacak ve bu kitlenin tamamına yakını gelişmekte olan pazarlardan. Bu da küresel üretim ve tüketici talebi adına önemli bir büyüme demek. İkinci itici güç ise internet bağlantısının ve sayısal teknolojilerin yaygınlaşması. Araştırmaya göre, sınır ötesi internet trafiği 2005-2012 yılları arasında 18 kat büyüdü. Bu büyüme beraberinde küresel dengelerde değişim demek. Araştırmada öne çıkan sonuçlar şöyle sıralanıyor:
• İlk olarak, küresel akış büyüyor ve GSMH büyümesine de katkı sağlıyor.
• İkincisi, McKinsey Global Institute Bağlantı Endeksi (Connectedness Index), gelişmiş ekonomilerin, gelişmekte olanlara kıyasla daha ‘bağlantılı’ olduğunu gösteriyor. Ama aradaki farkın da hızla kapandığı bir gerçek.
• Üçüncüsü bilgi-yoğun küresel akışlar hızla artıyor. Öyle ki bu artış istihdam-yoğun akışlardan çok daha hızlı.
• Dördüncü unsur; sayısallaşmanın etkisi. Sayısallaşma tüm akışları yeniden tanımladığı gibi, daha da zengin hale getiriyor. Sayısallaşma üretimden dağıtıma birçok açıdan maliyetlerin azalması demek. Bu yapı, yaratıcılık için sayısız fırsat anlamına geliyor.
– Beşinci başlık gelişmekte olan ekonomilerin de katılımı ile küresel akış ağının daha genişlemesi, derinleşmesi.
– Bunu, küresel akışların belli başlı sektörlerdeki eğilimleri de etkilemesi izliyor. Örneğin sayısallaşma ile küresel lojistik ve imalat sektörlerinde fiziksel akışlar ‘sanal akışlar’ halini alıyor. Sayısal platformlar nakliyeden ödemeye birçok sektörde yeni oyuncuların pazarda yerini almasına fırsat sunuyor.
– Yedinci ve son madde aslında tüm araştırmanın ortak noktası: Şirketler, girişimciler ve bireyler artık çok daha fazla fırsata sahip. Ölçek önemli değil, fırsatlar artık herkes için var.
Çevrimiçi trafik giderek artıyor
Araştırmaya göre, 2008 küresel krizinin etkileri giderek siliniyor. Finansal akış, insan gücündeki akış gibi unsurlar sınır ötesi veri ve iletişim trafiğini de hareketlendiriyor. Araştırma bu büyümeye rakamsal örnekler de sunuyor. Buna göre, küresel çevrimiçi trafik 2000 yılında aylık 84 petabyte’tan 2012 yılında yine aylık ortalama 40 bin petabyte’ın üstüne çıktı, ki bu, 500 kat artış demek. Sınır ötesi ses trafiği de geçen 10 yılda iki kattan fazla artış gösterirken, Sykpe çağrı süreleri 2008 yılından beri yüzde 500’den fazla arttı.
Araştırmaya göre, sayısallaşma, küresel akışları üç yolla dönüştürüyor. İlk yöntem maliyeti düşük erişim, ulaştırma ve marjla sayısal akışların ön plana çıkması. Birçok sayısal akış değer yaratıyor ama bunların tamamı paraya çevrilmiş de değil. Bunun araştırmadaki örneği de YouTube. Çünkü araştırmaya göre, reklam geliri, YouTube’un tüketici değerinin sadece küçük bir bölümü aslında. Bu arada sayısal teknolojiler, bazı fiziksel akışları da sanal akışlara dönüştürüyor. Misal e-posta, mekan bağımsız çalışmada önemli bir adım oldu. Bunun üstüne sanal çalışmada Google Docs, dosya paylaşımında Dropbox gibi örnekler dönüşümün devamını sağlıyor.
Sayısallaşmanın ikinci önemli faydası fiziksel akışları da daha yönetilebilir, daha değerli ve sayısal unsurlarla daha katma değerli hale getirmesi. Buna verilen örnek ise kargo şirketlerinin fiziksel nakliyatlarını sayısal olarak takip etme imkanını sunmaları. Üçüncü fayda ise üretimi ve sınır ötesi işlemlerin hayata geçmesini sağlayan çevrimiçi platformların oluşması. Bunun da ilk akla gelen örnekleri eBay ve Alibaba. Çevrimiçi platformlar KOBİ’lerin, hatta bireylerin bile uluslararası olmasını sağlıyor. Kickstarter gibi fon erişim platformları, bireylerin uluslararası para kazanabilmesi için fırsat.
Dünya marketimiz olursa…
Günümüzde insanlar ve şirketler fikir paylaşmak, işlerini sürekli kılmak için sayısal ve mobil bağlantıları kullanıyorlar, sosyal medyada yerlerini alıyorlar. Bu sayede sınır ötesi veri akış hacmi de dikkat çekici biçimde büyüyor. 2005-2012 yılları arasında sınır ötesi internet trafiği yıllık bazda yüzde 50’den fazla büyüdü. Bu da dünyanın dört bir tarafında internet kullanıcı sayısının, sınır ötesi internet kullanımında kat be kat artışın yansıması.
Sayısal teknolojilerin yayılımı, tüm iş akışlarını da doğal olarak etkiliyor. Ama rapora göre, bu dönüşümün aslında sadece başındayız. İnterneti destekleyen altyapı büyüdükçe, mesafe ve maliyet gibi sorunlar ortadan kalkacak, ürün ve hizmet akışlarında sayısal gönderimin payı da artmayı sürdürecek. Örneğin e-ticarette sayısal platformlar, ticaretin yapısında da köklü değişimleri beraberinde getiriyor. İnternetin arama maliyeti ve fiyatlandırma konusunda sağladığı hız, üreticilerin de dünyanın dört bir yanındaki tüketicilere ulaşmasını sağlıyor. Araştırmada bu başlıkta rakamlara da işaret ediliyor. Buna göre küresel e-ticaret satışları 2013 yılında 1,3 trilyon dolara yaklaştı. Yani küresel GSMH’nın yüzde 2’sine.
Ama hala bazı engeller de var. Örneğin e-ticaret 2012 yılında yüzde 21 gibi önemli bir büyüme elde etmesine rağmen, sınır ötesi e-ticaret akışları yerel akışın oldukça gerisinde. Araştırmaya göre bunun temel sebeplerine bakmak gerek. Tüketici tarafında bireylerin derdi dil farkı ve sahtecilik korkusu. Tedarik kanadında ise ülke bazlı politikalar ve düzenlemeler gelişimi frenleyebiliyor.
İstihdam dünyanın her yanında
Sayısallaşan dünya, KOBİ’lerin de bu küresel akıştan pay almasına fırsat sunuyor. Örneğin eBay’de mağaza açan küçük bir şirket bile çevrimiçi platformlarla dünyaya açılabilir. Bir önceki McKinsey araştırması da internetin KOBİ’lerin satışlarında ihracatın payını ikiye katladığını ortaya koymuştu. Bu yükseliş eğilimi, özellikle gelişmekte olan ülkelerdeki KOBİ’ler için değerli olacak, bu bir gerçek.
KOBİ’ler bir yana, bireyler de bu sayısallaşan dünyada önemli faydalar elde edebiliyor. Bu sayısal devrim, çalışan bireylere esneklik katıyor, web odaklı paylaşımlar yapmalarına fırsat sunuyor. oDesk ve Mechanical Turk gibi siteler, başka ülkelerdeki şirketlerde uzaktan çalışabilmek için çalışanlara hizmet sunarken, bazı çevrimiçi platformlar da eğitim ve işi bütünleştiriyor.
Ama araştırmanın da dikkat çektiği gibi, iş hayatının sayısallaşması ve küresel istihdam piyasasının da bu şekilde oluşması tüm çalışanlar için iyi haber olmuyor, geleneksel iş kollarındaki çalışanların kendilerini bu yeni döneme ve gerekliliklerine uygun biçimde geliştirmesi şart oluyor.
Küresel bağlantılar daha da derinleşiyor ama…
Tüm aksi yönde beklentilere rağmen, internetin gelişimi gelişmekte olan pazarları küresel ağa taşımakta yeterli değil. Gelişmekte olan ekonomiler hala genişbant ve sayısal altyapıları ile gelişmiş pazarların gerisinde kalıyor. İnternet erişimindeki sınırlamalar da gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler arasındaki farkta belirleyici.
Örneğin Google’ın indekslediği içeriğin yüzde 90’ının kaynağı ABD, Avrupa ve Japonya. Twitter’da toplam hesapların yüzde 74’ünün kaynağı gelişmiş ülkeler. Çin’de Weibo ve Hindistan’da Babajob gibi yerel sitelerin ise küresel penetrasyon oranları düşük.
İnternette bir türlü ortadan kaldırılamayan boşluğun bir sebebi de ekonomik verimlilik farkı. MGI’ın 2011 yılı ‘Internet Matters’ raporuna göre, internetin yaygınlığı ve GSMH büyümesi arasındaki güçlü bağ, gelişmiş ülkelerde kayda değer oranda yüksek.