Bu trende makinist yok
Sürücüsüz metro ve hafif raylı tramvay on yıllardır vardı, ama şehirlerarası treni mutlaka makinist ve teknisyenler yönetiyordu. Bu cümledeki “-di”li geçmişler, haberin ta kendisi: Demiryollarında da sürücüsüz (makinisti olmayan) trenlere bir adım daha yaklaştık. Fransız Devlet Demiryolları (SNCF), bir yük trenini 4 kilometre boyunca sürücüsüz yönetti. Lokomotife yerleştirilen duyargalar, aynen sürücüsüz otomobil ve araçlardaki sistemle, treni hat boyunca yürüttü, durdurdu, yeniden hareket ettirdi. Tren, Paris’in kuzeyinde dolanırken, kontrolü Paris’in güneyinde 6 kilometre uzakta ekran başında yapıldı. Fransızlar, bu yenilikçi teknoloji için 19’uncu yüzyıldan beri kullandıkları “makinist” (machiniste) sözcüğü yerine hemen “uzaktan kumanda eden kişi” anlamına “téléconducteur” deyiverdiler. [Teknolojiye hep Amerikalılar sözcük uyduracak değil ya?]
Ne var ki bu bilgi, habercilik açısından aslında “eski” bile. Çünkü zaten 10 Temmuz 2018’den beri Avustralya’da Tom Price madeninden çıkartılan demir cevherini 280 kilometre uzakta Cape Lambert limanına götüren trende makinist yok. Treni, bin 500 kilometre (1,500 km !) uzaktaki kontrol merkezindeki teknisyenler denetliyor.
Bu, her hangi bir yük treni değil: 236 vagonu var. Her bir vagon 106 ton yük alıyor. Trenin uzunluğu 2.4 kilometre. Tam kapasite yüklendiği zaman ağırlığı 28 bin 500 ton.
Avustralya’da toplam bin 700 kilometre demiryolu hattında 200 lokomotif, uzaktan kumanda ile işletilecek şekilde yeniden tasarlandı. Bunlar, 500 bin kilometrekarede sadece 60 bin nüfusun yaşadığı, kuş uçmaz kervan geçmez Pilbara bölgesindeki 16 ayrı madenden 4 farklı limana yük taşıyacak. Bir trenin madenden limana, oradan tekrar madene dönmesi 800 kilometre yol demek (40 saat). Otonom tren sayesinde, bu kadar uzun ve zahmetli yolculuklar için insan gücü ve emeği kullanmaya gerek kalmayacak. Maden şirketi Rio Tinto sözcüsü, “Bu trenler, dünyanın en büyük ve en uzun robotları olacak” dedi.