Bu yıl 2009’daki kârlara ulaşmak zor olacak, ama büyüme tüm hızıyla devam edecek
Finans ve bankacılık sektörü 2001’de krizden çıkarmış olduğu derslerle son üç yılı ve özellikle krizin etkilerinin hissedildiği son 1,5 yıllık dönemi kaydadeğer yaralar almadan geçirdi. Bu süreçte bankalar temkinli bir iyimserlik havası içinde faaliyetlerini ve büyüme stratejilerini sürdürürken, Türk bankacılık sektöründe, 2009’da yüksek kârlar da görüldü. Fakat 2010 yılında yüksek kârlılığın sürdürülmesinin zor olduğu yorumları dillendiriliyor. Sektörde işe alımlar, yeni şube açılışları ve teknolojik yatırımlar sürüyor. Diğer yandan ise geçen yıl önemli kârlar elde eden sektörde, bu yıl bu yüksek rakamlara ulaşmanın zor olacağı öngörülüyor. Bunun nedeni, risklerin ve belirsizliklerin devam ettiği düşüncesi. Özellikle Yunanistan’daki ekonomik kriz dikkatle izleniyor. Sektörde şirketler için uzun vadeli, sürdürülebilir kârlılık önem kazanıyor. Önümüzdeki dönemde de maliyet kontrolü, verimlilik, ekonomik değer yaratabilme ve sermayeyi doğru kullanma öne çıkan konular olacak. Dolayısıyla bunları sağlamada kilit rol oynayan teknoloji ve BT yatırımları da.
Sektörün riskleri
Diğer yandan Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK), 2010 ve 2012 yıllarını kapsayan stratejik planını geçtiğimiz ay içinde internet sitesinden duyurdu. Dünya ekonomisindeki gelişmeler baz alınarak açıklanan stratejik planda BDDK Başkanı Tevfik Bilgin, bankacılık sektörüne şu mesajı verdi: “Önümüzdeki dönemde küresel ekonominin ve finans sisteminin göstereceği gelişim, yeniden şekillenen uluslararası finansal mimari, uluslararası ilke ve standartların yaşanan tecrübeler ışığında gözden geçirilmesi, Basel ilke ve standartlarının uygulamaya konulması, finans alanındaki ve bilişim teknolojilerindeki yenilikler ile Avrupa Birliği’ne üyelik yolunda sağlanacak gelişmeler kurumumuzun olduğu kadar ülkemizin de başlıca konuları olacaktır.”
BDDK, bankacılık sektörünün 2010-2012 döneminde şu risk ve belirsizliklerle karşı karşıya olduğunu düşünüyor: “Küresel gelişmelerin şekillendirdiği yeni finansal mimarinin getirdikleri, küresel kriz ışığında Basel II standartlarının gözden geçirilmesi, finans alanındaki yenilikler ve bilgi teknolojilerindeki hızlı gelişmeler, Türkiye’nin üyeliğine ilişkin olarak AB’nin sergilediği belirsiz ve zaman zaman olumsuz tutum, küresel krizin seyri ve Türkiye ekonomisi ve finansal sektörü üzerindeki etkileri, tasarruf oranının yetersizliği, sektördeki vade uyumsuzluğu sorunu, finansal sektörün geneline yönelik bütüncül düzenleme ve denetim yapısının güçlendirilmesi, Basel II’ye geçişin finansal sektöre etkisi, Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanun Tasarısı ile Bankacılık Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı Taslağının yasalaşma süreci, genel uygulamalar ve yaklaşımlar ile Harcırah Kanunu çerçevesinde denetim faaliyetlerini ve insan kaynaklarının geliştirilmesi olanaklarını olumsuz etkileme potansiyeli taşıyan mali sınırlamalar.”